17. Hukuk Dairesi 2013/14947 E. , 2015/3808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 03.03.2015 Salı günü davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacılar ve diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, Osmaniye Gaziantep karayolunda ... plaka sayılı tankerin kaza yapması sonucu LPG yüklü tankerin patladığını, alevlerin ulaşması sonucu aynı yerde bulunan ... plaka sayılı minibüste yolcu olarak bulunan müvekkillerinin murisi ..."ın hayatını yitirdiğini, küçük ..."in ise aynı kazada yaralandığını, kazada önleyici tedbirleri almayan davalılar taşıtan, nakliyeci, taşeron firma, imalatçı firma ve gazın dolum ve satışını yapan firmanın müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu ileri sürerek ıslahla birlikte (19.11.2012) davacı ... için 89.615,67 TL, davacı ... için 10.000 TL, davacı ... için 7.500 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı ... için 3.250 TL cenaze ve defin masrafının tüm davalılardan, davacı ... için babasının ölümünden dolayı 30.000 TL, kendi yaralanmasından dolayı 5.000 TL, davacı ... için 15.000 TL, davacı ... için 25.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri özetle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davalı ... hakkında açılan davanın reddine, davacı ... için 89.615,67 TL, davacı ... için 600,74 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı ... için 500 TL cenaze ve defin giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte diğer davalılardan tahsiline, davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren ve yalnızca 9.021,64 TL tazminatla sorumlu tutulmasına, davacı ... için babasının ölümünden dolayı 4.000 TL, kendi yaralanmasından dolayı 2.000 TL, davacı ... için 4.000 TL, davacı ... için 8.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi ve ... dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı .... Vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen 28.08.2008 tarihli uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı .... Vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, tüm davalıların zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirttikten sonra talebini de buna göre yapmıştır.
Davalıların davacıya karşı sorumluluğu, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk ve aralarındaki münasebet ihtiyari dava arkadaşlığıdır. Müteselsil borçluluk niteliği itibariyle bölünebilen bir edimin birden fazla borçlusundan her birinin edimin tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu bir borçluluk türü olup borçlulardan birinin edimin tümünü ifa ederek alacaklıyı tatmin etmesi halinde, evvelce mevcut olmasa dahi ifayı gerçekleştiren borçlu ile diğer borçlular arasında bir hukuki ilişki doğacaktır. Alacaklıyı tatmin eden bir borçlu, kendisine isabet eden paydan daha fazla bir ödemede bulunduğu takdirde bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabilecektir. Bu durum bir borçlunun alacaklıyı tatmin etmesi halinde diğer borçluların da alacaklı karşısında alacaklının tatmin edilmesi ölçüsünde borçtan kurtulmalarının (BK m. 145/I) doğal bir sonucudur. Buna bağlı olarak yasa koyucu da alacaklıyı tatmin eden borçlunun kendi payından fazla ödemede bulunması durumunda bu fazlalık ölçüsünde diğer borçlulara başvurabileceğini açıkça düzenlemiştir (BK m. 146/I). Bu şekilde belirlenen hak o borçlunun rücu hakkıdır. Yasa koyucu kendi payından fazla ödemede bulunan bir borçluya tanıdığı rücu hakkını kuvvetlendirmek amacıyla (BK m. 146/I) halefiyete de yer vermiştir. Açıklanan maddi hukuk hükümleri usul hukukunda dava olarak tezahür etmektedir. Müteselsil borçlular arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı nedeniyle hükmü temyiz etmeyenler hakkında lehe ya da aleyhe verilen kararın kesinleştiği düşünülebilirse de kesinleşme, sorumluluk davasına ilişkin olup ardından görülecek rücu davası yönünden yani borçlular arasındaki iç ilişki yönünden hüküm ifade etmez. Davalılar arasında açılabilecek rücu davası dikkate alındığında davalı .... vekilinin diğer davalı .... aleyhine hükmü temyizde hukuki yararı bulunduğu aşikardır.
Zira görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de, sorumluluk davasının kararı güçlü delil oluşturmaktadır. Hakkında güçlü delil oluşan davalının rücu davası yönünden sorumluluk davası hükmünü diğer müteselsil borçlu aleyhine temyiz etmesinde hukuki yararı vardır. İhtiyari dava arkadaşlarının sonradan birbirlerine karşı açacakları rücu davasında, esas alınacak mahkeme kararı, ihtilaf henüz önünde iken doğru olarak oluşmalı ve mahkeme davalıların ne oranda sorumlu tutulup tutulmayacaklarını sorumluluk davası sırasında halletmelidir. Bu kabul tarzı rücu davasında haksız yere temyiz edenler aleyhine güçlü delil oluşturmaması yönünden doğru olduğu gibi usul ekonomisi yönünden de tarafları tatmin edecektir. Temyiz etmeyen tarafların usulü müktesep hakları da mahkemece icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, bozma sonrası kararın gerekçesinde haklarındaki karar temyiz edilmediğinden kesinleşen davalıların da sorumluluk derecesinin tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır (YHGK., 04.11.2009 tarih, 2009/16-428 Esas, 2009/483 Karar).
Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alınarak somut olaya bakıldığında; mahkeme sigorta şirketi dışındaki davalıların müteselsil sorumluluğuna hükmetmiş, ancak davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sürücünün kusuruna isabet eden 9.021,64 TL ile sınırlı tutulmasına karar vermiştir. Hüküm sadece davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiş olup hükmü bu yönü ile temyiz etmeyen davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi yönünden kesinleşmiştir.
Ancak davalı sigorta şirketi de diğer davalılarla birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olup, onun sorumlu olduğu miktarın ayrılması doğru değildir.
Bununla birlikte davacılar vekili ve diğer davalı vekilleri tarafından hüküm bu yönü ile temyiz edilmemiş olması nedeni ile davalı .... lehine usulü müktesep hak oluşmuştur. Davacı tarafın temyizi bulunmadığından davalı .... vekilinin temyizi üzerine davalı ...."nin de tüm tazminattan müteselsilen sorumluluğu cihetine gidilemez. Ancak açıklanan gerekçelerle rücu davası ile borçluları arasındaki iç ilişki ve usul ekonomisi dikkate alındığında, kararın diğer davalının sorumluluğu yönündeki temyizinde davalı ...."nin hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi hakkındaki karar bu yönü ile kesinleşen davalı ...."nin belirlenen maddi tazminattan sorumluluğuna ilişkin değerlendirme yapılarak davalı .... ile davalı .... arasındaki iç ilişkide geçerli olmak üzere; davalı ...."nin bakiye maddi tazminattan diğer davalı .... İle müteselsil sorumlu olduğu hususunun tespitiyle yetinilmesi, bu şekilde icrai nitelikte bir hüküm kurulmaması gerektiğinden hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."ye verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ye geri verilmesine 03.03.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.