19. Ceza Dairesi 2019/34950 E. , 2021/4202 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanık ..."in, anılan Kanun"un 63/10. maddesi gereğince 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/07/2019 tarihli ve 2016/170 esas, 2019/422 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 19/11/2019 gün ve 94660652-105-34-13932-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/11/2019 gün ve KYB-2019/116536 sayılı ihbarnamesi ile daireye gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun önödemeyi düzenleyen 75. maddesinin, 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 12. maddesi ile değiştirilerek uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların önödeme kapsamına alınması karşısında, 5809 sayılı Kanun"un 63/10. maddesinde tanımlanan suçun bu kapsamda kaldığı ve karar tarihi itibariyle 6763 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun"un 75. maddesinin yürürlükte olduğu gözetilmeden, mahkemece sanığa usulüne uygun şekilde ön ödeme ihtarı yapılıp sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2)- Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "... Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin Ahmet Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, katılan ... adına sahte olarak düzenlendiği iddia edilen 0 507 413 44 63 numaralı hatta ait abonelik sözleşmesi nedeniyle, söz konusu hatta ilişkin belgedeki imzanın müştekiye ait olmadığının 19/01/2016 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenmesi karşısında, söz konusu abonelik sözleşmesindeki imza ve yazıların kime ait olduğunun tespitine yönelik olarak, öncelikle sanığın ve o tarihte ilgili iş yerinde çalışan kişilerin kimlik bilgileri tespit edilip bu kişilerin imza ve yazı örneklerinin temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bu kişilerin tanık olarak dinlenilmelerinden sonra sanığın hukukî durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde,
Kabule göre;
3-) Sanık hakkında sabit kabul edilen eylemi nedeni ile 5809 sayılı Kanun’un 63/10. maddesi uyarınca adli para cezasına esas miktarın gün olarak belirlendikten sonra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52. maddesi uyarınca adlî para cezasına çevirme işlemi yapılmak sureti ile sonuç cezanın belirlenmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde, mahkûmiyete esas eylem açısından belirlenen temel ceza ve gün karşılığı adlî para cezası miktarı belirtilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin (2) nolu maddesi yönünden;
5809 sayılı kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde suçun maddi unsurunun "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde belirlendiği, maddede yazılı "...bu işi..." ifadesinin, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelediği, atıfta bulunulan 5809 sayılı yasanın 56. maddesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin, kişinin bilgisi ve rızası dışında, abonelik tesisi, abonelik işlemi yapılması, elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılması ve yaptırılması, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenmesi, evrakta değişiklik yapılması ve bunların kullanılması" olduğunun anlaşıldığı, bu düzenlemeler ışığında suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, söz konusu evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğunun kabul edilebileceği cihetle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
Kanun yararına bozma isteminin (1) ve (3) nolu maddeler yönünden;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/07/2019 tarihli ve 2016/170 esas, 2019/422 sayılı kararının CMK’nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 12/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.