Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2063
Karar No: 2021/1336
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2063 Esas 2021/1336 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2063 Esas
KARAR NO: 2021/1336 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2017/283 Esas 2019/268 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirket ile davalı arasında 24/06/2015 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği davalının müvekkiline acentelik hizmeti verdiğini, ancak davalının aracı olduğu sözleşmelerinde komisyon hakedişi akabinde kısa sürede yapılan çıkış işlemlerin çok fazla olması ve müvekkilini zarara uğratığını, davalı tarafından yapılan işlemlerin uymakla yükümlü olduğu Doğru Satış ilkelerine uyumlu olmadığı nedeniyle acentelik ve Bireysel Emeklilik Aracı Sözleşmesini tek taraflı feshedildiğini, acentelik vekaletnamesi azledildiğini, sözleşmenin feshinden kaynaklanan haksız yere ödenen komisyon ve teşvik bedeli olan 46.085,70 TL alacak tutarının her bir komisyon ve teşvik bedelinin ödendiği tarihten itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte tazmini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkili ile imzalanan sözleşmeleri açıkça ihlal edildiğini, davacı tarafça mahsup edilmediği gibi söz konusu iptaller nedeniyle herhangi bir kesinti yapılmayacağının bildirildiğini, komisyon ödemelerinin devam etmesine rağmen sözleşmeyi haksız feshettiğini, davacının acentanın üzerine düşen sorumluluk payını yerine getirmediğini ispat etmesi gerektiğini,hakedilen komisyonların geri alınamayıp mahsup edilmeyeceğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/03/2019 tarih ve 2017/283 Esas - 2019/268 Karar sayılı kararında; "...Taraflar arasındaki hukuki ilişki acentelik sözleşmesidir. Acentelik ilişkisinde acentenin müvekkilinin menfaatini koruma ve basiretli davranma yükümlülüğü vardır. Nitekim taraflar arasındaki acentelik sözleşmelerinde ve acente tarafından bildirilen talimat ve genelgelerde bu ilkeler benimsenmiştir. Söz konusu belgeler incelendiğinde, acentenin doğru satış ilkelerine uygun davranma ve riskli işlemlerde bulunmama yükümlülüğü altında olduğu, acentelik ilişkisinin devamı suresinde davacının davalıya bu ilkelere, kurallara uyulmasına ilişkin talimatlar gönderdiği, aykırı işlemler nedeniyle elde edilen haksız kazanımlarının iade alınacağının kararlaştırıldığı, sözleşme hükümlerinin bu yönde olduğu görülmüştür. Somut olayda davalı tarafın poliçe iptal oranın seviyesinin çok yüksek olması, doğru satış ilkelerine aykırı ve riskli nitelikte işlemlerde bulunması dikkate alındığında acente sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporunda bahsedildiği üzere, davalı tarafın riskli işlemlerde bulunarak da doğru satış ilkelerine aykırı hareket ettiği ve bu nedenle davacı taraftan haksız komisyon ve teşvik aldığı, davacı tarafın zarara uğradığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen acente hükümlerine göre almış olduğu haksız komisyon bedellerinin iadesinin gerektiği sonucuna varılmıştır. Ek olarak faiz talebi bakımından yapılan değerlendirmelerde, davacı tarafın faiz talep edebilmesi için davalı tarafı temerrüte düşürmesi gerektiği, dosya kapsamına göre 28.12.2016 tarihli ihtarname gönderildiği, ancak ihtarname tarihinden sonra taraflar arasında mahsuplaşma işleminin devam ettiği, nitekim dava tarihinden sonra 10.10.2017 tarihinde yeniden ihtarname gönderilerek ödeme ihtarında bulunulduğu ve farklı bir miktar alacak talep edilerek ödeme için yeni bir mehil verildiği anlaşılmakla dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hukuka daha uygun olduğu sonucuna varılmış, dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Tüm bu açıklanan nedenler ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulüne, 28.358,97 TL'nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, karar vermek gerekmiş..."gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, 28.358,97 TL'nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 30/03/2018 tarihli bilirkişi raporu ile iddialarının kanıtlandığını, yerel mahkeme tarafın alınan ilk bilirkişi raporu ile iddianın kanıtlandığını, davalıdan alacaklı oldukları kesin olarak tespit edildiğini, buna karşın davalının asılsız iddiaları dolayısıyla mahkeme mahkeme ek rapor almak yoluna gittiği ve kök raporu esas almadığını, Ek raporun denetime elverişsiz şekilde hazırlandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fahiş hesap hataları olduğunu, bu nedenle ek rapor alınmasını talep etmiş olmalarına rağmen yeniden görüş alınmadığı, denetime elverişli olmayan hesap hataları ile dolu, dayanaktan yoksun ek rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, Raporun 13.sayfasında yer alan uzun süreli ... sigortası iptal komisyonu = 4.109,29.TL doğru olduğu, ancak geri ödemeli sigorta iptal komisyonu 2.95 TL USD kuru üzerinden sabitlendiğini, halbuki tablo 5'te USD kur olarak 2,8558 TL olarak tutarı belirttiğini, Ayrıca tablo 5'te yer alan ROP toplam primi = 60,95+43,64+60,29+112,35+55,87= 333.1 USD olması gerekli iken 271,75 USD olarak hesaplandığı, kısacası ROP iptalleri için hesaplama = 333,1*2,8558 TL= 951,26698.TL olduğu, böylece toplam borç tutarı 54.486+951,27+4.109,29.TL = 59.546,56.TL olarak çıktığını, Davalı şirketin komisyon alacağı kısmında ise 30.703,62.TL tutarı yer aldığı, acenteden yapılan komisyon mahsuplaşmalarının dosyada bulunduğunu, rapora beyan tarihine kadar toplam 17.009,52.TL kesinti yapılmış iken, 30.703,62.TL olarak işleme alındığı, 30.703,62.TL tutarının nasıl hesaplandığına dair denetime elverişli bir hesaplama mevcut olmadığını, bu hesaplama sebebiyle acentenin güncel borç bakiyesi 42.541,48.TL iken raporda 28.693,33.TL olarak yer aldığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Davacının, müvekkili ile imzaladıkları sözleşmeleri açıkça ihlal ettiğini, Her iki tarafın da tacir olduğunu, davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davranması ve aralarında imzalanmış sözleşme hükümlerine uygun davranması gerekmekte olduğunu, Oysa davacı taraf, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin ihlal ettiğini iddia ettiği acentelik sözleşmesinin 14. maddesine uygun davranmadığını, Bu madde “……Acente’nin bu kural ve politikalara aykırı olarak gerçekleştirdiği bireysel emeklilik sözleşmeleri ve sigorta poliçesi satışlarına ilişkin Acente’ye halihazırda komisyonun ödenmiş olduğu halde aykırı satışın tespitini takip eden komisyon hakkedişinden, bu haksız ödenen komisyon mahsup edilmesi hususunda taraflar tam mutabıktır.” düzenlemesini içermekte olduğunu, Müvekkili tarafından Mart 2016’da satışı yapılan ...’lerinden iptal edilmiş olanların listesini daha önce mahkeme ile paylaştıklarını, mart 2016 satışlarından iptal edilenlerin 6 adedi Haziran 2016’da gerçekleştiğini, davacı tarafça müvekkilinin sözleşme hükümlerini ihlal ettiği (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) Haziran 2016’da bilinmekte olduğunu, Acentelik Sözleşmesinin 17. maddesi taraflar arasındaki hesap mutabakatını düzenlemekte olduğunu, taraflar arasında aylık ve 3 aylık periyodlarda hesap mutabakatı yapılmakta olduğunu, yani davacı aylık ve 3 aylık periyodlarla inceleme yapmakta olduğunu, 3 aylık mutabakat dönemleri Ocak-Mart, Nisan- Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık olduğunu, Mart 2016 satışlarının kontrolleri Temmuz 2016’da tamamlanmış olmakta olduğunu, bu tarihte Haziran 2016 iptalleri belli olduğu, davacının iptal edilen satışlardan kazanılan komisyonları Temmuz 2016’dan itibaren mahsup etmesi gerekirken mahsup etmediği ve müvekkiline komisyon ödemeye devam ettiğini, davacı sözleşmeyi haksız olarak yaklaşık 4,5 ay sonra feshettiğini, Kaldı ki taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmelerde, bireysel emeklilik sisteminde tahsilat devam oranı bulunmakta iken ... sigortası ile ilgili tahsilat devam oranı bulunmadığını, 7 Aralık 2016 tarihinde acentelere gönderilen mail ile ... sigortalarına devamlılık kriteri eklendiğini, ekte acentelere gönderilen maili sunduklarını, dolayısıyla bu tarihten önce ... sigortası iptalleri ile ilgili davacının herhangi bir yaptırımı bulunmadığını, Davacı tarafça mahsup yapılmadığı gibi söz konusu iptaller nedeniyle herhangi bir kesinti yapılmayacağı da müvekkiline bildirildiğini, Mahkemeye daha önceden sunulan Eylül 2016’da yapılan yazışmalarda söz konusu iptallerin müvekkilinin hedefini etkilemediği ve teşvik bonus almaya devam edeceği bildirildiğini, bu yazışmalarda herhangi bir mahsuplaşma da talep edilmediğini, Kaldı ki Acentelere 5 Aralık 2016 tarihinde gönderilmiş e-mail de Ağustos 2015- Temmuz 2016 Acente Riskli İşlem oranları ile ilgili tabloda müvekkilin ismi de geçmediğini, söz konusu maili daha önce yerel mahkeme aşamasında dosya içerisinde de paylaştıklarını, Tüm bunlara rağmen müvekkilinin sözleşmeleri davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini, Davacı taraf, müvekkilinin ...’lerinin bir kısmının iptal olduğunu, aylık ve 3 aylık incelemeler neticesinde bilmesine ve Eylül 2016’da iptaller nedeniyle kesinti yapmayacaklarını mail yazışmalarında müvekkiline bildirmiş olmasına ve komisyon ödemelerine devam etmelerine rağmen, yaklaşık 4,5 ay sonra sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, Davacı tarafından yapılmış olan fesihler, imzaladıkları sözleşmelere, yasa ve usule uygun olmamış ve haksız olduğunu, iptallerden sonra Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim 2016 ayına ait komisyonlar müvekkiline ödendiğini, Davacının taleplerini kabul anlamına gelmemek üzere, davalının hak ettiği Kasım ve Aralık 2016’ya ilişkin alacakları müvekkiline ödenmediği gibi dava konusu alacak rakamından da düşülmediğini, Davacı, sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, sözleşmenin feshinden sonraki aylarda, müvekkilinin hak etmiş olduğu komisyonların da davacı tarafça kesilmesi yasal olmadığını, davacının dava konusu alacak talepleri haksız olup davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Müvekkili tarafından yapılmış olan satışlar usulüne uygun satışlar olduğunu, söz konusu ihlaller ile ilgili olarak müvekkilinden izahat istendiğini, ayrıca iptali gerçekleştiren müşteriler, davacı tarafça tek tek aranmıştır. Müşteriler haklı gerekçeler ile ... sigortalarını iptal ettiklerini, Yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olması bakımından, delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe bakımından usulen ve hukuki eksiklikler mevcut olduğunu, kararda esas alınan bilirkişi raporu ve ona bağlı ek raporda eksik ve hatalı incelemeler barındırmakta olduğunu, Bilirkişi raporu tamamıyla davacının iddialarının ve beyanlarının doğruluğu kabul edilerek yazıldığı ve müvekkili davalı ile davacı arasındaki yazışmalardaki beyanlar, yazışmalardaki tarihler ve kronoloji dikkate alınmaksızın değerlendirme yapıldığını, bu doğrultuda da davacının iddiaları kapsamında sadece matematiksel hesaplamalar yapılarak, dava sürecinde büyük önemi olan doğru satış ilkelerine uygunluk (yorum yapılamayacağı söylendiği) ve davacı şirketin bundan ne zaman haberdar olduğuna ilişkin sonucu belirleyecek unsurlar dikkate alınmadan davalı aleyhine bir sonuca ve yargıya ulaşıldığını, bu durum hukuka aykırı olmakla birlikte eksik ve hatalı bir inceleme yapıldığının da göstergesi olduğu, kaldı ki doğru satış ilkelerine uygunluk ile ilgili yorum yapılamayacağının söylendiği bir değerlendirme sonucu müvekkili aleyhine bir sonuca varmak iyi niyet kurallarıyla da bağdaşmadığını, Raporda davacı lehine olabilecek tüm maddeler incelenerek; davalı taraf aleyhine değerlendirmeler yapılırken, incelenen aynı sözleşmeler içerisindeki önemli bir çok madde dikkate alınmadığını, acentelik sözleşmesinin 17. Maddesinde üç aylık kontrol ve mutabakat zamanları mevcutken, davacı tarafın bu işlemlerden haberdar olduğunu iddia ettiği zamandaki tutarsızlık dikkate alınmadığını, davacı kontrol ve mutabakatlarını, sözleşmeyle bağlı olduğu zamanlarda kontrol ederek işlem yapması gerekirken, aylar sonra, çok ileri ki bir hesap döneminde tespit ettiğini belirterek geçmiş hesap dönemlerine ilişkin işlem yapmakta ve bu bedellerdeki farkları müvekkili davalıdan istemekte olduğunu, bu durum da sözleşmeye aykırılığı meydana getirmekte olduğunu, bu gibi önemli bir unsur dikkate alınmadan davacı tarafından her şey usulüne ve zamanına uygunmuş gibi bir izlenimle, müvekkilinin borçlu çıkarılması doğru olmadığını, aleyhlerin olabilecek hiç bir unsuru kabul etmemekle beraber ; yaşanan süreçte basiretli bir tacirin; kendi yetkili pozisyonlarına yerleştirdiği yetkili ve üst mertebe personellerce de söz konusu satışlar hakkında uygunluk verildiği belirtildiğini, raporda da bu maillerden biri tespit edildiği ve 28.10.2016 tarihli mail olarak raporda geçtiğini, ayrıca davalı müvekkili lehine olabilecek mailler sadece bu mailden ibaret olmadığını, hal böyle iken davalı müvekkili lehine olabilecek ve yargılamayı netliğe kavuşturabilecek böylesi unsurlar incelenmeden yahut bulunan unsurlar dikkate alınmadan davalının borçlu gösterilmesine itiraz ettiklerini, Raporda 28.10.2016 tarihli maildeki Genç Girişimci Protokolü kapsamındaki satışlarla ilgili iptallerin sınırlı ve düşük ölçekte olması sebebiyle uygunluk verildiği ancak ileri tarihli bir incelemede ... sigortası satışlarının tamamına yakınının iptal edildiğinin tespit edildiğinin belirtildiğini, bahsedilen 28.10.2016 tarihinden sonra böylesi bir durum oluşmamıştır. İptal edilen bütün işlemler 28.10.2016 tarihli mail ile olumlu yanıtlanmış, davalının işine devam etmesi gerektiğinin belirtildiğini, aleyhe bir hususu kabul anlamına gelmemekle beraber maildeki konuşulan iptal işlemleri sonrası ileri ki bir tarihte böyle bir durum doğmamış ve ileri ki tarihlerde tespit edilecek farklı işlemler gerçekleşmediğini, konu ile alakalı 28.11.2016 tarihli mail yazışmasında bahsedilen sonraki incelemeler ile 28.10.2016 tarihli mail arasında 1 adet satış farkı bulunmadığını, hal böyle iken raporda belirtilen satışların tamamına yakının iptal olduğuna ilişkin ibare hatalı olup, müvekkili zor durumda bırakmakta olduğunu, Raporda "4 Renk Protokolü kapsamında verilen hedefleri gerçekleştirememekle beraber, Genç Girişimcilik Sözleşmesinde tanzim edilen poliçelerin iptale düşmesi ve 4 Renk Sözleşmesi çeyrek kontrol raporlarına yansıtılması sonucu HGO - 294 % olarak sonuçlanmıştır" olarak belirtildiğini, Bu sonuca varılırken önceki sözleşme dönemine ilişkin veriler sonraki sözleşme dönemine aktarılarak, hukuki olarak büyük bir yanlış doğrultusunda hesaplanmış ve sözleşme dönemleri arasındaki ayrımlar gözetilmeksizin hatalı bir sonuca ulaşıldığını, kapanmış sözleşme dönemine ilişkin iptallerin yeni sözleşme dönemine yansıtılması hatalı olup, davalı müvekkilinin haksız yere olduğundan başarısız görünmesine ve borçlu çıkmasına sebep olduğunu, Yine raporda; bireysel emeklilik sisteminde tahsilat devam oranının bulunmasına karşın, ... sigortasında bulunmadığı incelenmediği veya dikkate alınmadığını, 7 Aralık 2016 tarihinde acentelere gönderilen mail ile birlikte Ocak 2017'den itibaren geçerli olmak üzere ... sigortalarına devamlılık kriteri eklendiğini, bu sebeple ... sigortalarında söz konusu tarihten önce herhangi bir devamlılık göstergesinin takibi yahut incelenmesi söz konusu olmadığını, davacının bu tarihten önceki işlemlerde devamlılık konusu ile ilgili bir yaptırımı da bulunmadığını, bu hususlar incelenmeksizin davalının borçlu çıkarılmasına itiraz ettiklerini, Acentelere 5 Aralık 2016 tarihli bir mail ile Ağustos 2015-Temmuz 2016 tarihlerini kapsayan Riskli İşlem Oranları ile ilgili bir tablo gönderildiğini, bu mail içerisindeki tabloda da herhangi bir şekilde müvekkilinin ismi geçmediğini, bu ve bunun gibi unsurlar bilirkişilerce neden dikkate alınmadığı, bilinmemekle beraber, eksik inceleme sebebi oluşturmakta olduğunu, Ayrıca hem müvekkili davalı hem de davacı iptal işlemlerine konu olan müşterilerle yaptığı görüşmelerde herhangi olumsuz bir duruma rastlamadığı ve iptal işlemini gerçekleştirmelerine sebep olan haklı gerekçelerini izah ettiklerini, bunun dışında davacıya karşı; davalı müvekkili de durumu izah ettiği ve sonucunda farklı tarihli, farklı maillerle davalının iptallerin bir öneminin olmadığı, durumun pozitif değerlendirildiği belirtildiğini, Yine Acentelik Sözleşmesi'nin 13. Maddesine göre, davacının kontrol süreçlerindeki zamanlamalara uygun olmaksızın müşterinin ödeme yaptığı aylarda ödenen komisyonları ve hak ettiği komisyonları isteme hakkı bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği, sözleşmenin feshinden kaynaklanan haksız yere ödenen komisyon ve teşvik bedellerinin iadesinin gerektiği iddiasıyla açılan alacak davasıdır. Mahkemece, davanın KISMEN KABULÜNE, 28.358,97 TL'nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı taraf ile davalı taraf arasında 24/06/2015 tarihinde ... A.Ş. ACENTELİK SÖZLEŞMESİ, 24/06/2015 Tarihli Acentelik Sözleşmesinin 2 Numaralı 4 RENK EK PROTOKOLÜ, GENÇ GİRİŞİMCİLER PROTOKOLÜ, 06/04/2015 Tarihli ... VE ... A.Ş. BİREYSEL EMEKLİLİK ARACILIK SÖZLEŞMESİ akdedilmiştir. Davalı taraf akdedilen bu sözleşmeler kapsamında davacı tarafa acente hizmeti vermiştir. Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesi davacı tarafından Beyoğlu ... Noterliğinden gönderilen 26/12/2016 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarname ile feshedilmiş, fesih sebebi olarak sözleşmenin 13 maddesi dayanak gösterilmiştir. Taraflar arasındaki Bireysel Emeklilik sözleşmesi davacı tarafından Beyoğlu 31. Noterliğinden gönderilen 26/12/2016 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarname ile feshedilmiş, fesih sebebi olarak sözleşmenin 9 maddesi dayanak gösterilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı tarafın akdedilen acente sözleşmesinin 7,13 ve 14 maddelerine aykırı davrandığını, bu maddelerde belirtilen riskli ve doğru satış ilkelerine aykırı işlemler nedeniyle haksız yere komisyon ve teşvik aldığını, haksız yere 59.551 TL ödendiğini, mahsuplar sonucu elde edilen 46.085,70 TL'nin iadesinin gerektiğini iddia ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın sözleşmeyi haksız yere feshettiğini, iddia olunduğu üzere riskli işlemler yapılmadığını, haksız yere komisyon veya teşvik almadığını, davacının mahsup yapmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 27 maddesinde delil anlaşması yapılmış olup bu madde de;'' Taraflar, işbu acentelik sözleşmesinden doğacak herhangi bir ihtilafta, tarafların defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarının geçerli olacağını ve bunların kesin ve münhasır delil teşkil edeceğini ve bu maddenin HMK. 193 maddesi anlamında yazılı sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ve taahhüt ederler,'' hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden talimat mahkemesi yoluyla rapor alınmış ve alınan bilirkişi raporunda;'' davalının incelemeye ibraz edilen defterlerindeki son kayıt tarihi olan 31/12/2016 tarihi itibariyle davacı sigorta şirketinin davalı şirkete 30.703,62 TL. Cari hesap borcunun bulunduğu, davaya konu haksız yere ödenen komisyon ve teşvik bedeli olup olmadığının tesbiti ancak taraflar arasında yapılan işlemlerin ( poliçe tanzimi ve prim üretimi, poliçe veya prim iptali, tahsilat, sigorta şirketine veya sigorta ettirene ödeme v.s.) tamamının, davacı sigorta şirketinin defter ve dayanak belgeleri ile sigorta şirketlerinin bilgi işlem sistemleri üzerinden ve işbu raporda yer alan şirket kayıtları ile karşılaştırmak suretiyle yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu tesbit edilebileceği,'' belirtilmiştir. Mahkemece aktüer ve sigorta uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 30/03/2018 tarihli raporda;'' davalının hak etmemiş olduğu bedel olan 45.931,95 TL.'yi iade etmesi gerektiği,'' belirtilmiştir. Bilirkişi heyet raporuna davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine mahkemece 28/05/2018 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca; davalının bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazların değerlendirilmesi, davacı sigorta şirketinin ticari defterleri, ticari defterlerindeki kayıtları, bilgi işlem sistemleri, poliçe tanzimi , prim üretimi , poliçe veya prim iptali, tahsilatlar, sigorta şirketine veya sigorta ettirene ödeme yapılıp yapılmadığı gibi bilgilerin davacı sigorta şirketinin ticari defterleri ve dayanak kayıtları ile sigorta şirketinin bilgi işlem sistemi incelenmek suretiyle mahkemece aldırılan talimat raporu ile karşılaştırılarak davacının alacağı olup olmadığı yolunda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 18/10/2018 tarihli ek raporda;'' Davalı acentenin davacı sigorta şirketine 28.358,96 TL. Bakiye borcu olduğu,'' belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek rapora karşı davacı vekili ve davalı vekili itirazlarını içerir beyan dilekçesi sundukları ve itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasını talep ettikleri, mahkemece 17/12/2018 tarihli duruşmanın ara kararı ile, davacı ve davalı vekilinin bilirkişi ek raporu alınması yönündeki talebinin reddine karar verildiği, mahkemece verilen ara kararda ve gerekçeli kararda ret gerekçesinin açıklanmadığı ve gerekçeli kararda da tarafların ek rapora yönelik beyan dilekçesindeki itirazların değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Tarafların somut itirazlarına göre mahkemece itirazların değerlendirilmesi için bilirkişilerden ek rapor alınarak veya yeniden konusunda uzman farklı bir heyetten rapor alınarak ve dosyada mevcut e-mail mesajlarının kronolojik olarak ve tarafların tüm delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmes verilmesi gerekirken, ek rapora neden üstünlük tanındığının ve tarafların ek rapor alınması taleplerinin neden ret edildiğinin gerekçesi de belirtilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nun (Değişik: 22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a/6 maddesinde; "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/03/2019 tarih ve 2017/283 Esas - 2019/268 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2021 tarihinde HMK'nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi