Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/779
Karar No: 2011/5185
Karar Tarihi: 17.10.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/779 Esas 2011/5185 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/779 E.  ,  2011/5185 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve Yalnızcabağ Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17.08.2010 gün 663/551 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 150 m2 genişliğindeki yerin kadastro tespiti sırasında boşluk olarak bırakıldığını, 1062, 1060 ve 1059 parseller arasında kalan bir yer olduğunu, vekil edenine atalarından kaldığını, yıllardan beri onun tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni tarafından tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı ... Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
    Mahkemece, “Teknik bilirkişiler ... ve ...’in birlikte sundukları 12.8.2010 tarihli raporuna ekli krokilerinde sarıya taralı ve A harfi ile gösterilen 280.99 m2’lik yer ile aynı krokide kırmızıya taralı B harfi ile işaretli 217.59 m2 yüzölçümlü yer bakımından davanın kabulü ile davacıya ait 1060 sayılı parsele tevhiden tesciline, mümkün değil ise ilgili adanın son parsel numarasından sonra gelmek üzere gelecek parsel numarası üzerinden davacı adına tesciline, 1059 sayılı parsele karşı açılan davanın ise feragat nedeniyle reddine” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde tescili istenen taşınmaz bölümlerini boşluk olarak nitelendirmiştir. Orijinal pafta ve kroki üzerinde yapılan incelemede ise; krokide A ve B harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin 1066, 1067, 1068, 1063, 1062, 1060, 1059, 1052 ile 1071, 1072, 1073, 1074 ve 1075 parseller arasından geçen yolda kalan bitişik taşınmaz bölümleri olduğu ve paftasında yol olarak gösterildiği resmi belgeler ile sabittir. Davacı ...’ya ait 101 ada 1060 sayılı parsel ile dava konusu yerlere komşu aynı ada 1059 ve 1062 sayılı parsellerin dosya arasında bulunan kadastro tutanaklarının tespitlerinin yapıldığı 25.10.2006 tarihinde dava konusu taşınmaz bölümlerinin paftasında yol olarak gösterildiğinin kabulü gerekir. Eldeki dava ise 2.4.2007 tarihinde açıldığından kural olarak Daire uygulaması da gözetildiğinde davanın makul süre içerisinde açıldığı görülmektedir.
    Ne var ki, dava konusu yerin davacı tarafından araç park etmek, eşya koymak, havuz yapmak ve yılın belirli mevsiminde harman yapmak suretiyle tasarrufta bulunduğu keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından açıklanmıştır. Bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Araç gereç koymak, havuz yapmak, yılın sadece belli bir mevsiminde harman yeri olarak kullanmak, araç park yeri olarak tasarruf etmek gibi hususların ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilmesi düşünülemez. Kroki üzerinde de üç tane asma ve ağaç, taş yığını, kum yığını ve kısmen havuzun yer aldığı, havuzun diğer kısmının ise 1059 sayılı parsel içerisinde kaldığı açıkça görülmektedir. Bu şekilde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun zilyetlik olduğundan söz edilemez ve kabul edilemez. Öte yandan mevcut yol, az yukarıda da açıklandığı üzere yolun iki tarafında yer alan parsel malikleri tarafından kullanılan yol olup, krokide A ve B harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerinin tesciline karar verilmesi halinde yolun tamamen kullanılmaz hale geleceği ve daraltılmanın olacağı, bir yerde meydan niteliğinde bulunan bu yerin işlevini yitireceği, orijinal pafta örneği ile teknik bilirkişilerinin krokilerinden de açıkça anlaşılmaktadır. Bu bakımlardan teknik bilirkişilerin krokisinde A ve B harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümlerine yönelik davanın davacısının bu taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması yukarıda açıklanan gerekçeye aykırı düşmektedir.
    Kabul biçimine göre de; krokide A ve B harfleriyle işaretlenen taşınmaz bölümlerinin davacıya ait 1060 sayılı parsele eklenmek suretiyle tesciline, mümkün olmadığı taktirde son parsel numarasıyla tesciline karar verilmesi ve koşullu biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Kaldı ki, davacı vekilinin tescilini istediği taşınmaz bölümlerinin vekil edenine ait 101 ada 1060 sayılı parsele eklenmek suretiyle tesciline karar verilmesi yönünde bir istekleri de bulunmamaktadır. Mahkemenin kendiliğinden bu biçimde karar verilmesi istek dışına çıktığının kabulü gerekmekte olup, HMK.nun 26. maddesine aykırı düşmektedir. (1086 sayılı HUMK. m.74) Atalarından kalan taşınmazın davacıya intikal biçimi üzerinde durulmamıştır. Tereke malı ise davacının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından (TMK. m. 701, 702) bu yönden de davanın reddi gerekmektedir.
    Dava, TMK.nun 713/1. maddesi gereğince açılan dava olup, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilerin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kanuni hasım durumunda bulunduklarından her türlü yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulamazlar. Bu tür davalarda eksik harcın davacıdan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilir. Mahkemece, maktu vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin ret ve kabul oranlarına göre davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi biçiminde kurulan hüküm açıklanan ilkeye ve Yargıtay uygulamasına aykırı düşmektedir. Kaldı ki, davada; iki davalı bulunduğu halde bu giderlerin hangi davalıdan tahsili gerektiğinin açıklanmaması da doğru değildir. Çünkü infazda duraksama yaratır. ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi