Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1102
Karar No: 2017/1004
Karar Tarihi: 24.05.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1102 Esas 2017/1004 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1102 E.  ,  2017/1004 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya İş Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.04.2012 gün ve 2010/1421 E., 2012/386 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 07.02.2012 gün ve 2012/12273 E., 2013/2203 K. sayılı kararı ile;
    (…Davacı, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
    Davalı, davacının işten kendi isteğiyle ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, davalı işverenden işçilik alacağı olmadığını da savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının ödenmeyen fazla mesai ve genel tatil alacakları olduğu, kendi isteğiyle işten ayrıldığı gerekçesiyle kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine, diğer taleplerin ise kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinin kimin tarafından sonlandırıldığı ve fazla mesai alacağı uyuşmazlık konusudur.
    Davacının fazla çalışma yaptığı ve genel tatil günlerinde çalıştığı yaptığı işin niteliği, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacının iş sözleşmesini fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle feshettiği, dosya kapsamına göre fesih tarihi itibariyle fazla mesai ve genel tatil alacaklarının zamanında ödenmediği anlaşıldığından feshin haklı nedene dayandığının kabulü gerekir. Bu durumda ihbar tazminatı talebinin reddi doğru ise de olayda işçinin haklı feshi olduğu gözetilmeden davacının kıdem tazminatı talebinin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin 04.12.1999-08.10.2010 tarihine kadar davalı işveren nezdinde çalıştığını, 04.12.1999-31.08.2004 tarihleri arasındaki dönemde işverence SSK primlerinin ödenmediğini, işverenin zor durumda kalmaması adına yasal hakkını kullanmadığını, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, 08.10.2010 tarihinde müvekkiline telefon edildiğini ve iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın sonlandırıldığını ileri sürerek kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatları ile ödenmeyen ücret alacağının, birleşen davada ise ödenmeyen fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti ve ulusal bayram ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili davacının 07.10.2010 tarihinde işyerine telefon ederek 5 günlük yıllık iznini kullanmayı talep ettiğini, talebin kabul edilmesi üzerine davacının 13.10.2010 tarihinde işe başlaması gerekirken işe başlamadığını, işe gelmeyi reddetmesi üzerine ihtarname çekildiğini, buna rağmen işe gelmeyerek istifa etmeyi tercih ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davacının izne ayrılıp tekrar işe dönmediği yani kendi isteği ile ayrıldığı devamsızlık tutanakları ve tanık beyanları ile ispatlanmış olup, kıdem ve ihbar tazminatları ile kötüniyet tazminatlarının reddinin gerektiği, dosya kapsamına göre davacının günlük 2 saat fazla çalışma yaptığı, çalışma süresi ve ispat şekline göre fazla çalışma alacağı ve ulusal bayram alacağından %40 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığı, yıllık izin alacağının da kabulünün gerektiği gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece 2011/207 Esas sayılı dosya yönünden bu dosya ile verilen kararın bozma kapsamı dışında kalarak kararın kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, aynı nedenle yargılama giderlerine ilişkin yeniden hüküm kurulmadığı, 2010/1421 Esas sayılı dosya yönünden ise bozma kapsamı dışında kalan hususlar yönünden kararın kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bozulmasına karar verilen kıdem tazminatına ilişkin kurulan hüküm yönünden ise davacının haklı fesih iddiasının bulunmaması karşısında, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunmasına rağmen iş akdinin iddianın genişletilmesi sureti ile ve bu konuya ilişkin davacının talebi olmaksızın davacı tarafından işçilik alacaklarının bulunması gerekçesi ile haklı nedenle feshedildiğinin re"sen kabulünün mümkün olmadığı, yani dava dilekçesinde var olmayan haklı fesih iddiasının (davacı haksız olarak işten çıkarıldığını iddia etmektedir) mahkemece kendiliğinden var sayılamayacağı, davacının izne ayrılıp tekrar dönmediği yani kendi isteği ile işten ayrıldığı, bu hususun işveren tarafından devamsızlık tutanakları ve somut bilgi veren tanık beyanları ile ispat edildiği, bu durumda kıdem tazminatı talep edilemeyeceği belirtilerek ve önceki gerekçeler de eklenmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından istifa etmek suretiyle mi yoksa fazla çalışma ve ulusal bayram ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı sebebe dayalı olarak mı feshedildiği ve burada varılacak sonuca göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    İşin esasının incelenmesine geçilmeden önce mahkemece direnme olarak nitelendirilen kararda kıdem tazminatı talebi dışındaki asıl ve birleşen dava konusu alacaklar yönünden “Bozma kapsamı dışında kalarak kararın kesinleşmesi nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesinin ve ayrıca birleşen dosya yönünden yargılama giderlerine ilişkin yeniden hüküm kurulmamasının usulüne uygun direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    HMK’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Öte yandan, direnme kararları yapıları gereği kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
    Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, birleşen dosya yönünden temyiz itirazlarının reddedilmesi sebebiyle birleşen dosyaya ilişkin hüküm kesinleşmiştir. Bununla birlikte asıl dava yönünden Özel Dairece bozma kararı verilmekle önceki hüküm hayatiyetini yitirdiğinden, direnme kararında 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun olarak tüm alacak kalemleri hakkında hüküm kurulması gerekirken hayatiyetini yitiren ilk hükme atıf yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmiş olması yukarıda açıklanan kurallara uygun değildir.
    Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
    S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi