Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/1238
Karar No: 2021/2862
Karar Tarihi: 03.03.2021

Danıştay 6. Daire 2019/1238 Esas 2021/2862 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/1238
Karar No : 2021/2862

TEMYİZ EDENLER : I-(DAVALI) … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
II-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

III-(DAVACILAR) 1) … 2) …
3) … 4) …
5) …
VEKİLİ : Av. …


KARŞI TARAF :I-(DAVACILAR) 1) … 2) …
3) .. 4) …
5) …
II-(DAVALILAR) 1- … Belediye Başkanlığı
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay Altıncı Dairesinin 06/10/2015 tarihli, E:2011/6723, K:2015/5558 sayılı bozma kararına uyularak, ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın, davacılar tarafından faiz başlangıç tarihi ve yargılama giderlerine ilişkin kısmı bakımından, davalı idareler tarafından tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı bakımından, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Diyarbakır ili, … ilçesi, … Mahalllesinde bulunan … Apartmanının, 04.02.2007 tarihinde çökmesi sonucu göçük altında kalan davacıların yakını …'ın ölmesi nedeniyle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle anne … için 2.000,00-TL, baba … İçin 2.000,00-TL olmak üzere toplam 4.000,00-TL maddi tazminatın (ıslah öncesi) 35.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 45.000,00TL 'nin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile benzer nitelikteki dava dosyalarının birlikte değerlendirilmesinden, davacıların ölen yakınlarının yaşının küçük olduğu, müfettiş ön inceleme raporu ile emniyet müdürlüğü tutanaklarındaki tespitler uyarınca olayda bütünüyle davalı idarelerin hizmet kusurunun bulunduğu, destekten yoksun kalınması nedeniyle baba … için 26.370,35-TL, anne … için 41.968,64-TL olmak üzere toplam 68.338,99-TL maddi tazminatın 4.000,00-TL'lik kısmının … Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 26.06.2007 tarihinden itibaren, 64.338,99-TL'lik kısmının ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ tarihi olan 25.10.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesi gerektiği, anne … için 10.000,00-TL, baba … için 10.000,00-TL, kardeşler …, …, … için ayrı ayrı her biri için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 35.000,00-TL manevi tazminatın ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 26.06.2007 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle 68.338,99-TL maddi tazminatın 4.000,00-TL'lik kısmının ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 26.06.2007 tarihinden itibaren, 64.338,99-TL'lik kısmının ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ tarihi olan 25.10.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, 35.000,00-TL manevi tazminatın ise ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açma tarihi olan 26.06.2007 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TARAFLARIN İDDİALARI :
Davacı tarafından; bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğu, maddi tazminat tutarının çok düşük olduğu, faizin haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren uygulanması gerektiği, yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığı, bilirkişi ücretinin yargılama giderlerine eklenmediği ileri sürülmektedir.
Davalı … Belediye Başkanlığı tarafından; dava konusu taşınmaza yapı ruhsatının ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından verildiği, taşınmazın bulunduğu yerin olay tarihinden sonra idarelerinin yetki alanına girdiği, idarelerince bina yıkılmadan önce tahliyenin gerçekleştirildiği ve gerekli bütün önlemlerin alındığı, hazırlatılan teknik raporlar doğrultusunda binanın yıktırılması için 3194 sayılı İmar Kanununun 39. maddesindeki yasal sürecin başlatıldığı, bu amaçla binanın yıktırılması için yapı sahibine tebligat yapılırken bir yandan da yıkım işleminin geciktirilmeden yapılması için ihaleyle hizmet alımı yoluna gidildiği, davacılar yakınının tamamen boşaltılmış binaya girilmesinin tehlikeli olacağı bilincinde olabilecek yaşta bulunması nedeniyle kusuru olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; dava konusu olayla ilgili yürütülen adli soruşturmada binanının yapımından itibaren sorumluluklarının bulunmadığı, mülkiye müfettişleri tarafından hazırlanan raporda belediyelerine herhangi bir kusur atfedilmediği, sorumlu tutulmalarını gerektiren herhangi bir tespitin bulunmadığı, tarafların kusur oranlarının tespit edilmeden karar verildiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARIN :
Davalı İdareler tarafından, savunma verilmemiştir.
Davacıların tarafından, davalı idarelerin temyiz ettiği kısmın hukuk ve usule uygun olduğu savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Uyuşmazlığa ilişkin … tarihli, … sayılı İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği Ön İnceleme Raporunda, ...Belediye Başkanlığınca tahliye esnasında sağlanan tedbirlerin sonradan sürdürülmediği ve insanların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan binaya girmelerinin engellenmediği, idarenin ihmali nedeniyle ölüm ve yaralanma olaylarının gerçekleştiğine dair tespitlere yer verildiği, ayrıca söz konusu ön inceleme raporuna esas alınan ve binada çökme olayının gerçekleştiği 04.02.2007 tarihinden kısa süre önce düzenlenen Aralık 2006 ve Ocak 2007 tarihleri arasındaki 18 ayrı Emniyet Müdürlüğü tutanağında, boşaltılan apartmanın çevresine belediye tarafından şerit çekilmediği ve ikaz levhalarının bulunmadığı yolunda belirlemelerin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacıların vefat eden yakınının yaşının küçük olması durumu da göz önüne alındığında, yukarıda aktarımı yapılan müfettiş ön inceleme raporu ile emniyet müdürlüğü tutanaklarındaki tespitler uyarınca olayda davalı idarelerin bütünüyle hizmet kusurunun bulunduğu anlaşılmakla birlikte, davalı idarelerin kusur oranları tespit edilmeden, belirlenen tazminatın müştereken ve müteselsilen ödenmesine ilişkin hüküm kurulmasında isabet olmadığından davalı idarelerin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı bakımından idarenin temerrüde düştüğü tarih olan, miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmelidir.
Ayrıca, Mahkemece uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği ve davacı tarafından bilirkişi avansının yatırılmasına rağmen yargılama giderleri arasında bilirkişi giderlerine ilişkin hüküm kurulmadığı görülmektedir.
Bu durumda yargılama giderleri arasında bilirkişi avansı gösterilmeden eksik hüküm kurulduğundan, davacının da yargılama giderlerine ilişkin temyiz isteminin kabulü ile kararın bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Diyarbakır ili, … ilçesi, … Mahallesinde bulunan … Apartmanının yapı ruhsatı 3 blok bodrum+zemin+4 katlı olarak mülga … Belediye Başkanlığı tarafından 18.05.1993 tarihinde düzenlenmiştir. Ruhsat ve projeye aykırı şekilde bodrum+zemin+8 kat olarak tek blok şeklinde bina yapılmış ve yapı kullanma izin belgesi alınmamıştır. Ruhsatın düzenlendiği tarihten sonra il idare kurulunun 16.06.1993 onay tarihli sınır tespiti kararıyla, binanın bulunduğu alanın ...Belediye Başkanlığının sorumluluğunda olduğuna karar verilmiştir. 02.09.1993 tarihinde ... Belediye Başkanlığı, büyükşehir belediyesi olmuştur.
Yıkılan … Apartmanına 03.06.1998 tarihinde elektrik aboneliği verilmiş, elektrik aboneliğine ilişkin eklerde büyükşehir belediye başkanlığının 27.04.1998 tarihli yazısında binanın altyapı hizmetlerinden faydalandığı, yapı kullanma izin belgesine ilişkin kayıtlara rastlanmadığı belirtilmiş, binada bulanan 32 adet su aboneliği ise 21.06.2001 tarihinde...Belediye Başkanlığı tarafından verilmiştir.
Alkan 1 Apartmanının kolonunun 07.11.2006 tarihinde patlaması sonucu binada ikamet eden bir vatandaş aynı gün binanın durumu hakkında idarelere bilgi vermiş, aynı gün davalı ilçe belediyesi ekiplerince gerekli incelemeler yapılarak binanın boşaltılması gerektiği bina sakinlerine bildirilmiş ve davalı ilçe belediyesinin … tarih ve … sayılı yazısı ile bina boşaltılmıştır. ... Belediye Başkanlığı tarafından 08.11.2006 tarihinde...Müdürlüğüne,... Mühensileri Odasına, ...Üniversitesi Rektörlüğüne, Büyükşehir Belediye Başkanlığına ve... Valiliği Emniyet Müdürlüğüne gerekli inceleme yapılıncaya kadar bina güvenliğinin sağlanması talebinde bulunulmuş, ... Valiliği Emniyet Genel Müdürlüğünün 09.11.2006 tarihli ... Belediye Başkanlığına yazdığı yazıda, polisin görev kapsamı dışındaki konularla ilgili talepte bulunulduğu, polisin bina güvenliğini sağlama görevinin bulunmadığı, ancak buna rağmen … Apartmanı bölgesindeki ekiplerin duyarlı hale geleceği belirtilmiştir. Yine ... Valiliği Emniyet Müdürlüğünün 13.11.2006 tarihli ... Belediye Başkanlığına yazdığı yazısında, yerel yönetimlerce bu tür görevlerde öncelikle zabıta güçleri tarafından gerekli önlemlerin alınması gerektiği, ancak herhangi bir olumsuzluk çıkarsa polisten yardım istenilmesi gerektiği, çevredeki birimlerin duyarlı hale getirildiği belirtilmiştir.
Teknik raporlar alındıktan sonra … tarihli, … sayılı yazı ile binanın mevcut haliyle tehlike arz ettiği ve tahliye işlemleri için gerekli önlemlerin alınması Diyarbakır Valiliğinden istenilmiş, … tarihli, … sayılı yazı ile ilgili kişi ve kurumlara tebligat yapılarak binanın tamamen tahliyesi sağlanmış, yapının maliki olarak gözüken …'nın 16.11.2006 tarihli yazı ile kendisinin malik olmadığını bildirmesi üzerine 17.11.2007 tarih ve 1957 sayılı yazı ile bağımsız bölüm malikleri ... Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmuş, 21.11.2006 tarihli yazılarla elektrik, su ve telefon bağlantılarının kesilmesi ilgili idarelere bildirilmiş, 12.01.2007 tarihli yazı ile binanın yıkılması için tespit edilen yapı maliklerine bildirim yapılmış ve bu arada binanın yıktırılması amacıyla ihaleyle hizmet alımı için çalışmalara başlanmış, tüm bu süreç devam ederken 04.02.2007 tarihinde binanın çökmesi sonucu 6 kişi enkaz altında kalmış, (çocuk- kardeş) … ile birlikte 5 kişi göçük altında kalarak vefat etmiş, olayda davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
… tarihli, … sayılı İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği Ön İnceleme Raporunda; ... Belediye Başkanlığınca tahliye esnasında sağlanan tedbirlerin sonradan sürdürülmediği ve insanların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan binaya girmelerinin engellenmediği, idarenin ihmali nedeniyle ölüm ve yaralanma olaylarının gerçekleştiği, ayrıca söz konusu ön inceleme raporuna esas alınan ve binada çökme olayının gerçekleştiği 04.02.2007 tarihinden kısa süre önce emniyet müdürlüğü tarafından Aralık 2006 ve Ocak 2007 tarihleri arasındaki 35 ayrı tutanak düzenlendiği, bu tutanakların 31 inde ; boşaltılan apartmanın çevresine belediye tarafından şerit çekilmediği ve ikaz levhalarının bulunmadığı yolunda belirlemelerin yer aldığı tespit edilmiştir.
Ayrıca olayla ilgili olarak yürütülen adli soruşturma sonucunda davalı idarelerden ...Büyükşehir Belediye Başkanlığının binanın yapım tarihi ve bulunduğu yer itibariyle sorumluluğu görülmediğinden yetkili personeli hakkında dava açılmamış, davalı idarelerden ... Belediye Başkanlığının başkan ve ilgili birim amirleri hakkında İmar Kanununa aykırı olarak denetim ve gözetim sorumluluklarını yerine getirmeyerek görevlerini ihmal suçlamasıyla açılan … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülmekte olan davada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 15.02.2010 tarihli bilirkişi raporunda davalı idare ajanlarına kusur atfedilmediği ve anılan Mahkemenin … tarih ve … sayılı kararıyla; binanın güvenli olmadığının belediyece tespit edilmesini müteakip olayın gerçekleşmesinden önce binanın boşaltıldığı, bu suretle binanın insan yerleşiminden ve oturumundan arıtıldığı, dosyada mevcut CD incelendiğinde binanın etrafının bantla çevrildiği ve binaya yerleştirilen levha ile binaya girişin yasak olduğunun belirtildiği, binanın yıkılması için yapılması gereken işlemlerin yapıldığı, ancak binanın yıkılmasından önce uyarı içeren levha ve şeride rağmen binaya giren maktullerin binanın çökmesi sonucu öldüğü, sanıkların eylemleri ile ölüm arasında nedensellik bağı olmadığından sanıklara izafe edilecek bir kusurun bulunmadığı ve sanıkların üzerlerine atılı suçu işlemedikleri gerekçesiyle beraatlerine karar verilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Bu suretle idarenin sorumluluğu “Anayasa prensibi” olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zararla eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.
Belirtilen bu sorumluluk türlerinden idare hukuku öğretisinde “Hizmet Kusuru” olarak adlandırılan ve kusur esasına dayanan idari sorumluluk idari hizmetin kuruluş ve işleyişinden kaynaklanır. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Hizmet kusuru, idari bir işlem veya eylemden doğabileceği gibi, idarenin eksik işlemesinden, dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden, ihmalinden, yasal görevlerin beklendiği ya da gerektiği gibi yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanabilir.
Kamu idareleri, yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yürütürken hizmetin işleyişini sürekli olarak denetlemek ve hizmetin ifası esnasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. İdarenin bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek hizmetin kötü veya geç işlemesi veyahut gereği gibi işlememesi ve bu yüzden zarara neden olunması halinin idareye bu zararın hizmet kusuru kriterlerine göre tazmini sorumluluğunu yükleyeceği, bireylerin uğradıkları özel nitelikteki zararların, idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla tazmin edilebileceği idare hukukunun genel ilkeleridir.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetin eksik ya da kötü işlemesi nedeniyle meydana gelen zararın idare tarafından tazmini için varlığı gerekli ön koşullardan olan nedensellik bağının, zarar gören kişilerinde kusurlu olması durumunda idarenin kusur oranını azaltması mümkündür. Bu bağlamda zarar görenin kusuru sonucunda, kısmen sorumlu olan idarenin sorumluluğundaki azalma, zarar görenin kusuru oranındadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yargılama Giderlerinin Kapsamı" başlıklı 323. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi uyarınca bilirkişiye ödenen ücret ve giderlerin yargılama giderlerinden olduğu, "Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi" başlıklı 332. maddesinde yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği, hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılacağı, 331. maddesinde ise davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği, hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın, Dairemizin E:2019/16719, E:2019/15322, E:2020/10418 sayılı dosyalarıyla beraber incelenmesinden; davacılar yakını …'ın 08.11.2006 tarihinde yıkılma tehlikesi nedeniyle ...Belediye Başkanlığı tarafından boşaltılan … Apartmanına girdiği sırada 04.02.2007 tarihinde binanın çökmesi sonucu vefat ettiği, … tarihli, … sayılı İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği Ön İnceleme Raporunda, ... Belediye Başkanlığınca tahliye esnasında sağlanan tedbirlerin sonradan sürdürülmediği ve insanların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan binaya girmelerinin engellenmediği, idarenin ihmali nedeniyle ölüm ve yaralanma olaylarının gerçekleştiği tespitlerine yer verildiği, ayrıca söz konusu ön inceleme raporuna esas alınan ve binada çökme olayının gerçekleştiği 04.02.2007 tarihinden kısa süre önce düzenlenen Aralık 2006 ve Ocak 2007 tarihleri arasındaki 18 ayrı emniyet müdürlüğü tutanağında, boşaltılan apartmanın çevresine belediye tarafından şerit çekilmediği ve ikaz levhalarının bulunmadığı yolunda belirlemelerin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Zarara birden fazla idarenin eylem veya işlemiyle sebebiyet verilmiş olması durumunda kusur oranlaması yapılmak suretiyle, zararın tazmininin kusurlu olunan oran nispetinde olmak üzere sorumlu idarelerden ayrı ayrı tahsil edilmesi, sorumluluk ve tazminat hukukunun en temel prensiplerindendir.
Bu kapsamda, İdare Mahkemesince davalı idarelerin oluşan zarardan hangi nedenlerle sorumlu tutulmaları gerektiği ve hizmet kusurlarının ne olduğu ortaya konulmadan, doğan zararın tamamından davalı idarelerin birlikte sorumlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ayrıca kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında, bu hizmetten doğan nedenlerle kişilerin uğradığı zararların hizmetin sahibi idarece karşılanması esas olmakla birlikte tazminata hükmedilirken, olayın meydana geliş şekline göre zarara uğrayan kişilerin de kusurlu olup olmadığının, dolayısıyla olayda müterafik kusur bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir. Müterafik kusur, zarara uğrayanın, zararın doğumuna veya zararın artmasına etki etmesidir. Böyle bir durumda, zarara uğrayana ve yakınlarına ödenecek tazminat miktarları müterafik kusur oranında azaltılmalıdır.
Uyuşmazlıkta, olayın meydana gelmesinde gerekli denetimleri zamanında yerine getirmeyen, gerekli güvenlik tedbirlerini almayan ve bu tedbirleri sürdürmeyen davalı idarelerin hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu olduğu açık olmakla beraber olay tarihinde binanın kapısında içeriye girmenin tehlikeli ve yasak olduğuna ilişkin uyarıcı levhalar bulunup bulunmadığı araştırılarak, eğer var ise olay tarihinde 17 olan …' ın binanın kendi güvenliği açısından tehlike oluşturabilecek nitelikte olduğunu farkedebilecek durumda olduğunun tespiti halinde gerekli araştırma ve uzman görüşü doğrultusunda …'a düşen kusur oranı (müterafik kusur) var ise bu durum gözetilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyet (öncelikle üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilecek) ile yapının inşası ve binanın çökme süreci dikkate alınarak davalı idarelerin tazminat istemine konu zararın oluşmasındaki kusurları ve vefat eden …' ın de herhangi bir kusuru bulunup bulunmadığı belirlenerek (konuya ilişkin benzer dosyalar tarandığında, aynı maddi olaya ilişkin başkaca davacılar tarafından açılan tazminat davalarında, farklı Mahkemeler tarafından olaya ilişkin sorumluluklar üzerinde aynı veriler değerlendirildiği halde, değişik kusur oranlamalarının ortaya çıkıp, çelişik kararlar verilmemesi, hüküm birlikteliğini sağlamak adına, emsal diğer dosyalardaki kusur oranlarına dair bilirkişi incelemeleri de dikkate alınarak, gerekirse tüm davalar için aynı bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle) tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yüklenmesi gerekirken, davalı idarelerin ve …' ın kusur oranları hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın, hesaplanan maddi zararlar ile takdir edilen manevi zararların tazmini yükümlülüğünün davalı idarelere müştereken ve müteselsilen yüklenerek hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, aynı olaya ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dava dosyasında bulunan bilirkişi raporunda, davalı idare ajanlarına kusur atfedilmediği ve binanın güvenli olmadığının belediyece tespit edilmesini müteakip olayın gerçekleşmesinden önce binanın boşaltıldığı, binanın etrafının bantla çevrildiği ve binaya yerleştirilen levha ile binaya girişin yasak olduğunun belirtildiği, binanın yıkılması için yapılması gereken işlemlerin yapıldığı, ancak binanın yıkılmasından önce uyarı içeren levha ve şeride rağmen binaya giren maktullerin binanın çökmesi sonucu öldüğü, sanıkların eylemleri ile ölüm arasında nedensellik bağı olmadığından, sanıklara izafe edilecek bir kusur bulunmadığı belirtilmiş ise de müfettiş ön inceleme raporu ile emniyet müdürlüğü tutanaklarındaki tespitler uyarınca alınan tedbirlerin davalı idarece devam ettirilmediği görüldüğünden anılan bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Öte yandan davalı idarelerin kusur oranı tespit edildikten sonra destekten yoksun kalma tazminatının aktüerya uzmanı bilirkişisi tarafından hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca yukarıda belirtilen açık kanun hükümleri uyarınca Mahkemece kararın yargılama giderleri kısmında gösterilmesi gereken bilirkişi ücretinin gösterilmediği ve hangi tarafa yüklendiğinin hüküm altına alınmadığı anlaşıldığından temyize konu mahkeme kararının bu kısmında da hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, eksik inceleme ve değerlendirme sonucu verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu tazminatın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi