19. Hukuk Dairesi 2018/2971 E. , 2019/5398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının, davalıdan 30 adet bar taburesini 12.03.2012 tarihinde satın ve 14.03.2012 tarihinde de teslim aldığını, bir ay kadar sonra taburelerde deformasyon başladığını, ayak kısımlarında paslanma, oturma yerlerinde hasarlar meydana geldiğini, durumu görselleri ile davalıya bildirdiklerini, davalı mağduriyetin giderileceğini ifade etse de, ileriki tarihlerde hasardan davacıyı sorumlu tuttuğunu, satın alınan ürünlerin ayıplı olduğunu, BK"nın 227. maddesinde yer alan seçimlik haklarına dayanarak sözleşmeden döndüklerini ileri sürerek ayıplı mallar için ödedikleri 2.700 TL"nin 12.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının satın aldıktan uzun zaman sonra sandalyelerin hasarını bildirdiğini, yapılan incelemede suya ve rutubete maruz kaldığı için taburelerin metal aksamının paslandığını, söz konusu ürünlerin kafeterya mobilyası olarak kategorize edildiğini, dış mekanda kullanıldığı için davacının hasardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2015/12746 esas ve 2015/14909 karar sayılı ve 16.11.2015 tarihli kararı ile; "Anayasanın 141/3 maddesi bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır," buyurucu hükmünü içermektedir. HUMK"nın 388. ve HMK"nın 297. maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 3. bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın sav ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, red ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Yerel mahkeme kararında davanın kabulüne ilişkin gerekçeler karar yerinde gösterilmemiştir. Bu nedenle gerekçesiz şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi kök ve ek raporuna göre, davacı tarafından 30 adet tabure satın alındığı, taburlerde teslimden 1 ay sonra taburelerde deformasyonların başladığı, bu hususta davalıya bilgi verildiği, öncelikle davacı tarafından taburelerin tamiri talep edildiği, olumlu bir yanıt alınamaması sebebiyle sözleşmenin davacı tarafından feshedilerek bedelinin talep edildiği, davacı tarafın satın aldığı bar taburelerine ilişkin yapılan 29.01.2014 tarihli teknik inceleme raporunda, taburelerdeki hasarın alım sonrası hava şartlarına ve kullanıma bağlı olarak ortaya çıkan paslanma ve kırılma hasarları olduğu ve kullanım amacı nazara alındığında gizli ayıp niteliğinde olduğunun bildirildiği, davacının TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklardan birini kullanabilmesi için öncelikle satım sözleşmesine konu malın ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının da süresi içinde yapıldığını ispatlaması gerektiği, ayıp ihbarının TTK’nın 18/3. maddesi kapsamında olmadığından herhangi bir şekle tabi olmadığı, davacı tarafından e-posta yoluyla taburelerde meydana gelen ayıbın davalı tarafa bildirildiği, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulduğu, dolayısıyla TBK"nın 227. maddesi kapsamında sözleşmeyi feshederek ödediği bedelin iadesini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 2.700,00 TL tazminatın davaya konu taburelerin davalı tarafa teslim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davalı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-İhbar olunan ... Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş., davada müdahil sıfatıyla yer almadığı ve ayrıca aleyhine hüküm kurulmadığı görülmekle temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki satım sözleşmesi 6762 sayılı TTK yürürlükte bulunduğu zaman gerçekleşmiş olup anılan Kanunun 25/3. maddesinde ""Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur."" hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda davacının ayıbın yaklaşık olarak bir ay sonra ortaya çıktığı yolundaki beyanı ve davalıya ayıbın bildirim için gönderdiği e-postaların en eski tarihlisinin 13/08/2012 olduğu, dolayısıyla süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının olmadığı görülmekle, mevcut delil durumuna göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan ... Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz talebinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 03/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.