20. Hukuk Dairesi 2013/2836 E. , 2013/8106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde yer alan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır....; yerin bir bölümünün kendisinin tarla yolu olduğunu ileri sürerek davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne; bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 7485.40 m2 yüzölçümündeki ambar ve bahçe nitelikli taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve 04/12/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Yine bu yerde 30/05/2005 tarihinde 60 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosuna başlanmış, sonuçları 10/08/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı gibi, delillerin değerlendirilmesinde de yanılgıya düşülmüştür.
Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporuna göre çekişmeli taşınmazın bir bölümünün kesinleşen 2/B alanında kaldığı anlaşılmaktadır. 27/1/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanun hükümleri gereğince 2/B alanlarının zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün olmadığından bu bölüme yönelik davanın reddi gereklidir.
Taşınmazın 2/B alanında kalan bölümü dışındaki kısmına yönelik temyiz itirazların gelince; bu bölümle ilgili orman bilirkişi raporu yeterli değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı, memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle, mahkemece, yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı, memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeğine çevrildikten sonra, haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; niteliğinin, imar ihya edilip edilmediği; varsa üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresi, halen kullanılıp kullanılmadığı, tasarruf sınırlarının ne olduğu araştırılmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 19/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.