10. Hukuk Dairesi 2021/7471 E. , 2021/11444 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
2-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. ...
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 12.06.2013 tarihli karar, Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2015 günlü ve ... Karar sayılı ilamı ile “Yapılacak iş, davacının maruz kaldığı kaza ile ilgili olarak Kurum müfettişlerince yapılan inceleme sonucu tutulan müfettiş raporu ve eklerini getirtmek, inşaat sahibinin ifadesini almak, dönem bordroları olmadığını göz önünde tutarak inşaat sahibine sorulmak ve kolluk ve muhtarlık vasıtasıyla uyuşmazlık konusu dönemde dava konusu inşaatta çalışan ve/veya işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi tarafından bozmaya uyulmuş olup bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde, hükümde belirtilen gerekçerle davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Öte yandan 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde Yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa"nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
Bozma sonrası dosyaya celp edilen, 26/08/2013 tarih 091 Sayılı Sosyal Güvenlik Denetmeni İhsan Kodat tarafından düzenlenen iş kazası inceleme raporunda, inşaat sahibi Bahtiyar Ateş adına 1110679 sicil sayılı işyerinin 05.07.2008 tarihinde 506 sayılı kanun kapsamına alındığı, müteahhit ... adına 1110682 sicil sayılı işyerinin 05.07.2008 tarihinde 506 sayılı kanun kapsamına alındığı belirlenmek suretiyle davacının 01.09.2008 tarihinde geçirdiği kazanın 506 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca iş kazası sayılması, davacının müteahhit ... adına 1110682 sicil sayılı işyerinden sigortalı sayılması, 1110679 sicil sayılı işyerinden bildirilen İsa Uzuntarla ve Tahsin Kablan’ın bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmadığından iptal edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, ancak mahkemece her iki işyerinden ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları celp edilmeden, ihtilaf konusu döneme ilişkin bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları tespit edilip dinlenmeden, mahkemece işverenlik sıfatının kime veya kimlere ait olduğu yönünde araştırma ve belirleme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içeriğinden, işverenlik sıfatı konusunda yeterli araştırma yapılmadan, dava dışı müteaahhit ... ile davalı arasında iş ilişkisinin niteliği ve davacının hangi işveren veya işverenler nezdinde çalıştığı açıkça tespit edilmeksizin hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ve ...’nun işyerinden bildirimleri bulunan davalının işveren olmadığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Tespite konu dönemde gerçek işveren veya işverenlerin kim olduğu net olarak belirlendikten sonra HMK’nın 124. maddesi gereğince husumet yönetilerek davaya dahil edilmeli, işverenin vefat etmiş olduğu anlaşıldığı takdirde, mahkemece, mirasçılar davaya dâhil edilmeli, mirasçıların gösterdiği deliller toplanmalı, ihtilaf konusu döneme ilişkin bordro tanıkları ve komşu işyeri tanıkları tespit edilip dinlenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıdan alınmasına, 04.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
C.C.