Esas No: 2020/1821
Karar No: 2021/388
Karar Tarihi: 03.03.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1821 Esas 2021/388 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1821
Karar No : 2021/388
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, oğlunun 19/05/1985 tarihinde terör örgütünce öldürüldüğünden bahisle 5233 sayılı Kanun uyarınca aylık bağlanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un, 2, 6, Ek 1 ve Geçici 5. maddelerinde yer alan düzenlemelere işaret edilerek,
5233 sayılı Kanun'un 6. maddesi kapsamında yapılan başvuruların süre bakımından herhangi bir kısıtlamaya tabi tutulmadığı, Kanun'un Geçici 5. maddesinde de herhangi bir başvuru süresinin öngörülmediği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen terör eylemleri nedeniyle hayatını kaybedenlerin hak sahibi yakınlarının müracaatları halinde, Ek 1. maddedeki koşulları taşımaları kaydıyla aynı maddede belirtilen usul ve esaslar ile aylık miktarı üzerinden ve bu maddenin yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren 5510 sayılı Kanun'da belirtilen usul ve esaslara göre aylığa hak kazanacakları, ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmayacağı düzenlemesine yer verildiği, diğer taraftan Kanun'un Ek 1. maddesi kapsamında aylık bağlanabilmesi için 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat başvurusunda bulunma veya tazminat almış olma şeklinde herhangi bir şarta yer verilmediği gibi 5510 sayılı Kanun'un 34. maddesi kapsamında aylık bağlamaya ilişkin başvuru süresi kısıtlaması da getirilmediği,
Bu durumda, davalı idarece davacının oğlunun terör olayı nedeniyle ölüp ölmediği hususunda bir değerlendirme yapılarak, terör olayı nedeniyle öldüğünün tespit edilmesi halinde 5233 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesinden yararlandırılması gerekirken, 5233 sayılı Kanun kapsamında Zarar Tespit Komisyonunca alınan bir karar bulunmadığından bahisle başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2016/10264, K:2018/7555 sayılı kararıyla;
5233 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesinde bu Kanunun 19/07/1987 tarihinden itibaren ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde esas alınacağının belirtildiği, Kanun'un sistematiği dikkate alındığında Ek 1 ve Geçici 5. maddeleri ile, aylık bağlanması hususunda Geçici 1. madde hükmünü ortadan kaldıracak yeni ve açık bir düzenleme getirilmediği, ilgili düzenlemelerin aylığın belirlenmesi usulünde aynı Kanunun 9. maddesine atıf yaptığı da göz önünde tutulduğunda 5233 sayılı Kanun'un uygulanmasına başlangıç alınan 19/07/1987 tarihinin aylık bağlanması hususunda da geçerli olduğu sonucuna ulaşıldığı,
5233 sayılı Kanun'un genel gerekçesi incelendiğinde, Kanun'un zaman bakımından kapsamı belirlenirken, terör örgütünün eylemlerinin yoğunlaşması üzerine Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin kurulduğu 19/07/1987 tarihinin esas alındığı ve Kanun'un olağanüstü halin ilanından sonra meydana gelen olaylara uygulanmasının benimsendiğinin görüldüğü,
Anayasa Mahkemesinin, 29/06/2016 tarih ve Başvuru Numarası: 2014/5474 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5233 sayılı Kanun'un terör eylemlerinin yoğun olarak yaşandığı döneme ilişkin oluşan ihtiyaçlara yönelik çıkarılan özel bir tazminat usulünü düzenlediği ve belirli bir süreci kapsadığı,
Davacının aylık bağlanması talebine dayanak gösterdiği ölüm olayının 19/05/1985 tarihinde meydana geldiği hususu dikkate alındığında, dava konusu talebin 5233 sayılı Kanun uyarınca 19/07/1987-17/07/2004 tarihleri arasında karşılanması öngörülen zararlar kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu nedenle başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararıyla;
Bozma kararı gerekçesinde, her ne kadar davacının oğlunun öldürülmesi olayının 5233 sayılı Kanun uyarınca 19/07/1987-17/07/2004 tarihleri arasında karşılanması öngörülen zararlar kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilmişse de, anılan Kanun'un Geçici 1. maddesinin 3713 sayılı Kanun kapsamındaki terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin uğradığı maddi zararların karşılanması için uygulanabilecek bir madde olduğu, 5233 sayılı Kanun'un 6.maddesi kapsamında yapılan başvuruların süre bakımından herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadığı gibi anılan Kanun'un Geçici 5. maddesinde de herhangi bir başvuru süresinin öngörülmediği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen terör eylemleri nedeniyle hayatını kaybedenlerin hak sahibi yakınlarının müracaatları halinde, Ek 1. maddedeki koşulları taşımaları kaydıyla aynı maddede belirtilen usul ve esaslar ile aylık miktarı üzerinden ve bu maddenin yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren 5510 sayılı Kanun'da belirtilen usul ve esaslara göre aylığa hak kazanacakları, ancak bu maddenin yürülüğe girdiği tarihten önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmayacağı düzenlemesine yer verildiği, diğer taraftan, Kanun'un Ek-1. maddesi kapsamında aylık bağlanabilmesi için 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat başvurusunda bulunma veya tazminat almış olma şeklinde herhangi bir şarta yer verilmediği gibi, 5510 sayılı Kanun'un 34. maddesi kapsamında aylık bağlamaya ilişkin başvuru süresi kısıtlaması getirilmediği gerekçesi eklenmek suretiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5233 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesi uyarınca, 19/07/1987 tarihinden önce terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar görenlerin başvurularının Valiliklerce kabul edilmediği, idarelerince de bu tarihten önce meydana gelen zararlar için aylık bağlanmadığı, davacının oğlunun ölüm olayının 19/07/1987 tarihinden önce meydana gelmesi nedeniyle davacıya 5233 sayılı Kanun kapsamında aylık bağlanmasına hukuken imkan bulunmadığı, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ... İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
19/05/1985 tarihinde, davacının Siirt ili, Eruh ilçesi, Ormanardı köyünde bulunan evine terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı saldırıda, davacının oğlu ... hayatını kaybetmiştir.
25/02/2015 tarihinde kayda giren dilekçe ile, davacı tarafından, oğlunun terör örgütü mensupları tarafından öldürüldüğü, okur-yazar olmadığı için bu olay nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminat başvurusunda bulunmadığı, ancak bu durumun, anılan Kanun'un Ek 1. maddesine göre kendisine aylık bağlanmasına engel teşkil etmeyeceği belirtilerek 5233 sayılı Kanun uyarınca davacıya aylık bağlanması talep edilmiştir.
Davalı idarenin 20/03/2015 tarihli yazısı ile, 5233 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu ortaya çıkan bir zararın bulunup bulunmadığının tespiti hususunda Zarar Tespit Komisyonlarının yetkili kılındığı, Siirt Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının 11/12/2014 tarihli yazısında, "30/08/2008 tarihinden önce Komisyona başvuru yapılmadığından konunun Komisyonda değerlendirilmesi ve karara bağlanmasının mümkün bulunmadığı"nın belirtildiği, davacının oğlunun ölümü nedeniyle, Zarar Tespit Komisyonunca alınan bir karar bulunmadığından 5233 sayılı Kanun uyarınca herhangi bir işlem yapılamadığı, Zarar Tespit Komisyon Kararı düzenlenmesi halinde konunun inceleneceği bildirilmiştir.
Bunun üzerine, davalı idarenin ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
27/07/2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un;
1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.",
2. maddesinde; "Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar....",
6. maddesinde; "Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz. ...
Komisyon, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi ve yardımı isteyebileceği gibi, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebilir. Komisyon, gerekli gördüğü uzmanları çalıştırabilir veya bunlardan görüş alabilir..."
7. maddesinde; "Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır:
a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar."
8. maddesinde; "7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.
Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.",
9. maddesinde; "Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın;
a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre,
b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar,
c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar,
d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar,
e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında, nakdî ödeme yapılır... ",
Geçici 1. maddesinde; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Bu maddeye göre yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılır.",
Ek 1. maddesinde; "(Ek: 4/7/2012-6353/80 md.)
(Değişik fıkra: 12/7/2013-6495/90 md.) (9.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın, çalışma gücü kaybı;
a) Yüzde kırktan daha aşağı olanlar hariç olmak kaydıyla, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde altmışı tutarında,
b) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen malullerin kendilerine yüzde sekseni tutarında,
c) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen malullerin kendilerine tamamı tutarında,
ç) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilenlerin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca belirlenecek hak sahiplerine ise tamamı üzerinden yapılacak paylaştırma tutarında, aylık bağlanır.
(Değişik fıkra: 12/7/2013-6495/90 md.) Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenen bu aylıklar her yıl sonunda faturası karşılığında Maliye Bakanlığından tahsil edilir.
(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/90 md.) Ancak, ölenlerin anne ve babasına aylık bağlanmasında, 5510 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartları aranmaz. Çalışma gücü kayıpları nedeniyle bu maddeye göre aylık bağlanmasına hak kazanmakla birlikte aylık bağlanmamış olanlardan veya bu maddeye göre aylık almakta iken vefat edenlerin önceden tespit edilmiş malullük oranlarına göre hak kazanabilecekleri ya da almakta oldukları aylıklar, 5510 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca belirlenecek hak sahiplerine birinci fıkranın (ç) bendine göre intikal ettirilir.
Bu madde kapsamına girenlerin ilgili valiliğe müracaatı üzerine valilik tarafından tanzim edilecek aylık bağlanmaya ilişkin belgeler Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilir.
Terör örgütleri tarafından öldürülen veya yaralanan ya da güvenlik kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirilen veya yaralanan terör örgütü mensupları ile bunların birinci fıkraya göre belirlenecek yakınlarına ve terör suçlarından dolayı hüküm giyenlere, bu madde kapsamında aylık bağlanmaz. Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki suçlar sebebiyle herhangi bir hüküm giymeden önce bu madde hükümlerine göre aylık bağlanmış olanların aylıkları hükmün kesinleştiği tarihten itibaren kesilir. Haksız ödenen tutarlar ilgililerden tahsil olunur.",
Geçici 1. maddesinde; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Bu maddeye göre yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılır.",
Geçici 5. maddesinde; "(Ek: 4/7/2012-6353/81 md.)
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen terör olayları sebebiyle malul olanların kendilerinin, hayatını kaybedenlerin ise hak sahibi yakınlarının müracaatları halinde; ek 1 inci maddede belirtilen koşulları taşımaları kaydıyla aynı maddede belirtilen usul ve esaslar ile aylık miktarları üzerinden ve bu maddenin yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren 5510 sayılı Kanunda belirtilen usul ve esaslara göre aylığa hak kazanırlar. Ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmaz." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5233 sayılı Kanun'un gerekçesi incelendiğinde; Anayasal düzenin ortadan kaldırılmasına yönelik terör eylemlerinin yoğunlaşması üzerine, terör eylemleriyle daha etkili mücadele etmek amacıyla 19/07/1987 tarihinde Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin kurulduğu, 5233 sayılı Kanun'un amacının ise, 19/07/1987 tarihi ile olağanüstü hal uygulamasının sona erdiği 30/11/2002 tarihi arasında olağanüstü hal ilan edilen illerde meydana gelen terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin bu zararlarının karşılanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olduğu şeklinde ifade edildiği görülmektedir.
Kanun'un amacının 19/07/1987 tarihinden sonra meydana gelen terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların karşılanması olduğu, anılan tarihten önce meydana gelen zararların bu Kanun kapsamında tazminine olanak bulunmadığı, Kanun'un Geçici 1. ve Geçici 4. maddelerinde de 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihleri arasındaki terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan maddi zararların tazmin edileceğinin açıkça ifade edildiği, Kanun'un aylık bağlamasına ilişkin Ek 1. maddesinde yer alan düzenlemelerin de Kanun'un genel amacına uygun şekilde yorumlanarak 19/07/1987 tarihinden sonra meydana gelen maddi zararlar için geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının oğlunun ölümüne neden olan olayın, 19/05/1985 tarihinde meydana geldiği hususu dikkate alındığında, 5233 sayılı Kanun'un uygulanmasının başlangıcı olarak kabul edilen 19/07/1987 tarihinden önce meydana gelen söz konusu olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararların, bu Kanun kapsamında tazmin edilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, 5233 sayılı Kanun uyarınca aylık bağlanması yolundaki davacı talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesinin temyize konu ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... İdare Mahkemesi gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla, 27/07/2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Anılan Kanun'un 7. maddesinde; sulh yoluyla karşılanabilecek zararların, "a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar" olduğu, 9. maddesinde; ölüm hallerinde ölenlerin mirasçılarına, (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın elli katının nakdi olarak ödeneceği, 6. maddesinde; zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanacağı, Geçici 1. maddesinde ise; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır.
5233 sayılı Kanun'un anılan hükümlerinden terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan ve tazmini öngörülen maddi zararların neler olduğu ve bu zararların tazmininde uyulacak kurallara ilişkin olduğu, meydana gelen ölüm olayları nedeniyle, ölenlerin mirasçılarına yalnızca (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın elli katı tutarında nakdi ödeme yapılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
12/07/2012 tarih ve 28351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6353 sayılı Kanun'un 80 ve 81. maddeleri ile, 5233 sayılı Kanun'a Ek 1. madde ve Geçici 5. maddeler eklenmiş ve anılan maddeler ile 5233 sayılı Kanun kapsamındaki eylem ve faaliyetler sonucu meydana gelen ölüm olayları nedeniyle, ölenlerin mirasçılarına (9.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarın tamamı üzerinden yapılacak paylaştırma tutarında aylık bağlanacağı düzenlenmiştir. Kanun'un yayımlandığı tarihten yaklaşık 8 yıl sonra yapılan söz konusu değişiklikle, Kanun'un ilk halinde yer almayan bir düzenleme yapılmış ve 5233 sayılı Kanun kapsamındaki eylem ve faaliyetler sonucu hayatını kaybedenlerin hak sahiplerine, Kanun'da belirtilen şartları taşımaları halinde nakdi ödeme yanında ayrıca aylık bağlanması imkanı da tanınmıştır.
5233 sayılı Kanun'un Ek 1 ve Geçici 5. maddeleri incelendiğinde ise; hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için herhangi bir başvuru süresinin öngörülmediği, anılan maddelerin yürürlüğe girdiği 12/07/2012 tarihinden önce meydana gelen terör olayları nedeniyle hayatını kaybedenlerin hak sahiplerinin müracaatları üzerine belirtilen koşulları taşımaları halinde aylığa hak kazanacakları, ancak yürürlük tarihi olan 12/07/2012 tarihinden önceki dönem için herhangi bir ödeme yapılmayacağının düzenlendiği, aylık bağlanabilmesi için ayrıca nakdi ödeme başvurusunda bulunma ya da bu ödemeyi almış olma şeklinde herhangi bir koşula yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki eylem ve faaliyetler sonucunda hayatını kaybedenlerin hak sahiplerinin maddi zararların tazmini bakımından benimsenen 19/07/1987 tarihinin, nakdi ödemeden tamamen farklı olan aylık bağlanması talepleri bakımından da benimsenmesi ve bu tarihten önce meydana gelen terör olayları nedeniyle yapılan aylık bağlanması taleplerinin, 5233 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle reddedilmesi, anılan düzenlemelerin lafzına ve amacına uygun düşmemektedir.
Bu itibarla, davalı idarece davacının oğlunun, terör eylemleri ya da terörle mücadele kapsamındaki faaliyetler nedeniyle ölüp ölmediği hususunda bir değerlendirme yapılması ve ölüm olayının 5233 sayılı Kanun'da belirtilen eylem ya da faaliyetler nedeniyle gerçekleştiğinin tespiti halinde ise davacının Kanun'un Ek 1. maddesinden yararlandırılması gerekirken, 5233 sayılı Kanun kapsamında Zarar Tespit Komisyonunca alınan bir karar bulunmadığından bahisle davacı başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.