20. Hukuk Dairesi 2013/7423 E. , 2013/8102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .... Mahallesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne; fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 800 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline; aynı rapor ve krokide 4178 m2 olarak gösterilen ve orman sayılan yere ilişkin davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14/02/2000 tarih ve 2000/1129 E. - 1203 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın ormana sınır olup kısmen de kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlendiğine göre, Orman Yönetiminin davada taraf olarak yer alması, savunmasının tespiti ve varsa delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak Orman Yönetimi davaya dahil edilmiş ve davanın kısmen kabulüne, bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 800 m2"lik kuru tarım alanı niteliğindeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B uygulamaları 1988 yılında yapılmış, sonuçları 20/04/1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 1954 yılında yapılmış ve 20/12/1954 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1) Mahkemece; evvelce, taşınmazın (A) harfli 800 m2"lik bölümünün davacı adına tescili yolunda verilmiş olan hüküm Hazine tarafından temyiz edilmemiştir. Temyize konu son kararda da bu bölümün davacı adına tesciline karar verilmiş olup, Hazine aleyhine de bir durum söz konusu olmadığından, Hazinenin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; davacı adına tescile karar verilen (A) harfli bölümün orman sayılan yerlerden olmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; mahkemenin hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın 1950 ve 1957 tarihli memleket haritalarında açık alanda kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmıştır. Ancak, uygulamanın denetlenebilir olmaması nedeniyle Dairemizin iade kararı üzerine kendisinden ek rapor alınmıştır. Bu kez düzenlenen raporda taşınmazın 1963 ve 1983 tarihli memleket haritalarında iğne yapraklı orman ağaçlarına ait işaretler bulunan yeşil alanda kaldığı bildirilmiştir. Rapor ve iade kararı üzerine düzenlenen ek rapor çelişkili olup yapılan incelemenin yeterli olmadığı kanısı uyandırmaktadır. Kaldı ki; ek raporun doğru olduğunun kabul edilmesi halinde davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 20 yılı doldurmadığı sonucu doğmaktadır. 1983 tarihli haritada yeşil alanda görünen taşınmazın 20 yıl süre ile davacı tarafından tarla olarak kullanıldığı kabul edilemez.
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının yöreye ait en eski tarihli olanı ile dava tarihinden 15- 20 yıl öncesine ait örneklerinin ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritalarının ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın öncesi; taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü bildirilen zilyetliğin süresi değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.