Esas No: 2019/229
Karar No: 2021/1802
Karar Tarihi: 06.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/229 Esas 2021/1802 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/229
KARAR NO: 2021/1802
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2017
NUMARASI: 2015/1250 Esas, 2017/392 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı yanca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkil şirketin, davalı şirketin Bolu'da yapımını yüklendiği inşaat işinde çatı yapımını üstlendiğini, işin bitirilerek teslim edilmesine rağmen bakiye iş bedelinin müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icre inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince işin başında davacı yanca 17/05/2013 tarihli, 159.206.20TL miktarlı fatura kesildiğini, fatura karşılığı müvekkili tarafından davacıya avans olarak 28/09/2012 tarihinde verilen 49.159.78 TL'nin mahsup edildiğini, 15/01/2013 tarihinde de 95.000 TL miktarlı çek verildiğini, asıl iş sahibi ... Ltd. Şti' nin çatı işlerindeki olumsuzluklar sebebiyle müvekkiline bildirilen hususların müvekkili tarafından davacıya ulaştırıldığını ancak sonuç alınamadığını, bunun üzerine müvekkilinin söz konusu olumsuzlukları gidererek 27/10/2013 tarihli teslim tutanağı ile işi iş sahibine teslim ettiğini, davacı şirkete eksiklik nedeniyle 3.850Euro + KDV bedelli fatura gönderildiğini, davacı yanca faturanın iade edildiğini, müvekkili tarafından icra takibinde talep edilen asıl alacağın 02/12/2015 tarihinde banka hesabına ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının davalıdan 25/11/2015 takip tarihi itibariyle 15.046,42 TL alacağının bulunduğunun belirlendiği, her ne kadar davalı tarafından, davacının teslim ettiği işlerin eksik ve ayıplı olduğu ileri sürülmüş, bu husus davacıya elektronik posta yolu ile bildirilmiş ve bu nedenle de 3.850,00 Euro + KDV iade faturası kesilmiş ise de, iade faturasının davacı tarafından kabul edilmediği, işin teslim edildiğini kabul eden davalının, teslim edilen işlerin ayıplı ve eksik olarak yapıldığını ispatlayamadığı, bu durumda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 15.046,42 TL alacaklı olduğu, davalının takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce itiraz süresi içerisinde 02/12/2015 tarihinde davacıya 15.046,42 TL ödeme yaptığı, davacının takip tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığı ve takip tarihinden önce asıl alacağın ödenmesi nedeniyle icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığı (Yarg. H.G.K. 18/04/2007 T. 19/159-220) gerekçesiyle, davanın kabulü ile; İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafın asıl alacağa yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak bakımından devamına, davalı tarafça davacıya 02/12/2015 tarihinde yapılan 15.046,42 TL'lik ödemenin infazda dikkate alınmasına, işlemiş faize yapılan itirazın iptali isteminin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı şirkete, müvekkili şirket tarafından yaptığı işlerdeki eksiklikler sebebiyle 3.850,00 Euro+KDV bedelli fatura kesilerek gönderildiğini, ancak faturanın iade edildiğini, davacı şirkete 04/11/2013 tarihli hesap mutabakatı sağlanmak üzere ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin 12/11/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen sonuç alınamadığını, daha sonra davacı şirketle yapılacak değerlendirme sonucu mahsuplaşılacağı düşünülerek başkaca işlem yapılmadığını, bilirkişilerin gönderilen ihtarnameden raporlarında bahsetmediklerini, bu hususun etki edeceği hususun davacının temerrütü olduğunu, davacı şirkete alacağı olarak iddia edilen 15.046,42TL'nin 02/12/2015 tarihinde davacı şirketin ... hesabına ödendiğini, bu nedenle borçlarının bulunmadığı yönünde icra dosyasına itirazda bulunulduğunu, faturanın teslim alınmasında itiraz edilmemesinin işin noksansız yapıldığı anlamına gelmeyeceğini, kaldı ki eksikliklerin sonradan ortaya çıktığını, taraflar arasındaki mail yazışmaları ve fotoğraflar ile teslim tutanağının bunun delili olduğunu, ayrıca şantiye personeli ... ile ...'ın olayların tanığı olduğunu, bu tanıklarının dinlenmesini talep ettikleri halde mahkeme dinlenmediğini, mahkemece eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, mahkemece işlemiş faize ilişkin yapılan itirazlar kabul edildiği halde, davanın kısmen kabul kısmen red kararı verilerek taraflarına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde hükmedilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK'nın 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 18/09/2012 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı taşeron sıfatıyla, davalı yüklenicinin yapımı yüklendiği Bolu lojman şantiyesinin çatı yapım işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasından 17/05/2013 tarihli, ... numaralı 159.206,20TL miktarlı faturaya istinaden 15.046,42 TL asıl alacak ve 5.150,82 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.197,24 TL alacağın tahsili için 25/11/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının vekili aracılığı ile icra dosyasına sunduğu 04/12/2015 tarihli dilekçe ile işin eksik ve ayıplı yapılması nedeniyle iş sahibince müvekkili şirkete 3.850,00 Euro ceza kesildiği, bu cezanın müvekkili şirket tarafından ödenmesi nedeniyle davacının davalıya borcu olduğu ve asıl alacak tutarı olan 15.046,42 TL asıl alacak tutarının davacının banka hesabına 02/12/205 tarihinde ödendiği belirtilerek borca ve takibe itiraz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl iş sahibi tarafından davalı yükleniciye geç teslimden kaynaklı olarak kesilen ceza miktarı kadar davacı taşeronun iş bedeli alacağından kesinti yapılmasından kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici, işin davacı yanca eksik ve ayıplı yapılmasından dolayı eksik işlerin 3. şahıslara yaptırıldığını, bu nedenle işin asıl iş sahibine geç teslim edildiğini, bu nedenle taraflarınca davacının iş bedelinden kesinti yapılmasının haklı olduğunu savunmuştur. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK.'nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat şuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bir çok kararında "kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi'nin 30.05.2013 tarih, 2013/5906 sas, 2013/3519 Karar sayılı kararı). Yüklenicinin iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; iş sahibi, açık ayıplarda 6098 sayılı TBK'nın 474 ( 818 sayılı BK'nın 359), gizli ayıplarda ise 6098 sayılı TBK'nın 477. ( 818 sayılı BK'nın 362.) maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, 6098 sayılı TBK'nın 475. ( 818 sayılı BK'nın 360.) maddesinde tanınan hakları kullanabilir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması kararlaştırıldığı halde tam yapılmayan iştir. Ayıplı eser sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya olmasından vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK'nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E. 1979/80 K. sayılı ve Yargıtay 15. HD' nin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.) Öte yandan, YHGK'nın 13.05.2009 tarih ve 13-160 E., 185 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, ayıp ihbarı kural olarak şekle tabi bulunmayıp içeriği itibariyle ayıptan karşı tarafın haberdar olmasını sağlamaya elverişli her türlü ihbarın, ayıp ihbarı olarak kabulü mümkün olup, tespit dilekçesinin ya da raporunun tebliği işleminin de ayıp ihbarı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Söz konusu açıklamayı somut uyuşmazlık bakımından değerlendirdiğimizde; dosya kapsamında bulunan 22/04/2013 tarihli e-mailde; davacı yanca yapılan çatı işlerinde G blok zinc imalatların kaynak noktasında açılmalar olduğunun davalı yanca davacı taşerona bildirildiği, davacı yanın da yazışmalarda iş bedeli ödenmediği için işin tamamlanmadığını kabul ettiği görülmüş ise de; yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda bu konuda değerlendirme yapılmadığı gibi, ayıplı işin süresinde ihbar edilip edilmediği konusunda da mahkemece bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; mahallinde keşif yapılarak, refakate alınacak bilirkişiden rapor alınarak davacı yanca yapıldığı belirtilen işlerin tek tek değerlendirilerek, bunların ayıplı iş mi, yoksa eksik iş mi, ayıplı işlerin ise gizli ayıp mı yoksa açık ayıp mı olduğunun belirlenmesinin istenmesi, inşaatın davalıya fiilen teslim edildiği tarih itibarıyla açık ayıplarla ilgili teslimden sonra davacı yükleniciye TBK'nın 474. (BK'nın 359) maddesinde öngörülen sürede ihbarda bulunulup bulunulmadığı, gizli ayıplarla ilgili olarak da ayıbın ortaya ne zaman çıktığı, çıkmasından sonra davacı yüklenicinin TBK'nın m. 477. (BK'nın 362) maddesine uygun olarak haberdar edilip edilmediği hususları üzerinde durulması, ayıplı iş bulunduğu taktirde ve ayıp ihbarı süresinde ise, ayıplı iş bedelinin hesaplanması ve hesaplanan bedelin davacının bakiye iş bedelinden mahsup edilmesi suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/04/2017 tarih, 2015/1250 Esas, 2017/392 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.