(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/14909 E. , 2013/4598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-davalılar vekili tarafından, davalılar-davacılar aleyhine 04.04.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat, birleşen dava ile de elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil istemin, ecrimisil isteminin reddine, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin ise kabulüne dair verilen 09.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar-davalılar vekili ile duruşmasız olarak, davalı-davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.03.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar-davalılar vekili Av. ... ... ile karşı taraftan davalı- davacı ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dilendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava konusu 281 parsel sayılı taşınmazda 20 yılı aşkın süredir zilyet olduklarını, taşınmazda bulunan binalarının değerinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek temliken tescil mümkün olmadığı takdirde bina bedellerinin tahsilini istemişlerdir.
Birleştirilen davada davacı, dava konusu taşınmazı cebri ihale sonucu 20.10.2006 günü edindiği elatmanın önlenmesi ile davalılara ait binaların kal’ine ve 85.000 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, bina değerinin davalılardan alınmasına, birleştirilen davada ise, elatmanın önlenmesi ve kal isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı-davacı ... vekilinin tüm; davacılar-davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Asıl dava Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil veya tazminat, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya yalnızca bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlaşılmalıdır. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK’nun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, öncelikli koşul iyiniyettir. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Diğer koşular ise, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması ve yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Somut olayda, dava konusu 281 parsel sayılı taşınmazın müdahil davacı ... Belediyesi ile davalı-davacı ... adına kayıtlı ve beyanlar hanesinde “Bu taşınmaz üzerindeki ev ... oğlu, ...’a aittir” şeklinde şerh mevcut olduğu görülmektedir. İnşaat ve mülk bilirkişinin birlikte düzenlediği 09.10.2009 ve 23.08.2011 günlü raporlarında, 281 parsel sayılı taşınmazın zemin değerinin, üzerinde bulunan binanın değerlerinden daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu saptama uyarınca TMK’nun 724. madde koşulları oluşmadığı anlaşıldığından tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak
sağlamaktadır. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturur. Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkabileceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir. Ayrıca, malik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2 maddesi uyarınca konulan şerhin terkinini muhdesat bedelini ödemekle suretiyle her zaman isteyebilir. Yargılama sırasında ise, bu bedel davacıya depo ettirilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, 281 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesat bedelleri belirlenmiş ancak bu bedelin depo ettirilmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle, davacılara muhdesat bedellerinin depo ettirilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, bir taşınmazın maliki taşınmazını haksız ve kötüniyetli olarak kullanana karşı ecrimisil isteminde bulunabilir. Bu kullanım haklı bir nedenden veya kötüniyetli olarak gerçekleşmemesi halinde ecrimisil istenemez. Davaya konu olayda, davacılar-birleşen dava davalıları 281 parsel sayılı taşınmazın tapunun beyanlar hanesindeki belirtmeye dayanarak kullanmaktadırlar. Bu nedenle, haksız ve kötüniyetli bir kullanımları bulunmadığından ecrimisl isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, Kaş İcra Müdürlüğü’nün 2004/279 sayılı dosyasından, 281 parsel sayılı taşınmazdan davacıların 01.07.2008 tarihinde tahliyelerine karar verildiği anlaşılmakla elatmanın önlenmesi istemine ilişkin dava konusuz kalmıştır. Bu nedenle konusu kalmayan dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken bu istemin kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle davalı-davacı ... vekilinin tüm; davacılar-davalılar vekilinin aşağıdaki diğer temyiz itirazlarının reddine; (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar-davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 990 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı-davacı ...’den alınarak temyiz eden davacılar-davalılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde davacılar-davalılar tarafına iadesine, 26.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.