1. Hukuk Dairesi 2020/1224 E. , 2020/2264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 25, 182, 131, 110 ve 72 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında “Mustafa Yıldız” şeklinde yazan kimlik bilgilerinin nüfus kaydına uygun şekilde “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, tapu ile nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının talebinin idarenin görev alanına girdiği gerekçesiyle yargı yolu yokluğu sebebiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın Dairece "...Somut olayda, dava kayıt düzeltme istekli olup, davaya bakma görevi idari yargıya ait olmayıp genel mahkemelerin görev alanına dahildir. Bu nedenle işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken davanın görev yönünden reddi doğru değildir..." gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ve davacı tarafından dava konusu 131 parsel sayılı taşınmaza hasren karar temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;Nüfus Müdürlüğünden usulüne uygun şekilde araştırma yapılmadığı,mahallinde keşif icra edilmediği,mahkeme tarafından gerçekleştirilen inceleme ile toplanan delillerin hüküm vermeye yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, davaya konu 131 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişi yada kişilerin kaydının bulunup bulunmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğünden sorulması,dava konusu taşınmazı bilen yaşlı ve tarafsız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve sağ iseler tutanak bilirkişilerinin ve tanıkların da katılımı ile taşınmaz başında keşif yapılması, tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 04.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.