Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/3394
Karar No: 2021/392
Karar Tarihi: 03.03.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3394 Esas 2021/392 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3394
Karar No : 2021/392

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Anonim Şirketi
VEKİLLERİ : Av. ... , Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 11/12/2019 tarih ve E:2018/10250, K:2019/10057 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmeliğin 19. ve 74. maddesi ile tümünün ve bu Yönetmeliğe istinaden yapılan bazı atamaların iptali ile atanılan makamlara istinaden fazladan alınan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 11/12/2019 tarih ve E:2018/10250, K:2019/10057 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin, 19. ve 74. maddeleri ile tümünün iptali istemi yönünden;
23/05/2013 tarih ve 28655 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun, 24/12/2017 tarih ve 30280 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 118. maddesi ile değiştirilen 27. maddesinin 2. fıkrasına dayanılarak, 12/04/2018 tarihli PTT Genel Kurul kararı ile dava konusu Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmeliğin kabul edildiği, anılan Yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanmaksızın davalı kurumun internet sitesinde 12/04/2018 tarihinde yayımlandığı göz önüne alındığında, ilan tarihini izleyen günden itibaren altmış gün içinde dava açılması gerekirken, bu sürenin bitiminden çok sonra 13/12/2018 tarihinde kayda giren dilekçe ile dava açıldığı anlaşıldığından bu kısım yönünden açılan davada süre aşımı bulunduğu,
Dava konusu Yönetmeliğe istinaden yapılan bazı atamaların iptali ve atanılan makamlara istinaden fazladan alınan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi istemi yönünden;
Her ne kadar davacının, davalı idarenin çalışanı olmakla birlikte söz konusu atamaların iptal edilmesinin, davalı idarenin binlerce çalışanı içinden doğrudan davacının atanması sonucunu doğurmayacağı, bu nedenle davacının; anılan Yönetmeliğe istinaden yapılan bazı atamaların iptalini ve atanılan makamlara istinaden alınan fazladan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesini istemekte kişisel, meşru ve güncel bir menfaati bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle,
Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmelik'in 19. ve 74. maddesi ile tümünün iptali istemi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine, anılan Yönetmeliğe istinaden yapılan bazı atamaların iptali ile atanılan makamlara istinaden alınan fazladan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi istemi yönünden davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin, Resmi Gazete'de yayımlanması gerekirken davalı idarenin internet sitesinde yayınlanarak yürürlüğe konulduğu, söz konusu yasal gereklilik yerine getirilmeden ilan edilen Yönetmeliğe karşı açılan davanın süresinde olduğu, dava konusu Yönetmelik ile müdür ve üst görevlere yapılacak atamalarda yazılı ve sözlü sınav şartının kaldırıldığı, bu düzenlemeye dayanılarak yapılan atamalar nedeniyle de kendisinin üst makamlara atanma imkanının neredeyse tamamen ortadan kalktığı, bu nedenle dava konusu işlemlerin iptalini istemede ehliyetinin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunca verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile kurul kararının, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kısmının bozulması, sair temyiz istemlerinin reddi ile kararın diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) Anonim Şirketi Genel Kurulu Kararı ile kabul edilen Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmelik, 12/04/2018 tarihinde davalı idarenin internet sitesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmeliğe dayanılarak yapılan bazı atama işlemlerinin tesis edilmesi üzerine davalı idare çalışanı olan davacı tarafından temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasında; iptal davaları; "İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan" davalar olarak tanımlanmış,
Anılan Kanun'un "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde; "1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." hükmüne,
"Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; "Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar." hükmüne,
3011 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun'un 1. maddesinin düzenleyici işlemin tesis edildiği tarihteki halinde; " Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin;
a) İşbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait hükümleri düzenleyen,
b) Kamu personeline ait genel hükümleri kapsayan,
c) Kamuyu ilgilendiren,
Yönetmelikler Resmi Gazete'de yayımlanır.
Ancak, milli emniyet ve milli güvenlikle ilgili olan ve gizlilik derecesi taşıyan yönetmelikler yayımlanmaz.
(Ek fıkra: 2/7/2018-KHK-703/229 md.) Bu maddenin uygulanması bakımından hangi yönetmelik ve tebliğlerin Resmî Gazete’de yayımlanacağı ile ilgili oluşabilecek tereddütleri gidermeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Yönetmeliğin 19. ve 74. maddesi ile tümünün iptali istemi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden, 12/04/2018 tarihli PTT Genel Kurul Kararı ile kabul edilen dava konusu Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmeliğin, Resmi Gazete'de yayımlanmaksızın davalı idarenin kendi internet sayfasında ilan edilerek uygulanmaya başlandığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri, düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı, 8. maddesinde ise, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Düzenleyici işlemlere karşı açılan davalarda, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti bakımından yukarıda yer verilen hükümlerin dikkate alınacağı şüphesiz olmakla birlikte, böyle bir değerlendirmenin yapılabilmesi için öncelikle, düzenleyici işlemin usulüne uygun olarak ilan edilmiş olması gerekmektedir. Buna göre, niteliğine uygun olarak gerekli usule uyularak ilan edilmeyen düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin başladığından bahsetmek hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Temyizen incelenen dava, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinde Çalıştırılacak İdari Hizmet Sözleşmeli Personel Hakkında Yönetmeliğin tümünün ve bazı kurallarının iptali istemine ilişkin olduğundan, davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti bakımından öncelikle dava konusu Yönetmeliğin niteliğinin ve usulüne uygun olarak ilan edilip edilmediğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Bu tespit yapılırken de, öncelikle düzenlemeyi yapan idarenin kamu tüzel kişisi olup olmadığının, devamında ise düzenlemenin niteliği gereği Resmi Gazete'de yayımlanması gerekip gerekmediğinin tartışılması gerekmektedir.
Davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce Genel Müdürlük statüsünde kamu hizmeti yürütmüş olup, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listenin “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer almıştır.
Kanun'un yürürlüğe girmesi ile birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi anonim şirket (m. 21/1) olarak yeniden yapılandırılan kurumun sermayesinin tamamı, Hazine Müsteşarlığına aittir. (m.21/2). (05/02/2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile sermayesi Varlık Fonuna devredilmiştir.)
Kanun'un 31/3. maddesi ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye ekli listenin “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü (P.İ.)” ibaresi listeden çıkarılmış ise de, yeni kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aynı Kanun'un 22/2. maddesi uyarınca, 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine tabi tutulmaya devam edilmiştir.
6475 sayılı Kanun'un 19/1. maddesi ile Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine idari para cezası uygulama, milli güvenlik ve kamu düzeninin sağlanması gibi konularla ilgili olarak gerekli tedbirleri alma gibi birtakım yetkiler verilmiş, yönetim kurulu üyelerinin Bakanın teklifi ile atanacağı (m.25/1) ve bu kimselerin 657 sayılı Kanun'da memurlar için aranan atama şartlarını taşımaları gerektiği (m.25/2), genel müdür ile yönetim kurulu üyelerinin yargılanmalarının ilgili Bakanın iznine bağlı olduğu ve bu konuda 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı (m.25/6) belirtilmiştir.
Kanun'un 21/7. maddesi uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümlerinin PTT ve iştirakleri tarafından istihdam edilecek personel hakkında uygulanmayacağı, 27/1. maddesi uyarınca da PTT personelinin, 657 sayılı Kanun ve diğer Kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmaksızın idari hizmet sözleşmesi ile istihdam edileceği düzenlenmiştir.
Kanun'un 27/2. maddesi uyarınca sözleşmeli personelin unvan ve sayılarının Genel Kurul kararıyla belirleneceği, personelin işe alınması, atanması, görevlendirilmesi ile eğitim, terfi, görevde yükselme, unvan değişikliği, disiplin, izin, görevden alma, sözleşmenin yenilenip yenilenmemesi veya sona erdirilmesine ilişkin hususların Genel Kurul kararı ile yürürlüğe konulan Yönetmelik ile düzenleneceği ifade edilmiş, bu düzenleme dava konusu Yönetmeliğin de dayanağını oluşturmuştur.
Kanun'un Geçici 5/1. maddesi uyarınca ise bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte mülga TC. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğünde çalışan; a) 657 sayılı Kanun'a tabi memurların, b) 22/01/1990 tarih ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (I) sayılı cetvele tabi kadrolu personelin, c) 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki (II) sayılı cetvele tabi sözleşmeli personelin, ç) İş sözleşmesi ile görev yapan işçilerin mevcut statüleri ile PTT’de istihdamlarına devam olunacağı düzenlenmiştir.
15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenleme sonrasında ise davalı Kurumun, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi anonim şirket statüsü korunmuş (m.385/1) ve sermayesinin tamamının Hazineye ait olduğu yinelenmiştir. (m.385/2)
Kararname'nin 391/1. maddesi ile personel rejimi yönünden PTT personelinin, 27/06/1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 26. ve Ek 27. maddelerine göre istihdam edileceği düzenlenmiştir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 26. maddesi; Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi kaydıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, özel bilgi ve uzmanlık gerektiren geçici mahiyetteki işlerde, yerli veya yabancı personelin tam zamanlı, kısmi zamanlı veya projelerle sınırlı olarak sözleşmeyle istihdam edilebileceğini; Ek 27. maddesi ise, 657 sayılı Kanun'un 4/A maddesi kapsamında personel (memur) istihdam edilmeyen kamu kurum ve kuruluşlarından, teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülenlere ait hizmetlerin, anılan Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın idari hizmet sözleşmesiyle istihdam edilen personel eliyle yürütüleceğini hükme bağlamıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi her ne kadar Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olarak faaliyet göstermekte ise de; gerek sermayesinin tamamının Hazineye ait olması ve teşkilat yapısının özelliği, gerek bünyesinde halen (anonim şirket olmadan önce istihdam etmeye başladığı) 657 sayılı Kanun'a tabi memur ve 399 sayılı KHK'ya tabi kadrolu ve sözleşmeli personel çalıştırmaya devam etmesi, gerekse personel rejimi ile ilgili konularda 375 sayılı KHK'nın kamu kurum ve kuruluşlarının idari hizmet sözleşmeli personel çalıştırması ile ilgili bölümlerine atıf yapılmış olması hususları göz önüne alındığında; davalı kurumun halen kamu tüzelkişiliği sıfatını koruduğu, dava konusu Yönetmeliğin de, ülke çapında faaliyette bulunan PTT personelinin işe alınması, görevde yükselmesi, disiplin cezaları ve sözleşmesinin yenilenip yenilenmemesine ilişkin hususları ve kamu personeline ait genel hükümleri düzenleyen niteliği haiz bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 04/12/2014 tarih ve E:2013/84, K:2014/183 sayılı kararında, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketinin, kamu kurumu niteliği ağır basan bir anonim şirket olduğu, ifade edilmiştir.
Buraya kadar yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmeliğin, 3011 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun'un 1/b maddesi uyarınca, Resmi Gazete'de yayımlanması gereken yönetmelikler kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Resmi Gazete'de yayımlanması gerekirken, bu usule uyulmaksızın davalı idarenin kendi internet sitesinde ilan edilerek uygulamaya konulan dava konusu Yönetmeliğe karşı dava açma süresinin başladığından bahsedilemeyeceğinden, bakılan davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esası incelenmesi gerekirken, dava konusu düzenlemeler yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen Müşterek Kurul kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğe istinaden yapılan bazı atamaların iptali ve atanılan makamlara istinaden fazladan alınan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi istemi yönünden;
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanırken, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır. Yargı denetimi, hukuk devletinin "olmazsa olmaz" koşuludur.
Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" kavramı, doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir husus olup, kişisel menfaat ihlali kavramının idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Danıştayın istikrar kazanmış kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir. İptal davalarında, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinin saptanması davacının bu davada ehliyetinin (subjektif ehliyetinin) bulunduğu, dolayısıyla davanın esasının incelenmesine geçilebileceği sonucunu doğurmaktadır.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında davalı idarenin çalışanı olan davacının atama yapılan görevlere atanabilmesi hukuken mümkün olduğundan, dava konusu Yönetmeliğe dayanılarak yapılan atama işlemlerinin iptalini istemekte kişisel, meşru ve güncel bir menfaatinin bulunduğu, bu nedenle davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, dava konusu işlem ve talepler bakımından davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen müşterek kurul kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen süreaşımı nedeniyle kısmen de ehliyet yönünden reddine ilişkin, Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 11/12/2019 tarih ve E:2018/10250, K:2019/10057 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onikinci Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 03/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; müşterek kurulca verilen kararın, dava konusu Yönetmelik uyarınca yapılan bazı atamaların iptali ve atanılan makamlara istinaden alınan fazladan tüm ücretlerin geri alınmasına karar verilmesi istemi hakkında davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; müşterek kurulca verilen kararın, dava konusu Yönetmeliğin tümü ile bazı kurallarının iptali istemi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi