8. Hukuk Dairesi 2011/4963 E. , 2011/5203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.02.2010 gün ve 221/32 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar, dava dilekçelerinde 417 sayılı parselin ...1310 tarih 56 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak tespitinin yapıldığını,..., ..., ..., ...ve ... adlarına paylı mülkiyet şeklinde tapu kaydının oluştuğunu, kadastroda uygulanan tapu kaydının miktarı 10 dönüm olup, kadastroca 28600 m2 olarak belirlendiğini, tapu kayıt miktar fazlası olarak görünen 18600 m2’nin babaları tarafından ekilip biçildiğini, hali araziden kazanıldığını açıklayarak tapu kaydının kısmen iptali ile yakın muris ... oğlu ... mirasçıları adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar vekili, dayanak tapu kayıt miktarının az olabileceğini, ancak, yapılan kadastro tespitinin doğru olduğunu, nizalı yerin kök muristen kaldığını ve mirasçılar arasında zamanaşımının işlemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu parsele kadastro çalışmaları sırasında uygulanan tapu kaydının tarafların ortak kök murisi adına kayıtlı olduğu ve murisin terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, bir mirasçı tarafından sürdürülen zilyetliğin bağımsız zilyetlik olmadığı, kadastro tespitinden sonraki tapulu taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin de geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 417 parsel, 26.7.1978 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında "... ... ..." adına kayıtlı bulunan ... 310 tarih 96 sıra nolu tapu kaydının uygulaması sonucu 28600 m2 olarak ... çocukları...,...,... ve ...adına 3/16’şar, ... kızı ... adına 4/16 pay şeklinde tespit edilmiş olup, kadastro tutanağının 30.6.1981 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur.
Davanın kabulüne dair önceki hükmün, davalı ... tarafından temyizi üzerine Dairenin 19.02.2007 tarih ve 2007/335-929 Esas ve Karar sayılı bozma ilamında, özetle; "... Kadastro sırasında 417 sayılı parsele revizyon gören T.Sani 310 tarih ve 96 sıra nolu tapu kaydı davacılar ve davalıların ortak miras bırakanı "... ... ..." adına kayıtlı olup, sınırları itibariyle tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazın tamamı üzerinde bir veya birkaç mirasçı tarafından sürdürülen zilyetlik tümü adına sürdürülmüş sayılır. ... ... ... 25.12.1958 tarihinde ölmüştür. Şu halde kadastro tespitinin yapıldığı 1978 tarihine kadar, taşınmaz elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. (TMK. m.701 ve 702) Bu bakımdan ... ... ...’den kalan ve tapu miktarından fazla olan kısım üzerinde davacıların babası ... oğlu ... tarafından sürdürülen zilyetliğin bağımsız bir zilyetlik olduğundan söz edilemez. Çünkü 26.05.1954 T. ve 1954/7-17 sayılı YİBBEK kararı uyarınca mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez. Kadastroca tapu kaydının oluşumundan sonra tapulu taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetlikte hukuken bir değer taşımaz. Hüküm 3/16 pay maliki ...’in üç mirasçısından biri olan yalnızca ... tarafından temyiz edilmiş ise de, ... 18.9.1989 tarihinde ölmüş olup, terekesi TMK. 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan bir veya birkaç mirasçı tarafından yapılan temyizden diğerlerinin de yararlanması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu bakımdan ...’in tapudaki payı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır...." gerekçesi ile bozma sevk edilmiştir.
Bozma ilamına uyulduktan sonra taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu bakımdan uyulan bozma ilâmı çerçevesinde hüküm kurulması zorunlu hale gelir.
Mahkemece daha önce verilen kabul hükmünü, dava konusu 417 parselde paylı mülkiyet malikleri olan... , ...ve ... ile mirasçıları temyiz etmediklerinden, bu tapu maliklerinin payları yönünden kabul hükmü kesinleşmiş olup, davacılar yararına kazanılmış hak oluştuğuna göre, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. madde yollamasıyla ve HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 18.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.