8. Hukuk Dairesi 2011/3994 E. , 2011/5211 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve ... ile Hazine ve Molla Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.03.2011 gün ve 144/145 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yaargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ve karşı taraftan Hazine vekili Avukat Gülçin Türkucu geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili tarafından davalılar ... oğlu ... kayyımı, Molla Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulüne ilişkin hüküm, davalı ... oğlu ... kayyımı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 4.11.2010 tarih 4223/5325 Esas ve Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nun 713/2. maddesinde yazılı “maliki tapu kütüğünde kim olduğunun anlaşılamaması” sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın kabulüne ilişkin ilk hüküm davalı ... oğlu ... kayyımı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 04.11.2010 tarih, 4223 Esas ve 5325 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “...Kadastro tutanağı ve dayanak tapu kaydındaki açıklamalar ile taşınmazın hükmen tapuya tescil edildiği dikkate alındığında, kayıt maliki ... oğlu ... maliki tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılan kişidir…Kayıt maliki ... oğlu ...’in tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılmaktadır. Davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır...” gerekçesiyle bozma sevk edilmişti. Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla yukarıda yazılı hüküm kurulmuştur. Bozma ilamına uyulmakla tarafı yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece bozmada belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapma ve hüküm verme yükümlülüğü doğar. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine, bozma ilamında da yazılı olduğu üzere kayıt maliki ... oğlu ...’in kanun anlamında tapu kütüğünden kim olduğu anlaşıldığına ve bilinen kişi olduğuna, davacı tarafça dava konusu taşınmaza uymadığı iddia edilen dayanak tapu kaydının kadastronun girmesi ile birlikte uygulanabilir tapu özelliğini ve tedavül yeteneğini yitirmiş kayda dönüştüğüne, ancak delil olma özelliğini devam ettirdiğine, kadastrodan önceki zilyetliğin ise tespitin yapılmasıyla kesintiye uğrayarak tespitten sonra yeniden işlemeye başladığına, davacı tarafın bu talebi tespit öncesi sebebe isabet etmekte olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü süre sebebiyle incelenme imkanı da bulunmadığına göre davacılar vekilinin hükmün esasına yönelen temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dava kayıt malikinin kayyımı ile Molla Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılmış, kayıt malikinin kayyımı Defterdara çıkartılan tebliğat üzerine Hazine vekili tarafından 5.7.2007 tarihli dilekçe ile verilen cevapta, malikin bilinen kişi olduğu, mirasçılarının belirlenememesi halinde son mirasçı olması sebebiyle taşınmazın Hazineye intikal etmesi gerektiği açıklanarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur. Yine aynı Hazine vekili tarafından dava kayyım vekili olarak da takip edilmiştir. TMK.nun 713/2.maddesine dayalı olarak açılan davalarda kayyımın yeri bulunmamaktadır. Yani kayıt malikine kayyım tayin edilerek bu tür davaların yürütülme olanağı yoktur. Kayıt malikinin mirasçılarının bilinmesi halinde davaya dahil edilerek mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilmesi, aksi halde gerek tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olması ve gerekse TMK.nun 501.maddesi hükmü uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine aleyhine yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gereklidir. Somut olayda her ne kadar kayyım vekili olarak yargılama oturumlarında yer aldığı yazılı ise de az yukarıda açıklandığı üzere vekilin davayı aynı zamanda Hazine adına da takip ettiğinin ve taraf teşkilinin tamamlandığının kabulü gerekir. Kararda da davalı olarak Hazine yazılı olduğu gibi mahkemece takdir edilen vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Vekalet ücretine kayyım lehine hükmedildiği de yazılı değildir. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verildiğine, Hazine yargılama oturumlarında vekille temsil edildiğine göre karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı durumundaki Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır
Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun görülen hükmün ONANMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan Hazineye verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.