Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/161
Karar No: 2021/1828
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/161 Esas 2021/1828 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/161
KARAR NO: 2021/1828
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI: 2015/1146 Esas, 2018/119 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektuplarının iade edilmemesi nedeniyle ödenen komisyon bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı şirketin ortak girişimi ile ... arasında İstanbul ... Noterliğinin 9 Ağustos 2001 tarih ... yevmiye nolu sözleşmesi ile İski Fatih Şube müdürlüğü mesuliyet sahası içinde müteferrik kanal yapım ve bakım işine ait sözleşme imzalandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme, yer teslimi, hak ediş raporları, SGK ilişiksiz belgesi, geçici kabul, kesin kabullerin 2001 yılı ile 2005 yılları arası tamamlandığını, davalı tarafından işin tamamlanmış olmasına rağmen keyfi davranış sonucu kesin hakediş raporunun yaklaşık 10 yıl sonra tamamlandığını, 10 yıl boyunca fazladan teminat mektubu komsiyonu ödemek zorunda kaldıklarını, 2005-2015 yılları arasında ödedikleri teminat mektubu komisyon tutarının yaklaşık 108.766,38 TL olduğunu, kesin hesabın idarece yasal süresinde yapılmaması nedeniyle haksız olarak ödenen 108.776,38 TL'nin şimdilik 50.000,00 TL'sinin 22/02/2005 tarihli kesin kabul tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 21.07.2006 tarihinde yapılan başvuru üzerine söz konusu işe ait hazırlanan kesin hakedişin Fatih Şube müdürlüğü nezdinde tetkik edilerek tahakkukka bağlanması için şebekeler daire başkanlığının yazısı ile 31/07/2006 tarihinde Atıksu İnşaat Daire Başkanlığına bağlı kesin hesap şube müdürlüğüne gönderildiğini, kesin hesap şube müdürlüğü yazısı ile söz konusu işin kesin hakedişinin tetkikinin bitirildiği ve hakedişin bağlanabilmesi için belirlenen eksiklerin tamamlanması gerektiğinin bildirdiğini, yüklenici firmaya bu eksikliklerin giderilebilmesi için davalı tarafından çeşitli yollarla ulaşılmaya çalışılsa da firmanın adres değişikliği yapmasından dolayı ulaşılamadığını, 17/06/2013 tarihinde davacının iletişimi ile ortaya çıkan konuda on beş gün içinde itiraz ve şikayetlerinin sebeplerini açıklayan herhangi bir itiraz kaydı mevcut olmadığını, dava dilekçesinde de belirttiği üzere 13/01/2015 tarihinde itiraz kaydıyla kesin hesabı sonuçlandırdığını, buradan anlaşılacağı üzere firma sahiplerinin itiraz kaydıyla 2006 tarihinde imzalamayı kabul etseydi ve görevlendirdiği personeli o tarihte görevlendirse idi aynı şekilde kesin hesabı yapabileceğinden, dava konusu olayla ilgili davalının işlemlerin yürürlükteki mevzuata sözleşme hükümlerine ve hukuka uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre kesin hesap hakedişi sonucu davacı yüklenicinin davalı idareye 173.073,25 TL borçlu olduğu, idarece yapılması gereken kesin hesap bağlama tarihinin 16/10/2004 tarihinde dolduğu, ancak idarece bu tarihten sonra 13/01/2015 tarihinde kesin hesabın tamamlandığı, kesin hesabın geç tamamlanmasında idarenin kusuru bulunduğunu belirterek 16/09/2004 tarihinden 13/01/2015 tarihleri arasında gecikmeden idarenin sorumlu olduğu kabul edilerek davalı tarafından alıkonan teminat mektuplarına ödenen komisyonların toplamı üzerinden 99.119,98 TL itibariyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dosyaya teminat mektupları için ödenen komisyonların listesinin sunulduğunu, 30.06.2003 tarihinde ikmal edildiğini, 22.02.2005 tarihinde işin kesin kabulünün yapıldığını, kesin hesabın 13.01.2015 tarihinde itirazi kayıtlı olarak sonuçlandırıldığını, idarenin keyfi davranışları sebebiyle kesin hakediş raporunun yaklaşık 10 yıl tamamlanmadığını, bundan idarenin sorumlu olduğunu, davacı şirketin zararını sebebiyet verdiğini, zararın karşılanmasının zaruri olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin dayanak bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, davalının itirazlarının bilirkişi tarafından dikkate alınmadığını, davacı firmanın 6 ay içerisinde yapması gereken kesin hesap hakedişini yapmayarak kusurlu davrandığını, inşaat işleri mukavelesininin kesin hesap başlıklı 34.maddesinde davacının teknik elemanını iş başında bulundurması ve imalatın kontrolle birlikte hesaplarını hazırlatarak tetkik için İSKİ'ye vermesi gerektiğini ancak davacı firmaca teknik personel görevlendirmesi yapılmadığını, kesin projelerin idareyi teslim etmediğini, yüklenici firmanın 2013 yılına kadar (bu tarihte ... isimli personel bu işlerler için görevlendirildiğini) eksikliklerin giderilmesine yardımcı olacak gerekli teknik elaman görevlendirilmediğini, davacıya davalı tarafından çeşitli yollardan ulaşılmak istendiğini fakat davacı şirketin adres değişikliği yaptığından ancak 17.06.2013 tarihindeki ihbarname ile iletişim kurulduğunu, sözleşmenin eki olan inşaat işleri mukavelesinin 43. Maddesinde taraflar arasında anlaşmazlık çıkması halinde sözleşme ve ekleri dikkate alınarak çözümleneceğini, anlaşmazlık konusunda 15 gün içinde itiraz ve şikayetlerini dilekçe ile idareye bildirilmesi gerektiğini, davacının 21.06.2013 tarihine kadar herhangi bir itirazi kaydı bulunmadığını, 2007 yılı itibariyle iş kapsamında olmamasına rağmen kanal baca kapakları ile ilgili genel bir şikayet üzerine müfettişlerce inceleme başlatıldığını, müfettiş incelemesi neticesinde ... Ltd Şti + ... Ltd Şti firmasının 585 adet stero kapak bedeli için 79.203,00 TL idare veznesine yatırılmasının istendiğini, yatırılmaması üzerine teminat mektubunun paraya çevrilmek üzere bankaya başvuruda bulunulduğunu, davacıya bankanın haber vermesi üzerine davacının haberdar olduğunu ve 79.230,00 TL için itirazda bulunulduğunu, keyfi bekletildiği iddia edilen sürede müfettiş incelemesi olduğunu, 2007 yılı kesin hesap işlemi yapılamadığını, davacının 21.06.2013 tarihinde dilekçe ile itirazda bulunduğunu, müfettiş raporunda belirtilen malzeme bedeli ile kesintiyi itirazi kaydıyla imzalayacağını belirterek imzaladığını, 13.01.2015 tarihinde itiraz kaydıyla kesin hesabı sonuçlandırıldığını, keyfilik bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Tahkikatın sona ermesi" başlıklı 184. Maddesinde "(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder." denilmiştir.Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın "Sözlü yargılama" başlıklı 186. Maddesinde ise "(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." hükmü düzenlenmiştir. Yazılı yargılama usulü HMK'nın 118 - 186. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona erdirilmesi ve sözlü yargılama ile hüküm aşamalarından oluşmaktadır. HMK'nın yukarıda belirtilen 184. maddesine göre, hakimin tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vermesi, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklama yapmalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını belirlemesi halinde, taraflara tahkikatın bittiğini tefhim etmesi; yine karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın 186. Maddesi gereğince de tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun şerh düşüldüğü davetiye ile tarafları duruşmaya davet etmesi, sonrasında ise sözlü yargılamaya geçilerek taraflardan sön sözleri sorulup, hükmün verilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre, mahkemece davacı vekilinin hazır bulunduğu davalı vekilinin hazır bulunmadığı 26.02.2018 tarihli duruşmada ek bilirkişi raporunun geldiği, taraflara tebliğ edildiği, taraf beyanlarının dosyaya sunulduğu, tamamlama harcının yatırılmış olduğunun tutanağa geçirildiği, akabinde davacı vekilinin bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, mahkeme davacı tarafın talebi doğrultusunda araştırılacak veya incelenecek bir husus kalmadığından açık yargılamaya son verilerek karar verilmiş olduğu görülmektedir. Mahkemece, taraflara HMK'nın 184. Maddesinde belirtilen "taraflardan tahkikatın tümü hakkındaki açıklamaları" sorulmadan ve buna ilişkin açıklamaları dinlenmeksizin doğrudan "tahkikatın bittiği" bildirilmiş, hemen ardından HMK'nın 186. Maddesi gereğince "sözlü yargılamaya" ilişkin davet prosedürü uygulanmadan, davalı vekilinin hazır bulunmadığı duruşmada karar verilmiş olmakla, tahkikatın HMK'nın 184 ve hüküm tarihindeki 186. Maddesinde belirtilen usule uygun şekilde tamamlandığından ve sözlü yargılamaya geçildiğinden söz edilemez. HMK'nın 184 ve 186. Maddesinde belirtilen usule uyulmadan karar verilmesi, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönleri incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, mahkemece HMK'nın 184 ve devamı maddelerindeki usul hükümleri uygulanmak suretiyle tahkikat ve sözlü yargılama aşamaları tamamlanmak suretiyle bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26/02/2018 tarih, 2015/1146 Esas, 2018/119 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi