8. Hukuk Dairesi 2011/748 E. , 2011/5187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gölova Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 03.09.2010 gün ve 56/137 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 109 ada 125 ve 124 ada 7 sayılı parsellerin dedesi ve miras bırakan...’dan kaldığını, ...’nın terekesinin mirasçıları arasında paylaşılması sonucu dava konusu parsellerin babası ...’ya düştüğünü ve ...’nında 1990 yılında ölümü ile taşınmazların mirasçılarına intikal ettiğini, Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını açıklayarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile miras bırakan ...’nın mirasçıları adına veraset belgesindeki payları oranında tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, mirasçılık belgesinin sunulmaması ve payların belli olmaması nedeniyle Hazine adına bulunan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile ölü ... adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 109 ada 125 ve 124 ada 7 sayılı parseller 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tarla nitelikleriyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiş olup, kadastro tutanaklarının 10.7.2008 tarihinde kesinleşmesiyle Hazine adına tapu kayıtları oluşmuştur. Davacı kadastrodan önceki zilyetlik hukuki sebebine dayanarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile muris ... mirasçıları adına iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Dosya arasında bulunan ...’nın nüfus aile tablosuna göre 27.5.1990 tarihinde öldüğü belirlenmiştir. Ölüm tarihi itibariyle ...’nın terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. TMK.nun 701. maddesi uyarınca elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Aynı Kanunun 702. maddesinde ise tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların katılımı ile üçüncü kişilere karşı dava açılması gerekir. Davacı, tüm mirasçılar adına iptal ve tescile karar verilmesini istemiş ise de, dava koşulu yerine getirilmemiştir. Dava üçüncü kişi durumunda bulunan Hazine"ye karşı açıldığına göre öncelikle ...’nın veraset belgesinin alınması için davacıya süre ve imkan tanınması, veraset belgesi sunulduğunda dava dışı kalan mirasçıların açılmış bulunan davaya karşı olurlarının alınması ya da davacı safında davaya katılmalarının sağlanması veya TMK.nun 640. maddesi uyarınca ...’nın terekesine temsilci atanmak suretiyle ve onun huzuruyla davanın yürütülmesi ve böylece dava koşulunun yerine getirilmesi zorunludur.
Bu hususlar göz ardı edilerek mahkemece ölü kişi adına iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir. TMK.nun 28. maddesi uyarınca kişilik ölümle son bulur. 4.5.1978 tarih ve 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadları Birleştirme Kararı gereğince de ölü kişi adına dava açılamadığı gibi ölü kişi adına iptal ve tescile de karar verilemez. Bu nedenle mahkemenin gösterdiği gerekçe yerinde bulunmamaktadır.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda öncelikle dava koşulunun yerine getirilmesi, muris ...’nın 1990 yılında öldüğü ve mirasçılar arasında paylaşımın yapılmadığı, bu nedenle de bağımsız zilyetliklerinin de bulunmadığı gözetilerek muris ... ile davacı ve veraset belgesinde yer alan tüm mirasçılar açısından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, belgesizden edinilen taşınmazların olup olmadığının Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlükleri ile zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil dosyalarının ise bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden değerlendirilmesi, belgesizden edinilen taşınmazların aynı çalışma alanı içinde edinilmiş olmaları gerektiğinin göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi