Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/9151 Esas 2018/412 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9151
Karar No: 2018/412
Karar Tarihi: 22.01.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/9151 Esas 2018/412 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/9151 E.  ,  2018/412 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminat ile geçici işgöremezlik ödeneğinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
    2-Dava, iş kazasına dayanan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı ... için 114.599,98TL maddi ve 1.500,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; iş kazasının 23.10.2000 günü gerçekleştiği, bu kaza nedeniyle davacı işçinin %25 oranında malul kaldığı, olayda davalı işverenin %100 kusurlu kabul edildiği, 21.06.2001 tarihinde açılan davanın 29.05.2013 günü ıslah edildiği, ıslah dilekçesinin 03.07.2013 tarihli celsede davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin aynı celsede ıslaha karşı zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü, Mahkeme tarafından ıslah dilekçesinin de dikkate alınması ile birlikte hesap bilirkişisi raporundaki rakam dahilinde maddi tazminatın kabul edildiği, yine manevi tazminatın da kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konusu bu tür davalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125.maddesi) gereğince uygulanmakta olan 10 yıllık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı, failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir.Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir. Davaya konu olayda, iş kazasına nedeniyle, davacının iş kazası neticesinde gelişen bir maluliyet değişiminin ve zararının olmadığı açıktır.
    Somut olayda maddi ve manevi tazminat taleplerinin, 21.06.2001 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep hakların saklı tutulması suretiyle kısmi dava ile istenildiği ortadadır. Bu duruma göre zamanaşımı süresi dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat yönünden dava tarihinde kesilerek, bakiye alacak miktarı yönünden işlemeye devam edecektir.
    Islah dilekçesini 03.07.2013 günü duruşmada tebliğ alan davalı vekili, aynı celsede zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür. Bu kapsamda dava dilekçesinde talep edilen miktarla sınırlı şekilde karar verilmesi gerekirken; ıslah edilen kısmı da kapsayacak nitelikte maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.