17. Hukuk Dairesi 2019/5941 E. , 2020/3788 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
TTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına,manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ... nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan, diğer davalı ...’ın maliki ve sürücüsü olduğu aracın, şerit tecavüzü yaparak davacı ...’nin sevk ve idaresindeki araca çarpması sonucu 07/09/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını ve malul kaldığını beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili; müvekkili tarafından davacıya 44.418,09 TL ödendiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Davacı vekili 16/07/2014 tarihli dilekçesi ile maddi zararlarının davalı ... şirketince haricen ödendiğini, maddi tazminat bakımından davanın konusuz kaldığını beyanla, diğer davalı ... aleyhine sadece manevi tazminat isteklerinin devam ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat talebi açısından dava konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya ödenmesine dair verilen karar, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava trafik kazası neticesinde meydana gelen yaralanma nedeniyle işgücü kaybı tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi(TBK 56. mad) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar, kusur durumu ve meydana gelen zararın ağırlığı da gözönüne alınarak davacı için takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 22/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.