8. Hukuk Dairesi 2011/4348 E. , 2011/5409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 07.04.2011 gün ve 131/304 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.10.2011 Salı günü tayin edilerek tarflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat Ahmet Hamdi Yıldırım ve karşı taraftan davalı vekili Avukat... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde tarafların müşterek katkısı ile 3621 ada 23 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüm ile 172 ada 3 parseldeki 822 m2"lik arsa olmak üzere iki parça taşınmazın edinildiğini, ancak edinilen bu malların tapu kayıtlarının davalı üzerine yapıldığını, aynı şekilde 35 DR 996 plakalı aracın trafik kaydının da davalı üzerinde bulunduğunu, ancak aracın davalı tarafından satıldığını, davacının edinilen mallara katkısının davalının katkısından fazla olduğunu, kuyumcu dükkanından elde ettiği gelir ile evlenmeden önce sahibi olduğu kişisel malı olan otomobili evlilik birliği içinde satarak elde edilen para ile ziynet eşyalarının paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın evlilik birliği içinde diğer giderlere harcandığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 40.000 TL katkı payının davalıdan yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 15 yıldan fazla süren evlilik birliği süresinin yarıdan fazlasını (8 yıl) tarafların fiilen ayrı yaşamakla geçirdiğini, davacının edinilen taşınmaza herhangi bir katkısının olmadığını, davacının birkaç araba değiştirmesine karşılık vekil edeninin şahsına ait sadece bir aracı olduğunu, fiilen ayrı yaşadıkları 1990-1991 yılları arasında aracı aldığını, davacının en küçük bir katkısının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkeme ilk kararında, davacının yaptığı katkıyı açık ve net bir biçimde ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, hükmün davacı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2010/3596 Esas 2010/5106 Karar sayılı ilamı ile iddia ve savunma çerçevesinde delillerin değerlendirilmesi, red ve kabul için gerekçe gösterilmesi gerektiği açıklanarak bozma sevk edilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplam 7.559,90 TL. alacağın dava tarihi 31.5.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 8.5.1987 tarihinde evlenmiş, 1.5.2002 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 5.2.2003 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170. m.) 1.1.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği ve boşanma davasının açıldığı 1.5.2002 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK. 202 ve 4722 s.Yürürlük K.m.10/1.m). Dava, 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen 172 ada 5 parsel sayılı arsa, 3621 ada 23 parsel üzerindeki apartmanın 12 numaralı dairesi ile 35 DR 996 plakalı araca yapılan katkı sebebiyle açılmış katkı payı alacağına ilişkindir.
Davacı tarafından gerek ziynetlerin satışından gerekse evlenme öncesi 1981-1983 arası yaptığı kuyumculuktan elde ettiği gelirlerle alımlarda katkıda bulunulduğu iddia edilmişse de bu iddia dosya içinde bulunan delillere göre kanıtlanamamıştır. Toplanan deliller özellikle boşanma dava dosyasında ... vekilinin 18.6.2002 ve 16.4.2004 havale tarihli dilekçelerindeki açıklamalarından tarafların 1994 yılından itibaren ayrı yaşadıkları ve bu tarihten itibaren tarafların birbirlerinin malvarlığı edinimlerinde katkılarının bulunmadığının dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu tespitlerden sonra dava dosyasındaki talepler incelendiğinde; dava konusu Karaburundaki 172 ada 5 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmaz 20.11.2000 tarihinde aynı ada 3 ve 4 parsellerin tevhidinden oluşmuş olup bu parsellerden 172 ada 4 parsel davalı tarafından 18.7.2000 tarihinde fiili ayrılık döneminde edinildiğinden katkı payı alacağı hesabında dikkate alınmaması yerindedir. Aksi de kanıtlanamamıştır. 172 ada 3 parsel ise evvela 6.1.1993 tarihinde davalı adına satın alınmış ancak 18.5.1994 tarihinde satıldıktan sonra satılan kişiden yeniden 24.9.1998 tarihinde tekrar satın alınmıştır. İkinci alım tarihi fiili ayrılık dönemine denk gelmekle birlikte taşınmazın ilk alım tarihinin evlilik birliği içinde oluşu, 1994 yılında fiili ayrılık dönemi sırasında satıldıktan sonra tekrar alınmış olması birlikte düşünüldüğünde 172 ada 3 parselin hesaplamada dikkate alınması ve alım tarihi 1993 yılına kadar tarafların elde ettikleri gelirlerine göre hesap yapılması da doğrudur.Tarafların her ikisinin de gelir elde ettikleri dikkate alınarak davacının sigorta hizmet cetvelindeki geliri, davalının ise 1995 yılı Ekim ayında elde ettiği gelirden geriye doğru yapılan denkleştirmeye göre belirlenen gelirleri hesaplanmasında dikkate alınmış olup, davacının bir kısım gelirlerinin getirtilen bordrolara göre dikkate alınmadığı, davalının ise 1992 ve 1993 yıllarına ait gelirleri net belirlenemediğinden dosya arasında bulunan 2005 yılı Ekim ayından hareketle geriye doğru gelirlerinin dikkate alınması eksik görülebilir ise de; davalının öğretmenlikten elde ettiği gelir yanında gelen yazı cevaplarına göre eğitmenlik, antrenörlükten de gelirler elde ettiği, toplam net gelirleri belirlenemediğinden tarafların raporda açıklanan usule göre belirlenebilen gelirlerle yapılacak hesaplama sonunda çıkacak oran hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri de gözetildiğinde mahkemece dikkate alınan %56,70 katkı orandan farklı olmayacağından bu hususta bozma sevk edilmemiştir. Diğer yandan her ne kadar 172 ada 3 parselin dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve hesaplamada dikkate alınması gerekir ise de mahkemece belirlenen 172 ada 5 parselin dava tarihindeki değerinden hareketle 172 ada 3 ve 4 parsellerin yüzölçümlerine göre oranlama yolu ile 172 ada 3 parselin değerinin belirlenip katkı oranı ile çarpılmasında da bir isabetsizlik yoktur.Bu açıklamalar karşısında arsa ile ilgili hesaplama yöntemi, bulunan oran ve 5.279,90 TL katkı alacağı miktarı doğrudur.
Bornovada bulunan 3621 ada 23 parsel üzerindeki apartmanın 12 numaralı dairesine gelince; dosya arasındaki belgelere göre davalının 1978 yılında kooperatif üyeliği sebebiyle ödeme yapmaya başladığı bu daireye 1987 yılı 10.ayına kadar davalının ödemelerinin devam ettiği, 29.8.1994 tarihinde de kat mülkiyetli olarak davalı adına tapuda tescil edildiği açıktır. Her ne kadar davalı tarafından 1987 yılında teslim edilen daireye bu tarihten sonra bir ödeme yapılmadığı ve davacının katkısı olmadığı savunulmuş ise de dosya arasında kooperatif tarafından üyelere gönderilen uyarılar ve aldığı kararlarda kooperatife 1987 yılından sonra da bir takım ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak bu ödemelerin ne miktar olduğu ve toplam ödeme içindeki oranı net belirlenememektedir. Bu durum karşısında mahkemenin kooperatif ödemelerinin 1978 yılından başladığını da gözeterek 1987 yılından sonra kooperatife yapılan ödemelerin toplam ödemeler içindeki miktarının % 6 ve erkeğin bu dönemde sürekli çalışarak gelir elde etmesi, kadının ise kısa süreli çalışması dikkate alınarak kadının katkı oranının %3 olarak hesaplamada dikkate alınmasında hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri karşısında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Tarafların daire ile ilgili temyiz itirazları da yerinde değildir.
35 DR 996 plakalı araca gelince; dava konusu aracın dosya arasındaki belgelere göre 21.6.1991 tarihinde davalı adına satın alındığı ve 1972 model olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu araca davacının katkısının olmadığının tanık beyanları ve dosya içeriğinden anlaşıldığı, davacının bu hususta yemin deliline başvurmayacaklarını bildirdiği gerekçesi ile araç yönünden istek reddedilmiştir. Aracın nitelikleri ve modeli itibarıyla düşük değerde olup davalının tek başına geliri ile aracı satın alma gücü vardır. Diğer yandan kadının gelir elde etmekle birlikte 1987-1991 yılları arasındaki çalışması karşılığı elde ettiği geliri azdır. 1991 yılından sonra sürekli bir işte çalışmaya başlayarak düzenli gelir elde etmeye başlamıştır. Yine 1987,1988,1994 yıllarında kadının kendi adına araç alım satımları olmuştur. Az yukarıda alım tarihleri aynı tarihlere tekabül eden dava konusu arsa ve daire bakımından kadının geliri ile katkısının da kabul edilmesi karşısında davacının gelirini farklı yerlerde harcadığı kanaati ile mahkemece dava konusu aracın alımında davacının katkısının bulunmadığının kabulünde de bir isabetsizlik yoktur.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 112,50 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 336,55 TL.nin temyiz edenlerden ayrı ayrı alınmasına 25.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.