12. Ceza Dairesi 2014/3027 E. , 2014/16179 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 1.277,27 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesi
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Davacı vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Davacı vekili, 06/12/2012 tarihinde davacının yüzüne karşı verilen hükmü bir haftalık kanuni temyiz süresinden sonra 19/02/2013 tarihinde temyiz etmiş olmakla, davacı vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesiyle halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davalı Hazine vekilinin temyiz istemine hasren yapılan incelemede ;
Dava dilekçesinde, tutuklama tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasına rağmen, davacı lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminatlar için, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi, temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanun"un 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte, hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği ve dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.05.2014/141-229 sayılı kararında da belirtildiği üzere beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halûkârda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi bakımından en lehe olan Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü ile her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında, 28.10.1993 tarihinde verilip, 11.05.1994 tarihinde kesinleşen beraat hükmü ile, tazminat davasının açılmış olduğu 20/05/2011 tarihine kadar, 17 yıldan fazla süre geçtiği, davacının bu uzun süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünden haberdar olmadığından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, bu halde davanın süresinde açıldığı kabulünün mümkün olamayacağı gözetilmeden, süresinde açılmayan davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile davacı lehine tazminata hükmedilmesi,
2-Gerekçeli karar başlığında, ""dava"" yerine ""suç"", dava tarihi"" yerine, ""suç tarihi ve saati"" ile ""suç yeri"" ibarelerine yer verilmiş olması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.