Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/1173 Esas 2018/2093 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1173
Karar No: 2018/2093
Karar Tarihi: 22.05.2018

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/1173 Esas 2018/2093 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle açılmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum, Anayasa ve yasa hükümlerine aykırıydı ve kararın bozulmasına neden olmuştur. İctihadı Birleştirme Kararı gereğince, yerel mahkeme önceki kısa karara bağlı olmaksızın vicdani kanaatine göre karar verebilir. Kararın bozulması sonucu, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298/2. maddelerine göre, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalıdır. Kararın gerekçeli olması da HMK'nın 297. maddesi gereğince sağlanmaktadır. HMK'nın 298/2. maddesi ise gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını belirtmektedir. Anayasa'nın 141/3. maddesi ise bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini düzenlemektedir. HGK'nın 24.02.2010 tarihli
15. Hukuk Dairesi         2018/1173 E.  ,  2018/2093 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle açılmış, mahkemece davanın kabulüne dair verilen hüküm, yasal süre içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Adil yargılanma hakkı Anayasa"mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nın 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
    HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
    Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
    Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili 12.05.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 36.354,38 TL olarak ıslah etmiş, mahkemece 19.04.2016 tarihli duruşmada tefhim edilen kısa kararın ilk bendinde davanın tam kabulüne karar verilmiş, mahkeme gerekçesinde ise kısa karar ile sehven davanın tam kabulüne karar verilmekle birlikte davanın 29.168,73 TL üzerinden hükme bağlandığı açıklanmak suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar çelişkisi yaratılmıştır.
    1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni olup bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişikliği kaldırmak kaydıyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğinden sair yönleri incelenmeksizin kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.