Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/2546
Karar No: 2022/212
Karar Tarihi: 24.01.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/2546 Esas 2022/212 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/2546 E.  ,  2022/212 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.05.2018 tarih ve 2017/95- 2018/258 sayılı kararı
    Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,Yasama organına karşı suç, Hükümete karşı suç, silahlı terör örgütü üyesi olma, mala zarar verme
    Hüküm : I- a) Sanıklar; ..., ..., ..., hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 63, maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,
    b)Sanık ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, İki kez 5237 sayılı TCK'nın 38/1 maddesi delaletiyle TCK'nın 151/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 6'şar ay hapis cezası,
    c-)Sanıklar; ..., ..., ..., ..., ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı müebbet hapis cezası,
    d-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 39/1, 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 15'er yıl hapis cezası,
    e-)Sanıklar; ..., ..., ..., ..., ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 39/1, 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 13 yıl 4'er ay hapis cezası,
    f-)Sanıklar; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 39/1, 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 12 yıl 6'şar ay hapis cezası,
    g-)Sanık ... hakkında; 5237 sayılı TCK'nın 309/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 39/1, 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası,
    İki kez 5237 sayılı TCK'nın 151/1, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62, 52/2, 63. maddeleri uyarınca 3.000'er TL adli para cezası,
    h-)Sanık ... hakkında; Anayasayı ihlal, Yasama organına karşı ve Hükûmete karşı suçlarlar yönünden 5271 sayılı CMK'nun 223/2-e maddesi uyarınca Beraat,
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden, 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası,
    ı-)Sanık ... hakkında;Anayasayı ihlal, Yasama organına karşı ve Hükümete karşı suçlar yönünden; 5271 sayılı CMK'nun 223/2-e maddesi uyarınca Beraat,
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden, 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası,
    i-)Sanık ... hakkında; Anayasayı ihlal, Yasama organına karşı ve Hükûmete karşı suçlar yönünden; 5271 sayılı CMK'nun 223/2-e maddesi uyarınca Beraat,
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden, 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5/1, TCK'nın 62/1, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezasını,
    j-) Sanık ... Barış Çoşar hakkında; silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden; 5271 sayılı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı Beraat,
    k)Sanık ... hakkında; TCK 64/1 5271 sayılı CMK'nın 223/8 maddesi uyarınca Düşme hükmüne ilişkin İstinaf Başvurularının Ayrı Ayrı Reddine,
    II- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükümlere ilişkin 5271 sayılı CMK'nın 280/1-e-f, 289/1-g maddeleri uyarınca Hükmün Bozulmasına, ilişkin karar

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Bir kısım sanık ve sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin; sonuç cezası on yılın altında olan sanıklar yönünden hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından, sonuç cezası on yılın üstünde olan sanıklar yönünden ise; sanık ve müdafiilerin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşamasında ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
    I) "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme" suçuna ilişkin katılanlar ... ve ... vekillerinin, "Silahlı terör örgütüne üye olma ve Mala Zarar Verme” suçlarına yönelik katılanlar ..., ..., ... ve Türkiye Cumhuriyeti ... vekillerinin; istinaf başvurularının CMK’nın 279/1-b gereğince reddine dair karara ilişkin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Sanıkların üzerine atılı suçlar açısından katılan kurum vekillerinin doğrudan zarar görme ihtimali bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince verilen katılma ve istinaf taleplerinin reddine dair kararın CMK'nın 279/1-b son cümlesi uyarınca verilen kararın itiraza tabi kararlardan olduğundan ilgili merci tarafından incelenmek üzere mahalline İADESİNE,
    II) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında Bölge Adliye Mahkemesince kurulan bozma hükümlerine yönelik sanık ... müdafiinin ve Türkiye Cumhuriyeti ... vekilinin temyiz incelemesinde;
    Bölge Adliye Mahkemelerince kurulan bozma hükümleri CMK’nın 286/1 maddesi uyarınca kesin nitelikte olup, temyize kabil olmadığından temyiz taleplerinin CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
    III) İlk derece yargılaması sırasında ölen sanık ... hakkında verilen “Düşme” şeklindeki ilk derece mahkemesi kararlarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik bölge adliye mahkemesi kararı CMK'nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan katılan ... Cumhuriyeti ... vekilinin temyiz isteminin CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
    IV) ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..., hakkında verilen hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
    ... ve Türkiye Cumhuriyeti ... vekillerinin TCK’nın 309. maddesi ile Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, suçu yönünden cezalandırılmasına karar verilen sanıklar hakkında; Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, suçları yönünden İlk Derece Mahkemesince verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karara ilişkin yapmış oldukları temyiz talepleri ile ilgili olarak, söz konusu suçlardan 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
    Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih 2018/7103 Esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
    Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
    15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve ... Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yok ise de, aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılmaları imkânı bulunmamaktadır.
    Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
    Fakat Anayasasının 137/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/4 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddeleri, TCK'nın 30. maddesi bağlamında birlikte değerlendirildiğinde, askeri bir hizmete ilişkin olmak kaydıyla mutlak itaat kuralı gereğince konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesi halinde de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata kurumunun olaysal olarak değerlendirilmesi ve şartları oluştuğunda uygulanması mümkündür.
    BÖLGE ADLİYE VE İLK DERECE MAHKEMELERİNCE SÜBUTU KABUL EDİLEN SOMUT;
    Siirt 3. Komando tugay komutanı olan sözde Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderilen sıkıyönetim direktifininde Siirt Sıkıyönetim Komutanı olarak atanan sanık ...'in 14 Temmuz 2016 tarihinde Eruh Taburunun Siirt il merkezine gelmesi yönünde emir verdiği, bu şekilde sanık Albay ...'nin, komutanı olduğu Eruh taburunun 15 temmuz saat: 22.30 -23.00 sularında Siirt Merkez Tugay Komutanlığında olmasını sağladığı, suç tarihinde kurmay binbaşı rütbesiyle görev yapan sanık ...’ın da Eruh’ta bulunan taburun getirtilmesi yönünde rapor hazırladığı ve olay günü saat 22:00 sularında hareket merkezinde beklediği, saat 22.30 sularında gelen sıkıyönetim direktifini sanık ...'in açması ile birlikte öğrendiği, gelen sıkıyönetim direktifinin önemli bir evrak olduğunu söylediği ve içeridekileri çıkartarak, hareket merkezini boşalttığı, ardından sanığın tugay komutanın bulunduğu kata çıkarak sanıklar ... ve ... ile ayrı ayrı koridorun köşesine giderek bir şeyler konuştukları, sanığın ara ara diğer sanıklar ile birlikte tugay binası önüne indiği, tugay binası önünde iken sanık ...'ün darbeyi sorması üzerine, “bu işin şakası mı var, gerçek” şeklinde söylediği, yine sanıklar ... ve ... ile birlikte silah, teçhizat doldur boşalt istasyonundan mühimmat aldıkları, sanık ...’nun, ...’in emri doğrultusunda tugay karargahı içerisinde yazışma antetlerinde Siirt Sıkıyönetim Komutanlığı yazacak şeklinde bağırdığı ve karargah binası içerisinde gördüğü kişilere bu durumu bildirdiği, yine Sanık ...’ın tugay karargahı içerisinde ...’i kastederek “komutanımızı yalnız bırakmak olmaz” şeklinde bağırdığı,
    Suç tarihinde Siirt'e PKK/KCK terör unsurlarına yönelik operasyonlar nedeniyle gelmek isteyen Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı ...’in darbe karşıtı olduğunun bilinmesi nedeniyle sanık ...’in bu konuda çalışmalar yaparak ...’in derdest edilmesini istediği, bu yönde hazırlıklar yaptırdığı, bu kapsamda sanık ... 'ın gündüz isimleri belirlenen dokuz uzman çavuş ile sanık teğmen ...’ı görevlendirdiği, bu şahısların birlikte saat: 22.00 - 23:30 sularında tam teçhizatlı pistte bekledikleri, sanık ...’un uzman çavuşların cep telefonlarını topladığı, İsmail Metin Temeli kastederek “koruma altına alacağız, kelepçeleyeceğiz, benim emrim dışında hiçbir şey yapmayın, benim emrime bakın, gerekirse dipçik kullanacağız” dediği, üzerilerinde kelepçe olmadığını belirterek sanık ...'tan kelepçe bulunmasını istediği, gelen bir telefon sonrası "Burada yaşananları kimseye anlatmayacaksınız" diyerek yemin ettirdiği daha sonra da kendisinin yemin ettiği, bir müddet sonra sanık ...'un helikopterin gelmeyeceğini söyleyerek pistte bekleyen sanıklara bölüklerine katılmaları emrini ilettiği, Kolordu Komutanı olan tanık ...'in Siirt'e gelmemesi nedeniyle planlaması yapılan bu eylemin gerçekleştirilemediği,
    Tugay komutan yardımcısı olan ve sözde Sıkıyönetim komutanı olarak atanan ... ile birlikte hareket ederek emirlerini yerine getiren, yine ...’ten aldığı emirleri rütbelilere bildiren, ve darbecilere destek sağlamak için Atak helikopterleri Ankara’ya intikali hususunda pilotlara baskı yapan sanık ...’nun olay günü Valiyi arayarak “Valilik binasının korumasının kendileri tarafından yapılacağını” söylediği, bunun üzerine Vali ...'ın “bugüne kadar Valiliği siz mi koruyordunuz, bizim korumamız var” şeklinde söylediği, sanık ...'nun ise “güçlü bir şekilde korumaya geliyoruz” diyerek cevap verdiği, katılan Valinin de “biz de karşılık veririz” dediği, sanık ... 'ın ise “biz daha güçlü şekilde geliyoruz gerekeni yapacağız” dediği, bunun üzerine Valinin sivil toplum kuruluşlarına ve parti teşkilatlarına haber vererek darbeye karşı koymak için halkı Valilik önüne çağırdığı,
    Sanık ...'in emriyle, Eruh Tabur Komutanı olan sanık ...'nin komutasında bulunan Eruh taburu ile Valilik önüne gitmek için için hazırlık yaptığı, bu hazırlıklar kapsamında Siirt 3 Komando Tugay Komutanlığı emrinde ulaştırma subayı olarak görev yapan sanık ...’in Eruh taburunu taşıyan konvoydan sorumlu olduğu ve olay günü tugay karargahı hareket merkezinden Eruh taburunu taşıyan konvoyun gelişini takip ettiği, saat 23.00 sularında Eruh taburunu taşıyan konvoyun Siirt tugayına giriş yaptığı, tugay karargahında bulunan sanığın ülke genelinde yaşanan darbeye teşebbüs eylemlerini öğrendiği, Eruh'tan gelen ve sanık ... emir ve komutasındaki 2. Komando Taburunun olay günü saat 00.40 sularında tugaydan çıkış yapmadan önce sanık ...'in sanık ...'nu görevlendirerek Siirt ilinde PKK saldırılarına karşı görevlendirilen iki adet Cobra tipi zırhlı aracı Valilik meydanında kullanılması için getirttiği ve sanık ...'na hitaben “seni 2. Komando Taburunun emrine verdim” şeklinde söylediği, bu şekilde Cobra araçlarını sanık ...'nin emrine verdiği, akabinde sanık ...'in yine terör saldırılarına karşı Siirt İl Emniyet Müdürlüğü emrinde kullanılan sanıklar ... ve ... idaresindeki kobra türü aracıda tugaya çağırdığı ve bu araçlara da sanık ...'nin konvoyuna dahil olmaları emrini verdiği,
    Yapılan hazırlıklar doğrultusunda Eruh Tabur Komutanı olan sanık ...'nin komutasında bulunan taburla Valilik önüne gitmek için, saat 00.45'te 6 adet cobra ve 16 adet kirpi tipi zırhlı araçla Tugay komutanlığından çıkış yaptığı, mobese görüntülerine göre tugaydan çıkan ilk kobra aracının 00:41:47'de polisevi önünden geçtiği ve saat 00:50 civarında Valilik önüne geldiği, askerlerin Valilik bahçesine girişini engellemek için park edilen müştekiler ... ve ...'a ait araçların, sanık ...'nin emriyle aynı araçta şoför olarak bulunan ... tarafından kobra araçla çarpmak suretiyle zarar verildiği ve bu şekilde Valilik girişinin açıldığı, Valilik önünde toplanan ve darbe teşebbüsü eylemine karşı direnen sivil halkı dağıtmak amacıyla sanık ...'nin 02.08.2016 tarihli kamera görüntüleri çözüm tutanağından görüleceği üzere; Siirt Valiliği önünde Cobra tipi araçtan megafonla "Arkadaşlar lütfen dağılın, Türk Silahlı Kuvvetleri sizler için demokratik yönetime el koymuştur" şeklinde anons yaptığı, yine Siirt İl Jandarma komutanlığında, yüzbaşı rütbesiyle, istihbarat şube müdürü görevini yürüten ...’in de 00.11 sularında tugay komutanı olan sanık ...'in odasında darbe faaliyetini öğrendikten sonra tugay karargahından ayrılarak Valilik binasına gittiği, Valilik bahçesine girmeye çalışan tugay askerlerine yönlendirmede bulunduğu, Valilik önünde toplanan halkı uzaklaştırmaya çalıştığı, Vali ile pazarlık yapılacağını söylediği, emri altındaki personeli silahlı ve tam teçhizatlı olarak Valilik binasına çağırdığı, JÖH personelinden bir tim askeri personeli alarak Emniyet binası önüne götürdüğü, diğer sanıklar ... ve ...'in gelmesi üzerine Valilik binasına girdiği, Valilikten ayrılıp yerine döndükten sonra çağırıpta gelmeyen kişiler hakkında emre itaatsizlikten işlem yapacağını söylediği,
    Eruh Tabur Komutanı sanık ...'nin komutasında bulunan ve Valilik önüne giden yüzbaşılar ..., ..., ..., üsteğmenler ..., ..., ..., ..., teğmenler; ..., ..., ..., ...’ın sanık ...’den aldıkları emirleri uyguladıkları ve astlarına ilettikleri, kanunsuz emirler doğrultusunda Valilik önüne giderek darbeye karşı çıkan vatandaşı uzaklaştırmaya çalıştıkları bu kapsamda mahiyetindeki askeri personele araçlardan ateş emri verdikleri, Valilik önünde koridor oluşturdukları, yine astsubay rütbesinde görev yapan ..., ..., ...’in de sanık ...'nin emri ile Valilik önüne gittikleri, ...'nin emriyle emirlerindeki kol ile birlikte Valilik önünden vatandaşların uzaklaştırmaya çalıştırmak için set oluşturdukları, kendilerinin de havaya ateş açarak halkı uzaklaştırmaya çalıştıkları, astsubay rütbesinde bulunan ...’ın da kanunsuz emir doğrultusunda Valilik önüne gittiği, burada saf düzeninde beklediği, yine Uzman Çavuşlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve Uzman Onbaşılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın da sanık ... komutasında Valilik önüne gittikleri üstlerinden aldıkları kanunsuz emirler doğrultusunda havaya ateş açarak ve koridor oluşturarak halkı uzaklaştırmaya çalıştıkları, yine Uzman Çavuşlar ..., ..., ve Uzman Onbaşılar ..., ..., ...’ın da kanunsuz emir gereği Valilik önüne gittikleri, ayrıca bu sanıklara ait dijital materyal incelemelerine göre darbe girişiminden haberdar olduklarına dair mesajların olduğunun anlaşıldığı, ayrıca sanık ...’nin içinde bulunduğu ... plakalı kobra tipi zırhlı araç şoförü Uzman Çavuş ...’ın da ...’in emri ile darbe girişimini engellemeye çalışan vatandaşların barikat amacıyla bıraktıkları şahsi arabalarına çarparak Valilik önüne geldiğinin anlaşıldığı, sanık ...’nin emrindeki taburun Valilik önüne geldiğini görünce Vali ... ve il Emniyet Müdürü ...'ın Emniyet Müdürlüğüne açılan Valiliğin arka kapısından çıkarak polis okuluna geçtikleri,
    Bu sırada sanık ...'nin, vatandaşların Valilik önünü terk etmemesi üzerine kobralardan havaya ateş etme emrini verdiği, sanık ...'in bu emriyle Valilik önüne toplanan halkın korkutulup dağıtılması amacıyla araçlardan havaya ateş açıldığı, yine araçlardan açılan yoğun ateş sonrasında sanık ...'nin megafonla "Arkadaşlar lütfen dağılın, arkadşalar lütfen evinize gidin, sizler için buradayız, teminat veriyorum kimseye zarar gelmeyecek, lütfen evininize gidin" şeklinde anons yaptığı, yine sanıklar ... ve ...'ın beyanına göre sanık ...'nin "sıkıyönetim ilan edildiği ve birazdan sıkıyönetim komutanın teşrif edecek" şeklinde anons yaptığı, bir süre sonra araçlardan inen askerlerin bir kısmının sanık ...'in emriyle Valilik merdivenlerinde toplanan vatandaşları korkutup uzaklaştırmak amacıyla havaya yoğun bir şekilde ateş etmek suretiyle Valilik giriş kapısına doğru ilerlediği, koridor oluşturdukları,
    Sanık ...’in olay tarihi itibariyle Siirt İl Jandarma Komutanlığına vekaleten baktığı, emrinde Jandarma Özel Harekat (JÖH ) tabur komutanı olarak binbaşı rütbesi ile görev yapan İlker Urgancıyı 00:40 sularında arayarak Valilik binasının emniyetinin alması talimatını vermesine üzerine Siirt Valiliği binasına yakın bir nokta olan saat kulesi yakınlarına Jandarma kuvvetlerinin geldiği, Siirt İl Jandarma Komutanlığı nizamiye görüntüleri incelendiğinde; Siirt İl Jandarma Komutanlığa ait 2 adet cobra ve 4 adet kirpi tipi zırhı aracın 16.07.2016 tarihinde saat 00.42 'de Jandarma alay komutanlığından çıkış yaptıkları, 1 adet toma aracının 01.43 sularında çıkış yaptığının anlaşıldığı, JÖH birliğinin tugay askerleri arasına karışmadıkları ve Siirt Valiliği binası içerisi ile bahçesine girmedikleri, halkı korkutmak veya geri çekilmesini sağlamak için havaya ateş etmedikleri ve halka müdahalede bulunmadıkları, tugay askerlerinin havaya ateş etmeye başlamalarını müteakiben JÖH personelinin saat 02.00 sularında birliklerine geri dönerek 02.00 sularında 1 cobra ve 2 kirpi aracının giriş yaptığı, 02.05 sularında 1 kobra ve 1 kirpi aracının giriş yaptığı, 05.00 sularında toma aracının birliğe giriş yaptığı, JÖH personeli Valilik binasına yakın bir konumda iken bu kuvvet içinde uzman onbaşı olarak görev yapan Sanık ...’in anlatımına göre dosya sanığı jandarma Yüzbaşı ...’un Araçtan inin emri verdiği, Garanti Bankası ATM’sinin bulunduğu yolu kapatılmasını emrettiği, vatandaş neden geçiyor diyerek emrindeki askeri personeli azarlar şekilde konuştuğu,
    Sanık ...'in, ... ile birlikte kendi makam araçlarıyla koruma araçları eşliğinde tugaydan çıkış yaptıkları, 01:04 sularında Valilik önüne geldikleri, sanık ...'in Valiliğe girdikten sonra Vali ... ile telefonda görüştüğü, Vali ve Emniyet Müdürünün Valiliğe geri dönmeye karar verdikleri, Valilik binasının arka kapısından yeniden giriş yaptıkları,
    Vali ve Emniyet Müdürünün Valiliğe döndükten sonra Valilik koordinasyon merkezinde tugay komutanı sanık ... ve alay komutan vekili sanık ... ile bir süre görüştükleri, Vali ...'ın tugay komutanına yaptıklarının anayasal suç olduğunu söyleyerek kışlaya dönmeleri için ikna etmeye çalıştığı, tugay komutanının birkaç kez "bizim niyetimiz kötü değil” diyerek genelde dinleyici kaldığı, gerek bu konuşmalar, gerek Cumhurbaşkanının açıklamasından sonra vatandaşın darbe karşıtı tepkisi gerekse 1. Ordu Komutanı ...'ın askerin kışlaya dönmesi yönündeki uyarısından sonra ülke genelinde sürecin darbeciler aleyhine işlemeye başlamasıyla tugay komutanı sanık ...'in kışlaya geri dönme eğilimine girdiği sonrasında da tugay kuvvetlerinin Valilik önünden çekierek saat 02:50 civarında tugaya giriş yaptıkları,
    Sanık ...'in tugaya döndükten sonra da eylemlerine devam ettiği, sanıklar ... ve ...'ın beyanlarından anlaşılacağı üzere sanık ...’nin personel astsubayı ve ikmal astsubayına, uçakların geleceği ve buna yönelik hazırlık yapmalarını söylediği, yine sanık ...'in emriyle sanık ...'nin sanık ...'e telsizden 2 kol hazırlanması emrini verdiği, sanık ...'in Siirt Havaalanı'nı ve atak helikopterleri pilotlarını arattığına ilişkin emir astsubayı ...'nun beyanları ve sanık ... ile diğer pilot tanıkların beyanları göz önüne alındığında Ankara'daki darbecilere destek olmak amacıyla eylemlere devam edildiğinin görüldüğü,
    Sanık ...'nin, ... ve yanındaki diğer bölük komutanlarına, "sıkıyönetim ilan edildiğini, yapılanların hepsinin emir komuta zinciri içerisinde yapıldığını, emrin Genelkurmay Başkanından geldiğini, emirlere aykırı hareket edenlerin sıkıyönetim mahkemesinde yargılanacağını, sıkıyönetim komutanının sanık ... olduğunu, birkaç yerin kaldığını, ikna edilmeyen birkaç generalin kaldığını, onların da ikna olacağını belirtip "Sizin kaybedecek bir şeyiniz varsa benim 3 şeyim var ben hata yapar mıyım, bu emirler genelkurmay başkanlığından geliyor, aradık görüştük, tugay komutanı bizzat görüştü." şeklinde konuştuğu ikna olmamaları üzerine, ...'e bölük komutanlarından ikna edemedikleri olduğunu söylediği, bunun üzerine sanık ...'in bölük komutanları öne çıksın diyerek "Arkadaşlar kesinlikle emir komutada zafiyet olmayacak, herkes verilen emirleri harfiyen uyacak, emirlere muhalifiyet gösterenler en ağır şekilde cezalandırılacaklar." dediği, bölük ve kol komutanlarının kendisine karşı çıkması üzerine ikinci bir darbe girişimine yönelik kendilerini ikna edemeyeceğini anladığı ve bölük komutanlarını makam odasına çağırarak, önceki eylem ve söylemlerinden dönerek, olayları televizyondan takip ettiği ve darbe girişiminden haberi olmadığı yönünde kaçamak cevaplar verdiği,
    Olay günü Siirt İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapan sanık ...’nın Siirt polis evi müdürlüğünde çalıştığı, polisevi müdürü ...’ın gece 00:00 da dışarı çıkmak için sanığı şoför olarak yanına aldığı, araçla Valilik önüne doğru ilerlemeye çalıştıkları ancak olay yerindeki karışıklık nedeniyle ilerleyemedikleri, arabayı belirli noktada bıraktıkları, bu sırada sanığın Müdür ...’tan ayrılarak, sanık ...’nin yanına gittiği, ... megafondan konuşurken vatandaşa karşı “ben de polis memuruyum sakin olun” ve yine ... çehreliyi kastederek " bir konuşsun" şeklinde söylemlerde bulunduğu, ayrıca dosya içerisinde sanığa ait ByLock tespit tutanağı ile aleyhe tanık beyanlarının mevcut olduğu,
    Dosya sanıkları Siirt 3'üncü Komando Tugay Komutanlığı emrinde lojistik şube müdürlüğünde yarbay rütbesi ile görev yapan ..., aynı tugay emrinde emniyet ve muhafız birliği takım komutanı olarak üsteğmen rütbesinde görev yapan ... ile Siirt İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görev yapan komiser ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan dava açıldığı, ancak sanıkların darbe teşebbüsüne katıldıklarına ilişkin icrai bir hareketlerinin tespit edilemediğinden Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan haklarında beraat kararı verildiği, sanıkların örgüt üyeliğine ilişkin dosyaya yansıyan bylock ve tanık beyanı gibi somut verilerin olduğu bu nedenlerle haklarında örgüt üyeliğinden hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    HUKUKİ AÇIKLAMALAR VE SOMUT OLAY ÇERÇEVESİNDE HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ;
    Sanıklara müsnet suçların unsurları ve özel görünüm şekilleri, savunmalarında ileri sürülen hukuki kurumlar ile ilgili olarak yapılan açıklamalar, 15 Temmuz 2016 günü ülke genelinde yaşanan olaylar, Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay çerçevesinde sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesine gelince;
    A) ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..., hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurularının esastan reddi kararlarının incelenmesinde;
    Tebliğname tarafından bozma istenen sanıklar yönünden; Sanık savunmaları, tanık beyanları, bilirkişi raporları, yerel mahkemenin gerekçesi ve tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmış olup, tebliğnamedeki bozma talep eden görüşe iştirak edilmemiştir.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eşzamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk bulunmakla;
    1) Sanıklar; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’in FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin olarak olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek, emir doğrultusunda ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini birlikte gerçekleştirerek suçun icrasında üstlendikleri rolleri, her birinin suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile TCK'nın 309. maddesinden mahkumiyetlerine dair verilen hükümlerde;
    2) Konumları rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle gelen emir mesaj muhtevasının açıkça suç teşkil etmesi nedeniyle yerine getirilmesinin cezai sorumluluk doğuracağını bilebilecek durumda olan sanıklar; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın; bir kısım sanıklardan dijital materyalin incelenmesi neticesinde elde edilen darbeye ilişkin mesajlaşmalarda gözetildiğinde, daha nizamiyeden çıkmadan sanıkların darbe girişiminden haberdar oldukları, bu anlamda sanıkların darbe girişiminden haberdar olmadıkları ve emir komuta zinciri kapsamında eylemlerini gerçekleştirdikleri yönündeki savunmalarına itibar edilemeyeceği cihetle, dosya kapsamına yansıyan ve kararın somut olayın değerlendirilmesi kısmında bahsedilen bu sanıklara ait eylemlerin, neticenin/somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde faillerle birlikte fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmasını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımadığı, bu kapsamda müsnet suç yönünden TCK'nın 37. maddesi kapsamında fail olarak sorumlu tutulamalarını gerektirmeyeceği, ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradelerini açıkça ortaya koyan sanıkların hareketlerinin, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak değerlendirildiğinde darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğu, bu nedenlerle adı geçen sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturduğunun kabulünde ve konumları, üstlendikleri vazife nazara alınarak ceza tayini yapılarak verilen mahkumiyet hükümlerinde;
    3) Sanıklar ..., ..., ... hakkında; darbe teşebbüsüne katıldıklarına ilişkin icrai bir hareketleri tespit edilememesi karşısında silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinde;
    Bir isabetsizlik bulunmamış,
    Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarına ilişkin yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, mahkumiyet kararı verilen sanıklara ait eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uygun yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirmek suretleriyle uygulandığı; sanıklar ..., ..., ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından “sanıkların darbe teşebbüsüne katıldıklarına ilişkin icrai bir hareketlerinin tespit edilemediği, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı” gerekçe gösterilerek verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla;
    Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekilleri ile sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle mahkumiyet ve beraate ilişkin hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
    B) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen hükümlerin incelenmesinde;
    1) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
    FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan emri/görevi kabullenerek olay tarihinde, kanunsuz emirler doğrultusunda Valiliği ele geçirmek, Valilik önüne giderek darbeye karşı çıkan vatandaşı uzaklaştırmaya çalışmak, bu kapsamda mahiyetindeki askeri personele araçlardan ateş emri vermek, gecenin ilerleyen saatlerinde askeri personelin tugaya dönmesinden sonrasında bile darbeye destek olmak amacıyla eylemlerine devam etmek (sanık ... yönünden) şeklindeki; sanıkların sübutu kabul edilen eylemlerinin, Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanıkların, konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle haklarında TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığı da gözetilerek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK'nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesi gereğince mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2) Sanık ... yönünden;
    Siirt Polisevi Müdürlüğünde polis memuru olarak çalışan, olay günü polisevi müdürü ... ile birlikte araç şoförü olarak Valilik önüne giden ve Eruh Tabur Komutanı olan dosya sanığı ...'nin Valilik önünde megafonla konuşma yaptığı sırada darbeye karşı direnen vatandaşlara yönelik olarak ...’yi kastederek "ben de polis memuruyum sakin olun, adam bir konuşsun" şeklinde söylemlerde bulunan sanığın; dosya kapsamına yansıyan bu eyleminin, Polisevi Müdürü ...’ın şoför olarak yanına almasaydı sanığın olay mahalline gidip gitmeyeceğinin belli olmaması, sanığın bu eylemini darbe girişimini desteklemek için mi yoksa vatandaş ile askerin karşı karşıya gelmesini engellemek için mi yaptığının yani kastının tam olarak belirlenemesi karşısında, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım suçunu oluşturmayacağı, ancak dosya içerisindeki mevcut bylock tespit tutanağı ile tanık beyanları nazara alındığında eyleminin silahlı terör örgütüne üyelik suçunun unsurlarını oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, katılanlar vekilleri ile sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükümlerin BOZULMASINA, tutuklu sanıkların üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, verilen ceza miktarları, bozma nedenleri ve tutuklulukta geçirdikleri süreler dikkate alındığında tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 24.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi