8. Hukuk Dairesi 2011/3664 E. , 2011/5208 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.03.2010 gün ve 360/101 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tüm mirasçıların katılımı ile taraflar arasında düzenlenen 14.6.2005 tarihli taksim sözleşmesi gereğince ifraz ve taksim yapılması gerekirken ortaklığın giderilmesi davası sonunda kesinleşen mahkeme kararına göre dava konusu 113 parselin ifrazının yapıldığını açıklayarak ifrazın ve tapu kayıtlarının iptali ile taksim sözleşmesinde yazılı fiili duruma göre taraflar adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiştir.
Davalı ... vekili ile davalı ..., taraflar arasında kesinleşen mahkeme kararına göre yapılan taksimin geçerli olduğunu, taksim sözleşmesinin yapılan anlaşmada verilmesi gereken yolun verilmemesi sebebiyle bozulduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 131 parsel hükmen 1.8.1953 tarihinde Ali oğlu ... adına tapuda kayıtlı iken 30.6.2005 tarihinde 1/3 paylı olarak ..., ... ve ...’a intikal etmiş, daha sonra mahkeme kararı gereği 10.2.2006 tarihinde yapılan ifraz ile 696 parsel ..., 697 parsel ... ve 698 parsel ... adına tapuya tescil edilmiştir. İfrazen oluşan parseller eşit olarak 17.238,43 m2 miktarındadır. Davacı tarafın dayanağı 4.6.2005 tarihli taksim sözleşmesinde 13 parselin 1/3 paylı olarak üç mirasçı arasında mevcut sınıra göre bölüneceği kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasında ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/88 Esas 2005/156 Karar sayılı ilamı ile tarafların 22.3.2004 tarihli oturumda ortaklığın taksimen giderilmesini istemeleri ve 14.3.2005 tarihli oturumda da bilirkişi raporu gereği taksime bir diyeceklerinin olmadığını ifade etmeleri nedeniyle 131 parsel üzerindeki ortaklığın taksim suretiyle giderilmesine karar verildiği, ... tarafından ifraz haritasının hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün temyiz edildiği, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 27.6.2005 tarih 2005/5427 Esas 2005/6728 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği ve kararın 4.8.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu kesinleşen mahkeme kararının davalılardan Mehmet tarafından tapuda 10.2.2006 tarihinde infazı sonunda 696, 697 ve 698 numaralı ifraz parsellerinin oluştuğu görülmektedir. Davacıların dayandığı taksim sözleşmesi, ortaklığın giderilmesine ilişkin hükmün temyizinden önce 14.6.2005 tarihinde düzenlenmiş olup, taksim sözleşmesine göre tapuda işlem yapılmadığına, mahkeme kararının kesinleşmesi ve infaz ettirilmesi sonunda kesinleşen mahkeme kararına göre tapuda işlem yapılmış olması karşısında taksim sözleşmesinden dönüldüğünün diğer ifade ile taksim sözleşmesinin bozulduğunun kabul edilmesi gerekir. Mahkemece, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup ortaklığın giderilmesi davası ile eldeki temyize konu davada taraflar ve dava konusunun aynı olduğu kabul edilebilir ise de her iki davanın hukuki sebeplerinin aynı olmadığı açıktır. Bu durumda kesin hükümden sözedilemez. Açıklanan nedenle mahkemece taksim sözleşmesine itibar edilmeyerek ve taksim sözleşmesinin bozulduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değilse de hüküm redde ilişkin olup sonucu itibarıyla doğru olduğundan, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.