19. Ceza Dairesi 2019/35008 E. , 2021/4214 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na muhalefet suçundan sanık ..."ın, anılan Kanun’un 63/10 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52/2. maddesi gereğince 3.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Küçükçekmece 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/07/2019 tarihli ve 2017/136 esas, 2019/624 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 04/12/2019 gün ve 94660652-105-34-14203-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/12/2019 gün ve KYB-2019/124712 sayılı ihbarnamesi ile daireye gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
5809 sayılı Kanun’un 63/10. maddesinde yer alan, “Bu Kanunun 56 ncı maddesinin... ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar elli günden yüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme karşısında, anılan suça ilişkin kanun maddesinde üst sınır olarak 100 gün adli para cezası belirtilmesine rağmen, Küçükçekmece 21. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01/07/2019 tarihli karar ile sanık hakkında 150 gün adli para cezası belirlenerek, sonuç ceza olarak 3.000,00 Türk lirası olarak uygulanmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinin “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adrese, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, soruşturma aşamasında gönderilen önödeme ihbarnamesinin, sanığın, aynı zamanda MERNİS’de kayıtlı olan, kolluk ifadesinde bildirdiği adresine doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesin göre tebliği usulsüz olup, sanığa yeniden usulüne uygun önödeme teklifinde bulunulup, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği,
Hususunda da kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12/04/2021 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.