8. Hukuk Dairesi 2011/4257 E. , 2011/5410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
... ile ... ve ... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 08.03.2011 gün ve 824/329 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise, davacı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.10.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... Ok geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde tapu iptali ve tescil istemekle birlikte 18.9.2009 tarihli ıslah dilekçesinde; evlilik birliğinde satın alınarak davalı adına tescil edilen 7373 ada 1 parsel üzerindeki apartmanın 31 numaralı meskeninin edinilmesinde vekil edeninin çalışarak elde ettiği gelir ve işten çıkışı sebebiyle aldığı tazminatla katkıda bulunduğunu açıklayarak taşınmazın belirlenen değerinin yarısı olan 35.000 TL"nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 14.9.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile isteğini 3.500 TL artırmıştır.
Davalı ... vekili, tarafların asgari ücretle çalıştıklarını ve meskenin vekil edeninin annesi tarafından alınarak vekil edeni adına tescil ettirildiğini, davacının katkısının bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 35.000 TL"nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 11.7.1996 tarihinde evlenmiş, 27.8.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.9.2009 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m.), 1.1.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği ve boşanma davasının açıldığı 27.8.2007 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. 202 ve 4722 s.Yürürlük K.m.10/1.m). Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 5.4.2004 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edilen 7373 ada 1 parseldeki 31 numaralı meskenle ilgili açılmış katılma alacağına ilişkindir.
Mahkemece, davalının meskenin kişisel malı olduğunu kanıtlayamadığı, meskenin davacının emek ve geliri ile alındığı ve edinilmiş mal olduğu gerekçesi ile davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş ise de toplanan delillere göre kabulde isabet bulunmamaktadır. Dosya arasında bulunan deliller incelendiğinde, dava konusu meskenin 5.4.2004 tarihinde satın alındığı, alımdan 20 gün önce davalının annesi ... tarafından satıcı Döne adına Ziraat Bankası aracılığı ile 38.965,46 TL havale edildiği banka dekontundan anlaşılmaktadır. Taraflarca itiraza uğramayan havale makbuzunda yazılı miktar, tarafların asgari ücretle çalışan kişiler olmaları, davacının aldığı tazminat miktarının dahi makbuzdaki değer karşısındaki düşüklüğü, özellikle meskenin alım tarihi ile havale tarihinin birbirine yakın olmaları ve havalenin satıcının hesabına yapılmış olması, birlikte düşünüldüğünde meskenin davalının annesi Bedriye tarafından satın alınarak davalı kızı adına tapuda tescil ettirildiğinin dolayısıyla davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekir. Davacı tarafın, tarafların çalışıyor olmaları sebebiyle davalının annesinden yardım istendiği ve davalının annesinin de havale sırasında kendi adını beyan ettiği, bu durumun paraların anneye ait olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine ilişkin savunmasına da alım bedeli olarak gönderilen miktarın yüksekliği ve olağan hayat akışı karşısında itibar edilme imkanı bulunmamaktadır. Bu sebeple kişisel mal üzerinde katılma alacağı hakkı bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. Saptanan bu durum karşısında davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükmün esasının bozulması sebebiyle miktarın düşüklüğüne yönelen davacı vekilinin temyizi itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 538,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacıya ayrı ayrı iadesine 25.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.