20. Hukuk Dairesi 2013/3333 E. , 2013/8161 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 05/10/2010 tarihli dava dilekçesi ile dava konusu 103 ada 12 parsel sayılı 801,68 m2 yüzölçümlü taşınmazı, 1998 yılında 1070 m2 olarak satın aldığını, kadastro tespiti sırasında taşınmazının yüzölçümünün eksik yazıldığını, taşınmazın eksik kalan kısmının orman alanında kaldığının belirtildiğini, taşınmazın sınırında bulunan Süleyman Özdemir"e ait arazinin kendi arazisine tecavüzlü olup, fazla yazdırıldığını belirtmiş ve taşınmazının 2/B arazisi olarak tespit edilmesini istemiştir. Davacı duruşmadaki beyanında ise, dava konusu taşınmazının 1070 m2 olması gerekirken kadastro tespiti sırasında 801 m2 olarak tespit edildiğini, eksik kalan kısmın ise, taşınmazının sınırında bulunan .... ait taşınmaza eklendiğini belirterek dava dilekçesine açıklama getirmiştir.
Mahkemece, davacının iddiasını ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemece, davacının davasını ispatlayamadığından bahsedilerek davanın reddine karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; davacı, dava dilekçesinde davalı olarak kimseyi göstermemiştir. Ancak, dava dilekçesinin açıklama kısmından davacının Hazine ile birlikte, dosya kapsamından 103 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kullanıcısı olduğu anlaşılan ..."i dava ettiği anlaşılmaktadır. Fen bilirkişi raporunda da 103 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 39,38 m2 miktarında 12 parsele tecavüzü olduğu belirtilmiştir Dolayısı ile davacının dava ettiği taşınmazın 103 ada 12 parsel sayılı taşınmaz değil (zira bu taşınmazın kullanıcısı zaten davacının kendisidir), 103 ada 11 parsel sayılı taşınmaz olduğu sonucuna varılmalı ve 103 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanak aslı dosyaya getirtilmeli, kullanıcısı olarak kadastro tutanağında ismi yazan Süleyman Özdemir"e tebligat yapılarak husumet yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca, alınan bilirkişi raporu tahditle irtibatlı olmadığından denetlenememektedir.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de, 103 ada 12 sayılı parselin dava kosunu olmamasına rağmen, 11 sayılı parsel yerine 12 sayılı parselle ilgili hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 19/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.