10. Hukuk Dairesi 2014/18670 E. , 2015/7556 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :... İş Mahkemesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılığının ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Özgür Kocakaya tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, davacının 15.04.1983 tarihinde vergi dairesine bağlı olarak Bağ-Kur sigortalılığına kaydolduğunu, 02.12.1984 tarihinde ise esnaf siciline kaydolduğunu, 12.11.1985 tarihinde işyerini kapattığını, buna bağlı olarak vergi kaydını da kapattırdığını, ancak esnaf sicilini ve Bağ-Kur kaydını terkin etmeyi unuttuğunu, esnaf sicil kaydını 2006 yılında kapattığını, 1993 yılında sigortalı olarak çalışmaya başladığını, çalışmalarının 15.03.2012 tarihine kadar kesintisiz devam ettiğini, 16.03.2012 tarihinde tahsis talebinde bulunduğunu, ancak Kurumca talebin 25 yıllık hizmet süresi dolmadığından bahisle reddedildiğini, bu nedenle davacının Bağ-Kur sigortalılığının 15.04.1983 – 12.11.1985 tarihleri arasında olduğunun ve 17.03.2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 1479 sayılı Yasanın 35.maddesinde yaşlılık aylığından yararlanma koşulları arasında talepte bulunan tarihte prim ve her türlü borçların ödenmiş olmasının ön görüldüğünü, davacı tarafından herhangi bir prim ödemesi yapılmadığından, yaşlılık aylığı bağlanma şartlarının oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve
ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Somut olayda; yukarıdaki bilgiler ışığı altında, Bağ-Kur sigortalılığının ilk şartının kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olduğu nazara alınarak, davacının 12.11.1985 tarihinde işyerini kapattığı ve 15.06.2006 tarihine kadar Esnaf sicil kaydını kapatmayı unuttuğundan, kendi adına ve hesabına çalışmamış olmasına rağmen Esnaf sicil kaydının devam ettiğine yönelik iddiası yöntemince irdelenerek, Bağ-Kur sigortalılık süresi şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeli, usulünce sigortalılık süresi tespit ediltikten sonra, 2829 sayılı Yasa gereğince aylık şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmalı, şartların oluştuğunun tespit edilmesi halinde, hizmet birleştirilmesine esas, sigortalılık süresine ilişkin prim borcu mahkemece ödettirilmek suretiyle, yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin talep değerlendirilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.