Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/4429
Karar No: 2018/15160
Karar Tarihi: 20.09.2018

un işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya - kamu güvenliği - kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/4429 Esas 2018/15160 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/4429 E.  ,  2018/15160 K.

    "İçtihat Metni"



    Silahla tehdit suçundan katılan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 29 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı av tüfeği ve fişeklerin müsaderesine, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde açıklanması durumunda müsadere kararının infazının yapılmasına dair Uzunköprü 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2015 tarihli ve 2015/23 esas, 2015/398 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2015/597 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 18/06/2018 gün ve 94660652-105-22-6961-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/06/2018 gün ve 2018/54481 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 06/06/2016 tarihli ve 2016/5776 esas, 2016/7400 karar sayılı "...Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır..." şeklindeki ilamı gözetildiğinde, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının henüz hukuken varlık kazanmadığı, bir hüküm niteliğinde olmadığı, hükmün askıda olduğu ve bu nedenle müsadereye ilişkin kararın bu aşamada infaz edilemeyeceği, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verileceği, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi hâlinde ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi uyarınca mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verileceği ve söz konusu hükmün açıklanmasından sonra kanun yollarına tâbi olacağı, ancak müsadere konusu eşyanın niteliğine göre her somut olayda ayrım yapılması gerektiği,
    Somut olayda, sanıktan ele geçirilen adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı ve suç tarihinde taşınması ve bulundurulması tek başına suç teşkil etmeyen ruhsatsız av tüfeği ve fişeklerle ile ilgili 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun gereğince işlem yapılmak üzere İdareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
    ./..
    .2.



    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:

    Silahla tehdit suçundan katılan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 29 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı av tüfeği ve fişeklerin müsaderesine, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde açıklanması durumunda müsadere kararının infazının yapılmasına dair Uzunköprü 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2015 tarihli ve 2015/23 esas, 2015/398 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2015/597 Değişik İş sayılı kararının, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 06/06/2016 tarihli ve 2016/5776 esas, 2016/7400 karar sayılı "...Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır..." şeklindeki ilamı gözetildiğinde, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının henüz hukuken varlık kazanmadığı, bir hüküm niteliğinde olmadığı, hükmün askıda olduğu ve bu nedenle müsadereye ilişkin kararın bu aşamada infaz edilemeyeceği, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesine karar verileceği, sanık tarafından denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi hâlinde ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi uyarınca mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verileceği ve söz konusu hükmün açıklanmasından sonra kanun yollarına tâbi olacağı, ancak müsadere konusu eşyanın niteliğine göre her somut olayda ayrım yapılması gerektiği,
    Somut olayda, sanıktan ele geçirilen adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı ve suç tarihinde taşınması ve bulundurulması tek başına suç teşkil etmeyen ruhsatsız av tüfeği ve fişeklerle ile ilgili 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun gereğince işlem yapılmak üzere İdareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Silahla tehdit suçundan katılan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a, 29 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı av tüfeği ve fişeklerin müsaderesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde açıklanması durumunda müsadere kararının infazının
    ./..
    .3.



    yapılmasına dair Uzunköprü 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2015 tarihli ve 2015/23 esas, 2015/398 sayılı kararında ve bu karara yönelik itirazın reddine ilişkin Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2015/597 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

    III- Hukuksal Değerlendirme:
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
    CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
    Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
    CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
    CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun
    ./..
    .4.



    sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.03.2014 tarihli ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
    TCK"nın "Eşya müsaderesi" başlıklı 54. maddesi;
    "(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
    (2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
    (3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
    (4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
    (5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
    (6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur" şeklindedir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 11.07.2014 tarihli ve 2014/6-66 esas, 2014/365 sayılı kararında da belirtildiği üzere; kural olarak müsadereye hükmedilmesi için kasıtlı bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı bir kimsenin mutlaka cezaya mahkûm edilmesi gerekmemektedir. Örneğin suçun işlenmesinde kullanılan eşyanın, bunu kullanan fail akıl hastası olması nedeniyle cezalandırılamasa dahi müsaderesine hükmedilebilecektir. Maddenin dördüncü fıkrasına göre, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın, eylem suç oluşturmasa dahi her hâlde müsaderesine hükmolunacaktır. Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası olduğu için, hükmün tabi olduğu kanun yoluna tabi olması gerekmektedir. Dolayısıyla açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde yer alan müsadere kararına karşı da ancak itiraz kanun yoluna başvurulabilecektir. Zira açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan hükmün temyiz merciince denetlenebilme imkanı bulunmayan bir
    ./..
    .5.



    aşamada, hükmün bir parçasını oluşturan müsaderenin temyizen incelenebileceğini kabul etmek, bir bütün olan hükmün bir bölümünün itiraz, bir bölümünün ise temyiz kanun yoluna tabi olacağı gibi çelişkili bir halin ortaya çıkması sonucunu doğuracaktır. Diğer taraftan, müsadere kararının doğru olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle eylemin sabit olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Bu itibarla itiraz kanun yoluna tabi bulunan açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün temyizen incelenmesi, dolayısıyla eylemin sabit olup olmadığının belirlenmesi mümkün olmayacak, bunun sonucu olarak eylemin sabit olduğu belirlenmeden eksik bir değerlendirmeyle müsadere kararının doğru olup olmadığının tespiti eksik bir değerlendirme olup, usul ve kanuna aykırı olacaktır. Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde yer alan müsadere kararının denetimini yapacak olan itiraz mercii, Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 534-15 sayılı kararında ayrıntılarına yer verildiği üzere, 5271 sayılı CMK"nun 267-271. maddeleri uyarınca hem maddi olay hem de hukuki yönden inceleme yaparak, öncelikle eylemin sabit olup olmadığını, eşyanın iyiniyetli üçüncü kişiye ait bulunup bulunmadığını, eşyanın müsaderesine karar verilmesinin orantılılık kuralına uygun olup olmadığını değerlendirerek, sonuçta müsadere konusundaki kararın da isabetli bulunup bulunmadığını kapsayacak şekilde bir karar vermelidir. Bununla birlikte, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle hükmün henüz hukuken varlık kazanmaması ve beş yıllık denetim süresi göz önünde bulundurulduğunda, hak kayıplarına neden olunmasının önüne geçilebilmesi amacıyla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen durumlarda, TCK"nun 54/4. maddesinde belirtilen üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyalar hariç olmak üzere, müsadereye konu eşyanın denetim süresi içerisinde ve gerektiğinde belirlenecek şartlar dahilinde yediemin sıfatıyla sanığa teslimine karar verilip verilemeyeceği hususu da ayrıca yerel mahkemelerce değerlendirilmelidir.
    8. Ceza Dairesi"nin 06.06.2016 tarihli ve 2016/5776 esas, 2016/7400 sayılı kararında; "Müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır. İncelemeye konu olayda mahkemece, sanık hakkında suçu sabit görülerek 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında, suça konu silahın müsaderesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ve suç eşyasının denetim süresince adli emanette muhafaza edilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme olmadığı gözetilmeden, itiraz mercii tarafından suç eşyasının adli emanette muhafazasına karar verilmesi yerinde görülmemiştir." denilmiştir.


    İncelenen dosyada;
    Sanık ... hakkında adli emanetin 2014/227 sırasında kayıtlı kendisine ait ruhsatsız, 17262 seri numaralı çift kırma av tüfeğini yanına alarak ..."ın evinin önüne gidip tehdit amaçlı Minel"e tüfeğini doğrultmak şeklinde tanımlanan eylemi nedeniyle cezalandırılması, adli emanetin 2014/228 sırasında kayıtlı toplam 21 adet av fişeğinin ve adli emanetin 2014/227 sırasında kayıtlı 1 adet çift kırma 17262 seri numaralı av tüfeğinin TCK"nın 54. maddesi uyarınca müsaderesi talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama
    ./..
    .6.



    neticesinde Uzunköprü 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2015 tarihli ve 2015/23 esas, 2015/398 sayılı kararıyla sanığın TCK"nın 106/2-a, 29 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, herhangi bir yükümlülük yüklenmemesine, adli emanetin 2014/228 ve 2014/227 sırasında kayıtlı av tüfeği ve fişeklerin müsaderesine, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde açıklanması durumunda müsadere kararının infazının yapılmasına karar verildiği, anılan karara sanık tarafından itiraz edildiği, Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2015/597 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.

    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Bir eşyanın müsaderesine hükmedilmesi için kasıtlı bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla beraber, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın, eylem suç oluşturmasa dahi her hâlde müsaderesine hükmolunacaktır. TCK"nın 54/1. maddesi kapsamında verilen müsadere kararının doğru olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle eylemin sabit olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla birlikte verilen müsadere kararları da itiraz mercii tarafından 5271 sayılı CMK"nun 267-271. maddeleri uyarınca hem maddi olay hem de hukuki yönden inceleme yapılarak, öncelikle eylemin sabit olup olmadığı, eşyanın iyiniyetli üçüncü kişiye ait bulunup bulunmadığı, eşyanın müsaderesine karar verilmesinin orantılılık kuralına uygun olup olmadığı ve sonuçta müsadere konusundaki kararın da isabetli bulunup bulunmadığı değerlendirilecektir. Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle hükmün henüz hukuken varlık kazanmaması ve beş yıllık denetim süresi göz önünde bulundurulduğunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır.
    Somut olaya gelince, sanık ..."in ruhsatı bulunmayan av tüfeğiyle silahlı tehdit suçunu işlediği kabul edilmiş, sanığın cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, av tüfeği ve av fişeklerinin müsaderesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması durumunda müsadere kararının infazının yapılmasına karar verilmiştir.
    Müsaderesine hükmolunan av fişekleri yönünden; müsadere kararı verilen av fişekleri suçta kullanılmamış veya suçun işlenmesine tahsis edilmemiş ya da suçtan meydana gelmemiştir. Yine av fişeklerinin üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenle söz konusu av fişeklerinin sahibine iadesi gerekirken müsaderesi yasaya aykırıdır.
    Müsaderesine karar verilen ruhsatsız av tüfeğine gelince, anılan eşyanın üretiminin, bulundurulmasının, kullanılmasının, taşınmasının, alım ve satımının suç olarak düzenlenmemesi nedeniyle TCK"nın 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine hükmedilmesi için kasıtlı bir suçun işlenmesi zorunludur. Müsadere kararının doğru olup olmadığının
    belirlenmesi için öncelikle eylemin sabit olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması nedeniyle hüküm henüz hukuken varlık kazanmamıştır. Beş yıllık denetim süresi göz önünde bulundurulduğunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır. Hüküm açıklanmadıkça müsadere kararı da sonuç doğurmayacaktır. Ancak sanık denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlerse hüküm açıklanıp, sanığın eyleminin sabit olduğu tespit edilirse suçta kullanılan ruhsatsız av tüfeği müsadere edilecek, eylemin sabit olmaması ya da suçta kullanılmadığının anlaşılması halinde ise, 2521 sayılı Avda Ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları Ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı Ve Bulundurulmasına Dair Kanun gereğince işlem yapılmak üzere av tüfeğinin mahallî mülkî amirliğe teslimine karar verilecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı varlığını koruduğu sürece ruhsatsız av tüfeği yönünden müsadere kararının da infazı mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla birlikte av tüfeğinin müsaderesine karar verilirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde açıklanması durumunda müsadere kararının infazının yapılmasına karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    1)Müsaderesine karar verilen ruhsatsız av tüfeği yönünden, kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE,
    2)Müsaderesine hükmolunan av fişekleri yönünden ise kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2015 tarihli ve 2015/597 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi