17. Hukuk Dairesi 2013/17736 E. , 2015/3977 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların maliki ve sürücüsü olduğu aracın 26/09/2010 tarihinde müvekkillerinin annesi yaya ..."a çarparak vefatına sebebiyet verdiğini, davacı kızı ...’in vefat nedeniyle yurt dışından eşiyle birlikte gelerek yol masrafı yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek davacı ... için 5.378,40 TL yol ve uçak bileti masrafının, davacılar için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin kazada kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, maddi tazminat talebinin reddine, davacılar için ayrı ayrı 4.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere göre temyiz eden tarafların aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Dava, trafik kazasında vefat nedeniyle yol gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nun 49. maddesinde " Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlü olacağı, zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlü olacağı”,
2918 sayılı KTK 85/1 maddesinde "Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı",
2918 sayılı KTK 85/son maddesinde "işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu", olduğu,
2918 sayılı KTK’nun 86. maddesinin 1. fıkrasında “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağı” aynı maddenin 2. fıkrasında “sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, kazanın oluşumunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse hakimin durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebileceği" düzenlenmiştir.
Davacılar, ölümle sonuçlanan kazaya sebebiyet veren aracın malik ve sürücüsüne karşı dava açmıştır.
Mahkemece, davalı sürücü ...’nın kazadaki kusur oranı belirlenmeden davalıların sorumluluğuna karar verilmiş ise de, davalı sürücünün sanık sıfatıyla yargılandığı ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/546 E. 2013/157 K. sayılı dosyasında ATK’dan alınan kusur raporuna göre sanık sürücü Mustafa’nın tali, vefat eden yayanın asli kusurlu olduğu kabul edilerek sanığın cezalandırılmasına karar verilmesine ve hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiş bulunmasına göre, Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 s. TBK"nun 74.maddesi) uyarınca, hukuk hâkiminin maddi olaya ilişkin ceza mahkemesinin tespitleri ile bağlı olması nedeniyle, ceza dosyasında kesinleşen maddi vakıa ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek uzman bilirkişiden kusurun oransal olarak belirlenmesi için rapor alınması gerektiğinden, hükmün taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3)Dava dilekçesinde davacı ..."ın, kaza nedeniyle vefat eden annesinin cenazesine eşi ile birlikte yurt dışından Türkiye"ye gelmek suretiyle uçak bileti ve yol masrafı yapmak zorunda kaldığı belirtilerek maddi tazminat istenmiş olup, mahkemece bu talebin reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. Bu halde, mahkemece davacının cenazeye katılabilmek için yaptığı masraflara ilişkin belgeler değerlendirilerek gerçek zararının tespiti ile belirlenecek kusur durumuna göre maddi tazminata hükmolunması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
4)Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK."nun 4. Maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacıların vefat edene yakınlık dereceleri ve diğer hususlar gözetildiğinde, davacılar için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
5) Kabule göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı ... yararına A.A.Ü.T. 10/2-4 maddesi gereğince manevi tazminatın reddedilen kısmı için hükmolunan vekalet ücreti dışında, ayrıca reddedilen maddi tazminat nedeniyle de hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 12. maddesi gereğince ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken maddi tazminat yönünden vekalet ücreti takdirine dair hüküm kurulmaması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."ya geri verilmesine 09.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.