3. Hukuk Dairesi 2019/5328 E. , 2020/1721 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı tekstil kolunda faaliyette bulunmakta olup, davalı elemanlarınca düzenlenen 11.11.2006 tarihli “sayaç gerilim klemensleri açılarak değer yazdırılmadığı“ şeklindeki tespiti üzerine düzenlenen kaçak tutanağı nedeniyle (3.11.2006-11.11.2006) tarihleri arasındaki dokuz günlük süre için tahakkuk ettirilen 12.506,24 TL kaçak kullanım bedeli ile tutanak öncesi ve sonrası tüketimlerin karşılaştırılması sonucunda tespit edilen eksik tüketim nedeniyle (30.12.2005-3.11.2006) tarihleri arasındaki dönem için tahakkuk ettirilen 157.243,00 TL’lik kaçak ek tahakkuku sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ile ödediği miktarın istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, yapılan tahakkukların mevzuata uygun olduğunu, davacının tesisatın ölçü devresine müdahale ederek sayacın tüketim kaydetmesini engellediğinin belirlenmesi nedeniyle yapılan kaçak tahakkuku ile tutanak öncesi ihtilaflı dönem ile tutanak sonrası tüketim değerleri karşılaştırıldığında açık şekilde bir artış olduğundan yapılan ek tahakkuk miktarının da doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin 24.05.21012 tarih ve 2011/378 E.-2012/168 K. sayılı ilamı ile kaçak kullanım bedeli yönünden istem reddedilmiş; geçmişe dönük olarak tahakkuk ettirilen ek tahakkuk bedelinin her türlü şüpheden arınmış, tüketici hak ve mevzuatına uygun bulgu ve tespitlere dayanmadığı gerekçesiyle 157.243,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile ödenen 151.287,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesi"nin 21.03.2013 tarih ve 2012/8794 E.- 2013/4036 K. sayılı ilamı ile "Dosya kapsamına göre tekstil kolunda faaliyet gösteren davacının tutanak sonrası elektrik tüketim
miktarında önemli miktarda artış olduğu ve kaçak tutanağı ile de sayaç ölçü sistemine müdahale edilerek, tüketim kaydetmesinin engellendiği sabittir. Her ne kadar, üretim faaliyetlerinde bulunan işletmeler için elektrik tüketimleri talebe, siparişlere, kullanılan makinelere, yapılan iş miktarına göre değişebilirse de davacının tutanak öncesi tüketim değerlerinin, tutanak sonrası dönemde yaklaşık (%88) oranında artış göstermesinin gerekçesi konusunda mahkemece yeterince araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde, mahkemece davacının ek tahakkuk dönemi olan (Aralık 2005-3.11.2006) tarihleri arasındaki ticari defterleri ile elektrik tüketimlerinin muhasebeci ve elektrik mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine incelettirilerek yapılan iş ile alınan siparişler ve bunlara karşılık anılan dönemdeki elektrik tüketim miktarlarının uygunluğu ve bunların tutanak sonrası dönemle karşılaştırmasının yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir...." gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece, bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi tutanak sonrası elektrik tüketim miktarında önemli miktardaki artışın işçi artışından dolayısı ile artan elektrik kullanımından kaynaklandığı, çalışan işçi sayısındaki artış ile elektrik tüketimindeki artış oranında paralellik görüldüğü, sonuç olarak elektrik tüketiminde meydana gelen artış nedeniyle kaçak tüketim faturasına ek olarak düzenlenen 157.243,00 TL"lik ek tüketim tahakkukunun yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı şirketin 23/11/2006 tarihli 157.243,00 TL miktarlı ek tüketim faturasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, yapılan ödemelerin belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 04/11/2015 tarihli ve 2014/20200 esas 2015/17178 karar sayılı ilamıyla;
“ ....Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda; aboneye ait tüketim ekstreleri ve davacı işyerinin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ilk bilirkişi raporlarında belirtilen tüketim artışının %88 değil %42 olduğu, davacı şirketin kaçak tespit öncesi ve sonrasında ticari defterlere göre satış miktarında artış olmadığı aksine %55 oranında düşüş olduğu, ancak satış miktarının icabında stoklanan mamüllerden karşılanabileceği, bunun yanında davacı işyerinde kaçak tespit tarihinden önce ve sonrasında çalıştırılan işçi sayısında ortalama % 41 oranında artış meydana geldiği, çalışan işçi sayısındaki artış ile elektrik tüketimindeki artış oranında paralellik görüldüğü, sonuç olarak elektrik tüketiminde meydana gelen %42 oranındaki artışın çalışan işçi sayısından dolayısıyla üretim artışından kaynaklandığı, bu nedenle kaçak tüketim faturasına ek olarak düzenlenen 157.243,00 TL"lik ek tüketim tahakkukunun yerinde olmadığı belirtilmiş ise de Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararı uyarınca taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece .... Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararınında değerlendirildiği denetime elverişli bir rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra bu defa; bilirkişi raporlarının önceki tespitleri doğruladığı, böylece davacıya ait iş yerindeki tutanak tarihinden sonraki elektrik tüketim miktarında önemli artışın, işçi sayısı, işçilik maliyeti, üretim ve stok maliyetlerinin artışından kaynaklandığı ve davalı tarafından tahakkuk ettirilen 157.243 TL"lik faturanın yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; Davacı Şirketin 23/11/2006 tarihli 157.243,00 TL miktarlı ek tüketim faturasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu tüketim faturası sebebiyle 20/12/2006 tarihinde 20.212,10 TL, 16/01/2007 tarihinde 20.629,48 TL, 14/02/2007 tarihinde 21.077,89 TL, 14/03/2007 tarihinde 21.510,83 TL, 16/04/2007 tarihinde 22.021,08 TL, 23/05/2007 tarihinde 22.593,18 TL, 04/07/2007 tarihinde 23.242,59 TL olarak yapılan ödemelerin belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya iadesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulmakla birlikte bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Dosyanın incelenmesinde; bozma ilamının ardından ilk olarak 16/06/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu alındığı, rapora göre tutanak sonrası tüketimin öncesine göre % 63 oranında arttığı belirtilerek ek kaçak tahakkukundan hesaplanan oranda sorumlu olduğunun tespit edildiği, itiraz üzerine alınan 30/06/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davacının kaçak ve ek kaçak tahakkuku nedeniyle menfi tespit ve istirdat talebinin yerinde olmadığının ifade edildiği, hükme esas alınan 08/10/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise, elektrik tüketim artışının % 52,17, çalışan işçi sayısındaki artışın % 41,71, maliyetin % 54,97 oranında olduğu, bu şekilde elektrik tüketimindeki artışın işçi sayısı ve maliyetinden kaynaklandığı, ek tahakkukun yerinde olmadığının beyan edildiği görülmektedir.
Dava konusu 11/11/2006 tarihli kaçak tutanağı nedeniyle uygulanması gereken ve bozma ilamında dikkat çekilen Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararına göre kaçak ek tahakkukun nasıl yapılması gerektiği B/1-a bölümünde belirtilmiştir. Bu kapsamda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde; a) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesi yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süre olacağı ve bu sürenin 90 günü geçemeyeceği, ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde bu süre iki kat olarak alınacağı, bu sürenin dışında müşterinin kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek
olarak yukarıdaki paragraf çerçevesinde belirlenen başlangıç tarihinden itibaren, doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmiş kaçak elektrik enerjisi kullanımı başlangıç tarihine kadar geriye dönük normal tüketim hesabı yapılacağı, bu sürenin 12 ayı geçemeyeceği, yapılacak hesaplamada tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınacağı ve gecikme zammı alınmayacağı açıklanmıştır. İlgili Kararın E) bölümünde ise “Yapılan kaçak tahakkuku ve (B)- (1)- (a) maddesi son paragrafı çerçevesinde kaçak tüketime ek olarak yapılan hesaplamalar dönemi içinde kalan, varsa daha önce yapılmış tahakkuk miktarlarının tenzil edileceği ifade edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümüne ilişkin mevzuat ve alınan bilirkişi raporları kapsamında; bozma ilamında da belirtildiği üzere; elektrik tüketiminde meydana gelen artışın, işçi sayısı ve maliyetindeki artıştan kaynaklandığına ilişkin değerlendirmenin, uygulanması gereken 622 sayılı Kurul Kararında yer almadığı, bu şekilde Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakla; davacının kaçak kullandığı sabit olduğuna göre açıklanan hükümler doğrultusunda ek tahakkuka yönelik değerlendirme yapılması gerekmektedir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında, tutanak sonrası dönemdeki tüketimin öncesi döneme göre yükseldiğinin sabit olduğu, ancak bu hususa ilişkin raporlarda oran olarak çelişkiler olduğu görülmektedir.
O halde; mahkemece; dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile, ek tahakkuk yönünden Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararı kapsamında değerlendirme yapılması, elektrik tüketim oranlarına yönelik tüm çelişkileri giderilmesinin ardından tespit edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bozma gereklerine uygun olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.