Esas No: 2019/1797
Karar No: 2021/1340
Karar Tarihi: 02.03.2021
Danıştay 9. Daire 2019/1797 Esas 2021/1340 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/1797
Karar No : 2021/1340
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı-…
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: Davacı tarafından, 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … no'lu ada/parselde inşa ettirilen konutların üçüncü kişilere satışı sırasında ödenen tapu harcının iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ve 376.488,76-TL tutarındaki tapu harcının ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı kabul eden, ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunu reddeden … Bölge İdare Mahkemsei ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının şikayet başvurusunun … tarih ve … sayılı işlemle reddedildiği ve davacıya 22.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, 24.10.2017 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı, bu nedenle davanın öncelikle süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, öte yandan dava konusu olayda vergi hatası bulunmadığı açılan davanın usul yönünden reddi gerektiği, esas yönünden ise 775 sayılı kanun kapsamındaki istisnanın uygulama alanındaki hak sahiplerine yönelik olduğu, inşa edilen konutların üçüncü kişilere satışının istisna kapsamında bulunmadığı, yargıya intikal eden uyuşmazlıklarda faizin ancak infazın gecikmesi durumunda sözkonusu olabileceği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde , Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş,36. maddesinde yer alan, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu yolundaki düzenlemeyle, hak arama özgürlüğü; kişilerin yargı organları önünde davacı veya davalı olarak haklarını savunabilmek için başvurabilmesi ve bu organlar önünde adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanma hakkının bulunması olarak tanımlanmıştır.Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesinin 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında ise; "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almaktadır.
Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine, 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın gerekçesinde "Bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması amaçlanmaktadır. Son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesi hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline gelmiştir." açıklaması yapılmıştır.
Yukarıda yer verilen Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçenin değerlendirilmesinden, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanması için Anayasanın 40. maddesine eklenen ikinci fıkra ile Devletin işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerini belirtme zorunluluğu getirilmiştir. Bu bağlamda vergi idaresinin de tesis ettiği idari işlemlerde, işleme karşı başvurulacak kanun yolunu, idari mercii ve başvuru süresini göstermesi gerekmekte olup bu gereklilik Anayasa'nın bağlayıcılığının zorunlu bir sonucudur.
Bu nedenle, idari makamlarca tesis edilen; hangi kanun yollarına, hangi mercilere başvurulacağı hususu ve başvuru süreleri belirtilmemiş olan işlemlerde tebliğ ile dava açma süresi başlamayacak olup bu şekilde tesis edilen işlemlere karşı açılacak davalarda davanın süresinde açılmadığından söz edilemeyeceğinden davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
İleri sürülen iddialar temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.