(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/682 E. , 2012/5349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın iptali
İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart olarak belirlenen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında bulunan kira sözleşmesinin 17.maddesinde, sözleşmenin sona ermesinden sonra kiralananın teslim edilmemesi halinde geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1"i oranında ceza ödeneceğinin kararlaştırıldığını, Kiralananın sözleşme bitim tarihi olan 14/4/2009 tarihinde tahliye edilmesi gerekirken 2886 sayılı yasanın 75. maddesi gereğince 29/6/2009 tarihinde tahliye edildiğini, bu tarihe kadar olan cezai şart alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını ileri sürerek itirazın iptaline ve takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur.
1-Dosya kapsamına toplanan delillere, mahkemece delillerin takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik olmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir
2-Davacı vekilinin cezai şartın tenkisine ilişkin temyiz itirazına gelince.
Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanununda bu iki fonksiyon kaynaştırılarak bileşik sistem kabul edilmiştir. Bu sistemin sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır
Borçlar Kanununun 161.maddesinin ilk fıkrasında “akitlerin cezanın miktarını serbestçe tayin edebilecekleri” son fıkrasında ise “Hakimin fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükellef olduğu” belirtilmiştir. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, hakime akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, hakime istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 14.4.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmesinin özel şartlar 17. maddesinde kira sözleşmesinin sona ermesi veya feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmez ise geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1 oranında cezanın itirazsız olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraflar geciken tahliyeye ilişkin cezai şart öngörüp önceden sözleşme ile cezai şart kararlaştırabilirler. Bu yoldaki anlaşma geçerli olup tarafları bağlar. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde Borçlar Kanununun 161/ son maddesine göre cezai şarttan indirim yapılması hususu üzerinde durulmadan karar verilmiş olması doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.