Esas No: 2021/568
Karar No: 2021/2729
Karar Tarihi: 02.03.2021
Danıştay 6. Daire 2021/568 Esas 2021/2729 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/568
Karar No : 2021/2729
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …(Kendisine asaleten …l'e velayeten)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) :
1- … Bakanlığı – ...
VEKİLİ : Av. …
2- … Yönetimi Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Van İli, Erciş İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsel üzerinde bulunan … Apartmanının 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremde yıkılması sonucu davacılardan …'ün eşi diğer davacının babası … ile ….'ün çocukları, diğer davacının kardeşleri olan …, … ve …'ün vefat etmesinde, davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 35.000,00-TL maddi, 700.000,00-TL manevi zararın 23/10/2011 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 08/05/2017 tarih ve E:2017/468, K:2017/3085 sayılı kararıyla eksik inceleme nedeniyle bozulması üzerine bozma kararına uyularak, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava açma süresinin başlaması için zararı ve zarardan sorumlu olan kişiyi öğrenme koşullarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, Mahkeme kararının varsayıma dayalı olduğu, bahsi geçen iddianamenin davacılara tebliğ edildiğine veya davacıların kamu davasına katılımlarının sağlandığına dair somut bir delilin bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : … Bakanlığı tarafından; dava açma süresinin başlaması için eylemin öğrenilmesinin yeterli olduğu, dava konusu olay bakımından konutun yıkılmasından itibaren 1 yıllık ve her durumda 5 yıllık başvuru süresi geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
… Yönetimi Başkanlığı tarafından; bir hakkın Mahkemede ileri sürülebilmesi ya da hak arama hürriyeti kapsamında bir davanın açılabilmesi için öngörülecek sürelerin hukuki güvenlik ilkesinin gereği olduğu, Mahkemece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesine uygun olarak yapılan değerlendirme sonucunda verilen davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Van İli, Erciş İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsel üzerinde bulunan … Apartmanının 23/10/2011 tarihinde meydana gelen depremde yıkılması sonucu davacılardan …'ün eşi, diğer davacının babası … ile …'ün çocukları, diğer davacının kardeşleri olan …, … ve …'ün vefat etmesinde, davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 35.000,00-TL maddi, 700.000,00-TL manevi zararın 23/10/2011 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir" hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; … Apartmanının 23.10.2011 tarihinde meydana gelen depremde yıkılması nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen … günlü Soruşturma No: …, , Esas No: …, İddianame No: … sayılı iddianamede, davacıların murisleri …, …, … ve …'ün "ölenler" arasında, davacıların "mağdur müştekiler" arasında sayıldığı, … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, bu dosyada düzenlenen 04/02/2014 tarihli tensip zaptında davacıların duruşma gün ve saatini belirtir CMK'nın 235. maddesi meşruhatını içeren davetiye ile çağrılmalarına karar verildiği, duruşma gününün 17.02.2014 tarihinde davacılardan …'e tebliğ edildiği, diğer davacı …'ün yaşının küçük olması nedeniyle kendisine baro tarafından atanan avukatın dava ve duruşmalara kabulüne 05.05.2014 tarihli duruşmada karar verildiği, … Ağır Ceza Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde 26.07.2015 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği, söz konusu bilirkişi raporunda idarenin sorumluluğuna ilişkin tespitlere de yer verildiği, davacılar tarafından taşınmazın yıkılmasından afete ilişkin önlemleri almayan davalı idarelerin sorumlu ve kusurlu olduğunun ceza yargılaması devam ederken Temmuz 2015 tarihinde öğrenildiği ileri sürülerek 02.11.2015 tarihli dilekçelerle davalı idarelere yapılan başvuruların zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı, kamu davası neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla, yapı sahibi, müteahhit ve teknik uygulama sorumlusu olan sanıkların mahkumiyetine karar verildiği, mahkeme kararında davacıların "katılan"lar arasında sayılmadığı görülmektedir.
Bir idari işlem veya bir idari sözleşmenin uygulanması durumunda olmayan, idarenin her türlü faaliyetlerinden veya hareketsiz kalmasından, araçlarının kullanımından, taşınır ve taşınmaz mallarının veya tesislerinin yönetiminden dolayı oluşan zararları idari eylem sonucu oluşan zarar ve buna yolaçan eylemi de sonuç olarak idari eylem kavramı içerisinde düşünmek gerekmektedir.
Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin "olumsuz eylem" olarak kabulü gerekmektedir.
Tazminat istemine konu yapının bulunduğu bölgenin çok riskli deprem kuşağında kaldığı önceden bilindiğine ve burada olacak depremin olası sonuçlarının öngörülebilmesine olanak sağlayacak düzeyde bilgi ve belgeler bulunduğuna göre, depremden doğabilecek zararların önlenmesi, en aza indirilmesi için gerekli yasal tedbirleri almayan, denetim ve kontrol görevlerini yerine getirmeyen, böylece zararın artmasına sebep olan idarenin bu tutum ve davranışı hizmet kusuru sayılabilecek bir idari eylemdir. Bu idari eylem, deprem afetiyle açığa çıkmış olup, 2577 sayılı Kanun 13. madde kapsamında ilgili idareye başvurulabilmesi için davacının zarara uğramasına hangi idarenin/idarelerin sebebiyet verdiğinin öğrenilmesi gerektiği açıktır.
Nitekim İdare Mahkemesince de bu değerlendirme yapılarak karar verilmiştir, ancak; … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında davacılara gönderilen meşruhatlı davetiyede ve iddianamede sorumlu idarelere dair bir belirleme olmadığı, diğer taraftan kamu davasının 05.05.2014 tarihli duruşmasında yaşı küçük davacıya baro tarafından atanan avukatın dava ve duruşmalara kabul edilmesi ve sanığın idarenin sorumluluğuna dair beyanda bulunması hususlarının davacılar tarafından afet sonucunda binanın yıkımına gerekli önlemleri almayarak sebebiyet veren idarenin/idarelerin en geç duruşma tarihi olan 05.05.2014 tarihinde öğrenildiğinin kabulü için yeterli olmadığı açık olup, sorumlu idarelerin beyan edilen bilirkişi raporuyla öğrenildiği ve öğrenmeden itibaren süresinde yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine süresi içinde bakılan davanın açıldığı, kaldı ki depremin meydana gelmesinden itibaren de beş yıllık süre dolmadan başvurulduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, İdare Mahkemesince, bozma kararı üzerine verilecek kararda vekalet ücretinin yeniden değerlendirileceği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı yönünden reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 02/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinin hiçbirisi bulunmadığından, kararın onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.