Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2019/3486
Karar No: 2021/789
Karar Tarihi: 03.03.2021

Danıştay 13. Daire 2019/3486 Esas 2021/789 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3486
Karar No : 2021/789

DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı (… Bakanlığı)

DAVANIN KONUSU :
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı genel yazısının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Kıyı Kanunu kapsamında bulunan kamuya ait yerlerden özel mülkiyete konu olmayanların turistik tesislerin devamı niteliğinde görülerek münhasıran bu tesislerin kullanımlarına imkân verilmesinin kamunun bu yerlerden genel ve eşit bir şekilde kullanımını engelleyeceği, bu yerlerin kıyıya komşu olan parsel sahiplerince kiralanabilmesinin önünün açıldığı, turistik tesislerin kullanımına izin verilen yerlerde halkın kullanımı engelleneceğinden ve herkesin eşit ve serbest yararlanabilmesinin sonucu olan bedelsizlik ilkesine aykırılık oluşturacağından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Kıyı ve sahil şeritlerinin işgale uğraması ve halkın buralardan yararlanmasının engellenmesi hâlinde, kıyı mevzuatı uyarınca yasak olan bu fiil ve davranışlarda bulunanlar hakkında gerekli işlemleri yapma görevinin belediyelerde olduğu, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik'in 81. maddesinde "verilebilir" ibaresi kullanılmak suretiyle kıyı ve sahil şeritlerinde belediye veya mahalli idare birliklerine izin verilmesi konusunda idareye takdir yetkisinin tanındığı, dava konusu işlemin turizm sektöründen gelen talepler ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan da bu yönde gelen görüş sonucunda tesis edildiği, sahil şeritlerindeki yerlerin özel mülkiyete konu olabilmesi, alım-satımının yapılabilmesi, üzerinde irtifak hakkı gibi sınırlı ayni haklar tesis edilebilmesi gibi tasarrufi işlemlerin ilgili mevzuat gereği yapılabildiği dikkate alındığında, sahil şeritlerinin imar planında ayrıldığı amaç doğrultusunda ve kıyı mevzuatına uygun olmak kaydıyla kiralanmasında Anayasa'ya ve ilgili mevzuat kurallarına aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu işlemin, "Belediye ve mahalli idare birlikleri tarafından talep edilen kıyı ve sahil şeritlerinin turistik tesislerin önüne ve/veya yanına isabet eden ve bu tesislerle bütünlük arz eden ve/veya müstakil kullanımı uygun olmayan kısımlarının, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik'in 81. maddesi uyarınca protokol kapsamında değerlendirmeye alınmaması"na ilişkin kısmı yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'İN DÜŞÜNCESİ :
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı genel yazısının iptali istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda Danıştay Onüçüncü ve Ondördüncü Daireleri Müşterek Kurulu'nun 22/11/2016 tarih ve E:2012/2326, K:2016/3812 sayılı kararının; temyiz incelemesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 20/02/2019 tarih ve E:2017/891, K:2019/680 sayılı kararıyla; dava konusu işlemin ikinci kısmına yönelik olarak davanın reddi yolundaki hüküm fıkrası onanmış, dava konusu işlemin kıyılara ilişkin düzenleme getiren ilk kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası ise bozulmuştur.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Dairelerinin nihai kararlarının Danıştayda temyiz edilebileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında ise Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür. 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenleme ile Danıştay Dava Dairelerine, ilk derecede bakılan davalarla ilgili bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin kıyılara ilişkin düzenleme getiren ilk kısmının iptaline hükmedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü ve Altıncı Dairelerince (2575 sayılı Danıştay Kanunu'na 6723 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile eklenen geçici 27. maddesinin 14. fıkrası uyarınca, Danıştay Başkanlık Kurulu'nun 07/03/2019 tarih ve 2019/24 sayılı kararı ile Danıştay Ondördüncü Daire Başkanlığı'nın kapatılarak görev alanına giren konuların Danıştay Altıncı Daire Başkanlığı'na devrine karar verildiğinden) 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Danıştay Onüçüncü ve Ondördüncü Daireleri Müşterek Kurulu'nun 22/11/2016 tarih ve E:2012/2326, K:2016/3812 sayılı davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 20/02/2019 tarih ve E:2017/891, K:2019/680 sayılı kararı ile kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine, bozulan kısımla ilgili olarak gereği yeniden görüşüldü:

USUL YÖNÜNDEN:
09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı (3. Mükerrer) Resmî Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13. maddesiyle, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlükten kaldırılmış; Geçici 1. maddesinin 19. fıkrasında ise, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan veya bünyesinde bulunduğu bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşu değiştirilen birimlerin görevlerinden dolayı yapılan işlem ya da taraf olunan sözleşmelerde bu birimlerin veya görevlerinin devredildiği bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları taraf olur. Söz konusu birimlerin bünyesinde bulundukları bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının leh ve aleyhlerine açılmış olan davalar, başlatılmış olan takipler ile başvurulan alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında devredildikleri bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları kendiliğinden taraf sıfatını kazanır." kuralına yer verilmiştir.
10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 99. maddesinde ise, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hizmet birimleri arasında sayılmıştır. Bu itibarla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın davalı sıfatıyla taraf olduğu görülerek esasın incelemesine geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Onüçüncü ve Ondördüncü Daireleri Müşterek Kurulu'nun 22/11/2016 tarih ve E:2012/2326, K:2016/3812 sayılı davanın reddi yolundaki kararına yönelik olarak davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 20/02/2019 tarih ve E:2017/891, K:2019/680 sayılı kararı ile; "dava konusu işlemin ikinci kısmında düzenlenen sahil şeritlerinde yer alan Hazine taşınmazlarının imar planına ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kullanılmak üzere kiralanabilmesi kısmına yönelik davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Dava konusu işlemin ilk kısmındaki "Belediye ve mahalli idare birlikleri tarafından talep edilen kıyı ve sahil şeritlerinin turistik tesislerin önüne ve/veya yanına isabet eden ve bu tesislerle bütünlük arz eden ve/veya müstakil kullanımı uygun olmayan kısımlarının, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 81. maddesi uyarınca protokol kapsamında değerlendirmeye alınmaması" kuralınayönelik davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına gelince;
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde kiralama yapılması, kullanma izni verilmesi gibi yetkilerin Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne ait olduğu, bu alandaki tasarruf hakkının kullanım biçimiyle ilgili olarak Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin, "Kıyı ve sahil şeritlerinde yapılacak düzenlemeler" başlıklı 81. maddesinde düzenleme yapıldığı, bu düzenleme uyarınca, kıyı ve sahil şeritlerinde, Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile onaylı imar planı hükümlerine uygun olarak düzenleme yapılması kaydıyla, bu alanların sınırı içinde bulunduğu belediyelere veya mahalli idare birliklerine izin verilebileceği, bu alanlarda yapılacak düzenlemelerin kapsamının, elde edilmesi hâlinde gelirlerin paylaşımının, sona ermeye ve diğer konulara ilişkin hükümlerin İdare ile ilgili kuruluşlar arasında düzenlenecek protokollerle belirleneceği anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde kiralama yapılması, kullanma izni verilmesi gibi yetkiler Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne ait bulunmakta ise de, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 81. maddesi uyarınca kıyılarda, imar planı ve ilgili mevzuata uygun düzenlenmesi kaydıyla bu alanların sınırı içinde bulunduğu belediyelere veya mahalli idare birliklerine izin verilmesi mümkün iken, dava konusu düzenlemenin ilk bölümü ile kıyıların turistik tesislerin önüne ve/veya yanına isabet eden kısımları yönünden bu imkânın ortadan kaldırıldığı ve tesis edilen işlemle bu alanlarda belediyelere izin verilmemesi sonucunu doğurduğu ortadadır.
İdarenin düzenleme yapma yetkisi bulunmakla birlikte, her somut olayda değerlendirmeye tabi tutulabilecek bir konunun kategorik olarak düzenlenmesi ve Yönetmelik hükmünün kısmen de olsa uygulanamaz hale getiren bir alan yaratılmış olması nedeniyle dava konusu düzenlemenin "kıyıları" da içeren bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, bu kısım yönünden verilen davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır." gerekçesiyle kararın bu kısmının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun'un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu genel yazının "Belediye ve mahalli idare birlikleri tarafından talep edilen kıyı ve sahil şeritlerinin turistik tesislerin önüne ve/veya yanına isabet eden ve bu tesislerle bütünlük arz eden ve/veya müstakil kullanımı uygun olmayan kısımlarının, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 81. maddesi uyarınca protokol kapsamında değerlendirmeye alınmaması"na ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı genel yazısının, "Belediye ve mahalli idare birlikleri tarafından talep edilen kıyı ve sahil şeritlerinin turistik tesislerin önüne ve/veya yanına isabet eden ve bu tesislerle bütünlük arz eden ve/veya müstakil kullanımı uygun olmayan kısımlarının, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 81. maddesi uyarınca protokol kapsamında değerlendirmeye alınmaması"na ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. Dava kısmen ret, kısmen iptal kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Davalı idare lehine önceki kararda vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi