8. Hukuk Dairesi 2017/3154 E. , 2017/1443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, haciz yapılan adresin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, borçlunun müvekkil şirketin eski çalışanı olması dışında herhangi bir bağlantısının olmadığını, haciz esnasında borçlunun adreste bulunmadığını açıklayarak davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçluya tebligatın haciz adresinde bizzat yapıldığını, yapılan tahkikatta borçluya ait birçok evrakın bulunduğunu, haczedilen malların borçluya ait olduğunu açıklayarak istihkak davasının reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı borçlu; 19/06/2014 tarihli yargılama oturumunda davacı firmada çalışmadığını, tebligat sırasında tesadüfen orada olduğunu beyan etmiş, 03/07/2014 tarihli oturumda ise,tebligat yapıldığı tarihte firmada fiili olarak çalıştığını beyan etmiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, hacizli malların davacı üçüncü kişi şirket tarafından üretilen ve şirkete ait mallar olduğu, davalı borçlu ..."un söz konusu şirketle hukuki veya fiili bir ortaklığının bulunmadığı, davacı şirkette belli dönemlerde çalıştığı, hacizli malların davacı şirkete ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm,davalı alacaklı vekili ile davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği adreste yapılmış, haciz mahallinde borçluya ait birçok evrak bulunmuştur. Buna göre, İİK"nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, borçlunun davacı 3. kişi şirketin sigortalı işçisi iken, 06.02.2014 tarihi itibari ile iş ilişkisi sonlandırılmasına karşın borçlunun 29.04.2014 tarihinde ödeme emrini bizzat tebliğ aldığı yine 26.02.2014- 28.02.2014 tarihli faturalarda 3. kişi şirket adına mal teslim etme, teklif hazırlama gibi işlemler yaptığı görülmüştür. Öte yandan, borçlu yargılama oturumunda çelişkili beyanlarda bulunmuştur. Bunun dışında, ispat yükü altında olan davacı 3. kişi karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delil sunamamıştır.
Bu maddi ve hukuki olgular ile mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı 3.kişinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.