17. Hukuk Dairesi 2013/15509 E. , 2015/3888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıların yaya olan desteğine çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın davalı tarafın kusurundan kaynaklandığını, davacı ..."nin hastalığı dolayısı ile kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığını ve eşinin ölümü nedeni ile bakıcı tutmak zorunda kaldığını belirterek davacı ... için BK 45. Maddesi anlamında 10.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacı ... için 25.000,00 TL, ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili ve davalı sigorta şirketi vekili ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulü ile; 9.245,02 TLnin davalı ... yönünden olay tarihi olan 25/02/2009 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsili ile davacı ..."ye ödenmesine, davacı ... için 6.000.00 TL, davacı ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 25/02/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."den tahsili ile fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı geciktirici nedenlere göre davacılar vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı eş ve çocuk için takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacılar vekili, davacı ..."nin kendi işlerini göremeyecek derecede rahatsız olduğunu, banyo dahil tüm ihtiyaçlarının davacının vefat eden eşi tarafından karşılandığını, desteğin ölümü ile davacının bakıcı tutmak zorunda kaldığını, davalının bu giderlerden de sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı vekilleri ise ayrı ayrı desteğin 77 yaşında vefat ettiğini, Davacı ..."nin bedensel zarara uğramadığını belirterek bakıcı gideri talep edilemeyeceğini, davacının zaten eşinden maaş aldığından da destek ihtiyacının bulunmadığını savunmuşlardır. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar ise özetle, davacı ..."nin omuriliği rahatsızlığı nedeni ile kendi işlerini göremediğini, banyo dahil tüm ihtiyaçlarının destek tarafından yerine getirildiğini, desteğin vefat etmesi ile davacının bakıcı tutmak zorunda kaldığını belirtmişlerdir.
Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu"nun 53.(TBK 45.)Maddesinde düzenlenmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; BK.nun 45.(TBK53) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Mahkemece davacının bakım giderini almaya hak kazandığı yönündeki iddiası yeterince araştırılmamış ve davacıya bakım giderini almaya hak kazanıp kazanmadığı hususunun belgeleri ile ispat edilmesi olanağı tanınmamıştır. Ohalde somut olay bakımından, davacının destek zararının yanında ayrıca bakıcı tutmak zorunda kaldığı belgeleri ile iddiası araştırılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.