3. Hukuk Dairesi 2019/5673 E. , 2020/1683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... Cafe- Restaurant isimli işletmenin işletilmesine ilişkin davalı ile adi ortaklık kurduklarını, işlerin bozulması sebebiyle ortaklığa konu işletmeyi kapatmak zorunda kaldıklarını, davalının ortaklık fesih olmadan ortaklığa ait bulunan bir takım ortaklık mallarını 07.12.2010 ve 08.12.2010 tarihli faturalar ile satıp ödemelerini aldığını, kendi payına düşen bedeli vermediğini belirterek hissesine düşen 25.091,00 TL"nin davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu edilen faturalar ile bir ilgisinin olmadığını, borcu olmadığını aksine davacının kendisine borcu olduğunu, ortaklığa ait pek çok borcu ödediğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 25.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 10.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11/06/2015 tarihli, 2014/15348 Esas, 2015/10835 Karar sayılı ilamıyla "....Somut olayda taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğu, davacının adi ortaklığa yaptığı ödemeyi talep ettiği, bir ortak tarafından adi ortaklık için yapılan ödemenin talep edilmesinin aynı zamanda ortaklığın feshi ve tasfiyesini de kapsadığı, uyuşmazlık için maddi ve hukuki vakıanın bu şekilde değerlendirilip incelemenin bu yönde yapılması gerektiği, mahkemece, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanmasının gerektiği, uyuşmazlığın yukarıda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerektiği" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra tayin edilen tasfiye memurunca yapılan incelemeler neticesinde, davalı tarafından 14.07.2009 tarihinde ortaklık hesabına 52.270,00 TL virman yapıldığı ve yine davalı tarafından aynı hesaba kredi çekilerek 10.000,00 TL yatırıldığının tespit edildiği, davalı ortak tarafından ortaklık adına verilen bu
tutarların hesaplamalarda dikkate alınmadığı, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payının geri verilmesi gerektiği, bundan sonra bir şey artarsa kazanç ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse zarar belirlenerek son bilançonun düzenlenmesi gerektiği dikkate alınarak davacının adi ortaklıktan alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkindir.
Somut olayda mahkemece tayin edilen tasfiye memuru tarafından dosyaya sunulan 17/07/2019 tarihli raporda, ortaklığın işletme defteri ve ortaklık hesabı incelenmiş, adi ortaklığın 31/12/2010 tarihinde sona erdiği, malzeme ve demirbaşların ... Dünyası Lld Şti."ne devredildiği, karşılığında 3 adet çek verildiği, çeklerden sadece 1 adet 10.000,00 TL değerinde olan çekin tahsil edildiği, diğer çeklerin ise iptal edildiği, işletmenin öz varlığının 25.744,55 TL olduğu, davalı tarafından 14/07/2009 tarihinde ortaklık hesabına 52.270,00 TL"nin virman edildiği, yine 29.07.2009 tarihinde tüketici kredisi kullanılarak ortaklık hesabına 10.000,00 TL yatırıldığı, ancak paranın ne amaçla ortaklık hesabına yatırıldığına dair açıklama olmadığı belirlenerek davalı tarafından yatırılan 62.270,00 TL"nin sermaye olarak tasfiye hesabında dikkate alındığı, 31.12.2010 tarihi itibariyle son verilen adi ortaklık hesap özetine göre davacının davalıdan 1/2 oranında 12.872,27 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar mahkemece, davalı tarafından ortaklık adına verilen toplam 62.270,00 TL"nin hesaplamalarda dikkate alınmadığı belirlenerek davacının davalıdan herhangi bir alacağı kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, raporda davalı tarafından yapılan ödemelerin hesaplamaya katıldığı, mahkemece ise davalı tarafından yapılan ödemelerin mükerrer şekilde değerlendirildiği anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, bilirkişi raporunda davalı ortak tarafından yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilerek davacının davalıdan 12.872,27 TL alacağı olduğunun tespit edilmesi karşısında davanın 12.872,27 TL yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davalı tarafından yapılan ödemelerin ikinci kez dikkate alınıp davanın reddine karar verilmesi hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.