Esas No: 2018/3596
Karar No: 2021/1728
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2018/3596 Esas 2021/1728 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2018/3596 Esas
KARAR NO: 2021/1728 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2017/262 E., 2018/265 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkiline ait "..." markasının 16/10/2010 tarihli ve ... başvuru numarasıyla tescil edildiğini, müvekkilinin aynı zamanda grup şirketlerine ait "..." ve "..." markalarını 2000 yılından itibaren faal olarak kullanmakta olduğunu, bu markaların müvekkilince iyi bilinen marka haline getirildiğini, dava dışı ... Ltd. Şti'nin ... sayılı başvuru numarasıyla "..." markasının tescili için başvuru yaptığını, başvuruya itiraz ettiklerini, yapılan inceleme sonunda "..." markasının müvekkilinin markalarıyla benzer olduğu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun tespit edilerek başvurunun reddine karar verildiğini, davalı şirketin ise Pendik'te bulunan ... AVM'de şirket ünvanı ve marka olarak "..." ibaresini kullanmakta olduğunu, davalının bu eyleminin haksız rekabet oluşturduğunu, bu durumun aynı zamanda 556 Sayılı KHK ve TTK hükümlerine de aykırı olduğunu belirterek davalının haksız rekabet teşkil eden tecavüzünün önlenmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi olmak üzere toplam 100.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline, davalı şirket ünvanı ile "..." ibareli markanın alenen yazılı olduğu tabelanın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacı tarafça aynı konuda İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 2012/290 Esas sayılı davası nedeniyle derdestlik itirazında bulunduklarını, "... ve ..." markalarının davacıya ait olmadığı gibi tescil de edilmediğini, davacının 2000 yılından bu yana faal olarak kullandığını iddia etmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, davacının davaya konu markayı 2010- 2011 yıllarında devraldığını, ayrıca "... ve ..." markalarının dava dışı ... AŞ'ye ait olup davacının bu markalara dayalı olarak dava açamayacağını, müvekkilinin satışlarını tescilli markalarına ve işletme adına dayalı olarak gerçekleştirdiğini, müvekkilinin ... esas unsurlu bir çok markanın kullanım hakkına sahip olduğunu, ayrıca müvekkilinin ... isimli ticari işletme adı olarak da tescil ve ilan ettirdiğini, tescilli bir markanın ve işletme adının hükümsüz kılınıncaya kadar kullanılmasından dolayı maddi ve manevi tazminatın istenemeyeceğini, yine müvekkilinin ... ibaresinin ... esas unsurlu markaları ve 24 ve 25.sınıfta tescilli ... markasına dayalı olarak kullandığını, müvekkilinin 24.ve 25.sınıflardaki kullanımının aynı zamanda perakende satışları bakımından da müvekkiline hak tanıdığını, konuyla ilgili olarak Yargıtay 11. HD'nin emsal kararları olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre ; mahkemenin 2016/3 Esas - 2017/167 Karar sayılı dosyasının davalısının ... Ltd. Şti.olduğundan derdestlik itirazının yerinde olmadığı, davalının dava dışı ... Ltd. Şti.adına kayıtlı ... sayılı ... markasını 25/01/2014 tarihli inhisari lisans sözleşmesi ile kullandığını savunduğu, markanın 15/02/2011 başvuru tarihi itibariyle 24 ve 25.sınıfta tescilli olduğu, bu sınıfların davalıya markayı 35.sınıfta kullanım hakkı vermediği, davacı adına tescilli ...shop markasındaki ... ibaresinin Türkçe dükkan/ mağaza anlamında olduğu, davalının lisans alarak kullandığını beyan ettiği ... markasındaki mall ibaresinin ise alışveriş merkezi anlamına geldiği, ... ibaresinin ortak olduğu, shop ve mall ibareleri arasında da anlam benzerliği bulunduğu, markaların bütünüyle bıraktıkları izlenimin benzer olduğu, davacı markasının 35.sınıfta davalı markasının ise 24 ve 25.sınıflarda tescilli olduğu, davalının markasının tescilli olmadığı, 35.sınıfta kullandığı, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği, davacı tarafın 12/07/2018 tarihli duruşmada tazminatın 556 Sayılı KHK'nun 66/2-c bendine göre hesaplanmasını istemiş ise de, bu hususun savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olması nedeniyle davalıya sorulduğu ancak davalının muvaffakat etmediği, buna göre davacının haksız rekabete göre tazminat talep ettiğinin kabulü gerektiği, muhasebeci bilirkişi raporunda 25/01/2012 - 23/01/2014 ve 25/01/2012- 24/03/2014 tarihleri arasında her iki tarafın yüksek miktarlı cirolar yaptıkları, ancak bilançolarını zararla kapattıkları, bu nedenle tazminata ilişkin hesaplama yapılamadığının belirtildiği, TBK'nun 50.maddesi uyarınca davacı tarafça talep edilen 50.000 TL maddi tazminatın tarafların ciroları ve hakkaniyete uygun olduğu, takdiren 20.000 TL de manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle "1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 2-Davalı şirketin ... markasını "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetlerinde" kullanmasının haksız rekabet teşkil ettiğinden önlenmesine, 3-Davalı işyerindeki ... tabelasının kaldırılmasına, 4-50.000,00 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE" şeklinde karar verilmiş ve kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; davanın başlangıçta Ticaret Mahkemesi'nde açıldığı, Ticaret Mahkemesi'nin ise 556 Sayılı KHK'nun 71.maddesi gereğince davanın FSHHM'de görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, mahkemenin ise görevsizlik kararı ile kendisine gelen dosyada görev sınırlarını aşarak haksız rekabet yönünden hüküm kurduğunu, dava konusu olayda markaya tecavüzden söz edilemeyeceğini, haksız rekabet iddiasının ise; FSHHM tarafından incelenemeyeceğini, davacının davasındaki taleplerini TTK'nun 56 ve devamı hükümlerine dayandırdığını, davacının markaya tecavüz nedeniyle herhangi bir tazminata hak kazanmadığının ek raporda tespit edildiğini, ancak mahkemenin KHK yerine görevini aşarak TTK'nun 55 vd.maddeleri gereğince tazminata hükmettiğini, ek raporda tarafların bilançolarının zararla kapatıldığından tazminatla ilgili hesaplama yapılmadığının belirtildiğini, bunun üzerine davacının 556 Sayılı KHK'nun 66/2-c maddesi gereğince tazminat hesabının yapılmasını istediğini, ancak bu duruma da kendilerinin muvafakat etmediğini, mahkemenin ise bu durumu davacının haksız rekabete dayalı olarak tazminat istediği şeklinde kabul ettiğini, mahkemenin herhangi bir rapor ya da somut gerekçeye dayanmadan davacının tazminat talebini yerinde gördüğünü, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu, maddi tazminat talebinin hakkaniyete uygunluk gerekçesiyle kabul edilemeyeceğini, maddi tazminatın somut objektif hesaplamalarla ortaya konulması gerektiğini, raporlara yaptıkları itirazlar doğrultusunda yeniden rapor alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı beyanına göre hüküm kurulduğunu, mahkeme kararında hukuken kabul edilebilir bir gerekçe bulunmadığını, müvekkili tarafından sunulan hiçbir delilin değerlendirilmediğini, ... numaralı ... ibareli markanın 05/03/2012 tarihinde davacı adına tescilli olduğu ve 23/10/2014 tarihinde markanın dava dışı ... AŞ'ye devredildiğinin tespit edildiğini, oysa ki davanın 24/03/2014 tarihinde açıldığını, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, davacının sunmuş olduğu lisans sözleşmesinin sonradan her zaman düzenlenebilecek nitelikte olduğunu, sözleşmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve bu sözleşmeye rağmen davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, lisans sözleşmesinin 25/01/2014 tarihinde yapıldığını, davacının kendisine ait ... markasını ...'ye devretmeden önce lisans alma gereği duyduğunu, bu hususun sözleşmenin gerçek dışı olduğunu gösterdiğini, derdestlik itirazının hatalı değerlendirildiğini, mahkemenin 2016/3 Esas 2017/167 Karar sayılı dosyasında davacı şirketin yargılama sırasında markasını ... AŞ'ye devretmesi nedeniyle markaya tecavüzün önlenmesi ve hükmün ilanı taleplerinin konusuz kaldığı, ancak maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği, kararın kesinleşmediği, incelenen dosyadaki lisans sözleşmesi ile markanın kullandırıldığı şirketin bu davanın davalısı şirket olduğunun anlaşıldığını, davacının manevi zararını kanıtlayamadığı halde kısmen kabulüne karar verildiğini, davacının nasıl bir manevi zarara uğradığının ispat edemediğini, bu konuda delil sunmadığını bildirmiştir. Dava, başlangıçta Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılmış mahkemece davanın FSHHM'de görülmesi gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği görülmüştür. ... tescil numaralı ... ibareli markanın dava dışı ... Ltd. Şti.adına 24 ve 25.sınıflarda 15/02/2011 'den itibaren tescilli olduğu görülmüştür. Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden gelen yazı cevabı içeriğinden davalı şirketin unvanının "... LİMİTED ŞİRKETİ" eski unvanının ise "... LİMİTED ŞİRKETİ" olduğu, adresinin ... AVM Pendik olduğu görülmüştür. TPMK'dan gelen 11/06/2015 tarihli cevabi yazıda; ... tescil numaralı ... ibareli markanın 35.sınıfta dava dışı ... AŞ adına tescilli olduğu, bu yazı ekinde bulunan 23/01/2014 tarihli ve noterde düzenlenen marka devir sözleşmesinde davacının söz konusu markayı bedel mukabilinde dava dışı ... AŞ'ye devrettiği görülmüştür. TPMK'dan ... Ltd. Şti.adına tescilli markaların celp edildiği, buna göre ... tescil numaralı ... markasının 24. Ve 25.sınıflarda 16/03/2011 tarihinden itibaren tescil edildiği, yine ... başvuru numaralı belgenin incelenmesinde ... ibareli markanın 18, 24, 25 ve 35.sınıflar için ... başvuru numaralı belgenin incelenmesinde ise ... ibareli marka için 3, 6, 8, 9, 11, 12, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 27, 28, 29, 30, 32, 35, 36, 37, 39 ve 43.sınıflar yönünde başvurusunun yapıldığı görülmüştür. Davacı vekilince 14/02/2017 tarihli dilekçe ekinde lisans sözleşmesi sunulduğu, buna göre davacı ile dava dışı ... AŞ arasında 25/01/2014 tarihli lisans sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin konusunun ... adına tescilli ... numaralı ... markasının 556 Sayılı KHK'nun 20 ve 21.maddeleri gereğince davacıya lisans hakkı tanınmasına ilişkin olduğu, lisans alanın inhisari yetkilere sahip olduğu, 3.kişiler tarafından marka haklarına tecavüz edilmesi halinde ...'nin açabileceği davaların davacı tarafça da açılabileceğinin belirtildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu FSHHM'nin 2016/3 Esas 2017/167 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının ... AŞ davalının ise ... Ltd Şti, davanın markaya tecavüz ve tazminat taleplerine ilişkin olduğu, mahkemenin ilk olarak pasif husumet yokluğundan red kararı verdiği, Yargıtay 11. HD'nin kararı bozduğu, bozma sonrası yapılan yargılamada davacının dava konusu markayı yargılama sırasında 25/04/2014 tarihinde dava dışı ... AŞ'ye devrettiği gerekçesiyle markaya tecavüzün önlenmesi ve hükmün ilanı talebi yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 4822,50 TL maddi tazminat ile 5000 TL manevi tazminata 14/11/2017 tarihinde karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 21/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava tarihi itibariyle davacının davasına teşkil ettiğini belirttiği “...” markası üzerinde hak sahibi olmadığı, mahkemece davacının dava konusu marka üzerinde hak sahibi olduğunun kabul edilmesi ihtimalinde: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/3 E. Sayılı dosyasında lisans verene karşı açılmış bir dava söz konusu iken, somut olayımızda markayı fiilen kullanan kişiye karşı açılmış bir davanın mevcut olduğu; söz konusu davalar arasında irtibat bulunduğu açık olmakla birlikte, davaların birleştirilmesi hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu, davalı taraf ... no'lu ... markasına dayalı olarak marka kullanımı gerçekleştirdiği ileri sürmüşse de; söz konusu markanın, davalının kullanım gerçekleştirdiği 35. sınıf bakımından tescilli olmadığı; bu nedenle, tescile dayalı kullanım savunmasının yerinde olmadığı, Davacıya ait ... tescil no'lu ... markası ile davalının kullandığı ... markası arasında benzerlik bulunduğu; davalının, davacı markası ile benzerlik taşıyan “...” markasını, davacı markasının tescilli olduğu 35. Sınıf kapsamında kullandığı; bu nedenle taraf markaları arasında, karıştırılma ihtimali için gerekli “mallar/hizmetlerin aynı/benzer olması” şartının da somut olay bakımından gerçekleştiği; taraf markalarının ve maltarın/hİzmetlefin benzerliğinin halk tarafından karıştırılma ihtimalini doğuracağı; bu itibarla davalının söz konusu kullanımlarının, 556 sayılı KHK'nın 61 ve 9/1-b maddeleri uyarınca davacı markasına tecavüz niteliğinde olduğu, davalının, davacı markasıyla karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek şekilde “...” ibaresini kullanmasının, markaya tecavüz yanında TTK m. 55 vd. Uyarınca haksız rekabet de teşkil ettiği, davacı tarafça 556 sayılı KHK m. 66'da öngörülen tazminat hesaplama yöntemlerinden birisinin seçilmediği, ayrıca dosya kapsamında mali hesaplaya mesnet teşkil edecek herhangi bir ticari defter veya mali içerikli bilgi ve belge de bulunmadığı; bu nedenle dosyanın hâlihazır durumu itibariyle mali hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/01/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; marka sahibi ... şirketi ile davacı şirket arasında yapılmış bir inliisarı lisans sözleşmesinin dosyaya sunulması halinde, davacının 556 sayılı m.21/V1 uyprınca dava açma hakkına sahip olduğunun söylenebileceği, kök raporumuzun hazırlanmasından bu yana dâvacı tarafça $56 sayılı KHK m.66'da öngörülen tazminat hesaplama yöntemlerinden biri$i seçilmediği gibi, dosya kapsamına mali hesaplamaya mesnet teşkil edecek hiçbir bilgi ve belge de sunul madığı; anılan sebeplerle maddi tazminat hesabı yapılması mümkün olamadığı, www...com.tr sitesinde bulunan görsellerilen, davalının “...” ibaresine, işletmenin girişi haricinde fiyat etiketlerinde, tanıtlcı brandalarda|da yer verdiğinin ve ilgili ibareyi “...” sloganıy kullandığının görüldüğü; davalının “...” ibaresini kullanım şeklinin, yalın| işletme adı olarak kullanımdan ziyade, markasal bir kullanım niteliğinde olduğu; bu itibarla, tescilli işletme adına bağlı olarak kullanım gerçekleştirildiği yönündeki davalı savurlmasının yerinde olmadığı, dosyada mevcut TPE yazılarından, ... ve ... no'lu markaların ... Limited Şirketi'ne ait. olduğunun görüldüğü; bu durumda, marka sahibi konumunda bulunmayan davalı ... Ltd. Şti.nin varsa marka lisans sözleşmelerini dosyaya” unması gerektiği; lisans sözleşmesinin dosyaya sunulması ihtimaline binaen davalının“tescile dayalı kullanım” savunmasının incelendiği, davalının “...” markasını, bizzat ürettiği veya ticaretini yaptığı mallar üzerinde değil, başkasının markalı ürünlerini tek çatı altında topladığı mağazasındaki faaliyetleri için kullandığı (hizmet markası olarak), davalınım bu faaliyetinin, davacı markasının da tescilli bulunduğu 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” kapsamına olduğu, ancak davalı markasının 35. sınıfta tescilli olmadığı yolunda görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/04/2018 tarihli muhasip bilirkişi raporunda; dosya kapsamında ve tarafların iş yerlerinde ticari defter ve mali belgeler üzerinde yapılan incelemede tarafların her ikisinin de 25/01/2012 -23/01/2014 ve 25/01/2012 - 24/03/2014 tarihleri arasında yüksek montanlı cirolar gerçekleştirdiği ve bilançolarının zararla kapatıldığının görüldüğünden maddi tazminata ilişkin herhangi bir hesaplama yapılamadığının belirtildiği görülmüştür. Huzurdaki davanın 24/03/2014 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait ... markasının davacı adına tescilli ..., ... ve ... markalarıyla iltibas oluşturacak şekilde benzer oldukları iddiasıyla haksız rekabetin önlenmesiyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Mahkemece, davacıya ait 35.sınıfta tescilli ... markasının davalı tarafından kullanımının haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının bu markayı 35.sınıfta kullanımının önlenmesine, tabelanın kaldırılması ile maddi ve manevi tazminata karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davanın 24/03/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Gerek gerekçeli kararda da belirtildiği üzere gerekse yapılan yazışma sonucu TPMK'dan gelen 11/06/2015 tarihli cevabi yazı ekinde ... markasının 23/01/2014 tarihinde davacı tarafından dava dışı ... AŞ'ye devredildiği görülmüştür. Öte yandan dosyaya davacı vekilince 14/02/2017 tarihli yazı ekinde 25/01/2014 tarihli lisans sözleşmesi sunduğu görülmüştür. Lisans sözleşmesinin incelenmesinde lisans alanın marka hakkında inhisari yetkilere sahip olup 3.kişiler tarafından markadan doğan haklara tecavüz edilmesi durumunda dava dışı ... AŞ'nin yasalar uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabileceği görülmüştür. Her ne kadar davalı vekilince davacının markayı devretmeden önce lisans aldığını, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de; az önce de belirtildiği üzere marka devrinin 23/01/2014'te yapıldığı, lisans sözleşmesinin ise bu tarihten iki gün sonrası olan 25/01/2014'te düzenlendiği görülmekle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan lisans sözleşmesinin içeriği de dikkate alındığında davacı taraf haksız rekabetin önlenmesi ve tabelanın kaldırılması taleplerinde bulunabilecektir. Nitekim ilk derece mahkemesinin davalının ... markasının kullanımıyla ilgili eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğine dair değerlendirme ve gerekçesi de yerinde olup bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ayrıca davacı taraf markayı devretmekle birlikte hak sahibi olduğu döneme ilişkin olarak tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu yönden ilk derece mahkemesince tazminat istenebileceğine dair değerlendirme ve yapılan bilirkişi incelemesi sonucu özellikle maddi tazminatın tam belirlenebilmesi mümkün olmadığından TBK'nun 50.maddesi kapsamında değerlendirme yapılması usulü yerindedir. Ne var ki, taraf defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişinin söz konusu dönemler için tespit ettiği zarar miktarları göz önüne alındığında mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının bir miktar fazla olduğu görülmüş ve dairemizce yeniden kurulan hükümde bu husus TBK'nun 50.maddesi uyarınca yeniden değerlendirilmiş olup istinafa sadece davalı tarafın geldiği dikkate alınarak ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE; 1- İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ'nin 12/07/2018 tarihli 2017/262 E. - 2018/265 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, Davalı şirketin ... markasını "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetlerinde" kullanmasının haksız rekabet teşkil ettiğinden önlenmesine, Davalı işyerindeki ... tabelasının kaldırılmasına, 3- 30.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a-Haksız rekabet davası üzerinden alınması gereken 59,30 TL ile maddi ve manevi tazminat davası üzerinden alınması gereken 3.073,95 TL olmak üzere toplam 3.133,25 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.425,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına, b-Davacı vekiline haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL ücreti vekalet, maddi tazminat davası üzerinden takdir olunan 5.850,00 TL ücreti vekalet ve manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden takdir olunan 3.145,00 TL ücreti vekalet olmak üzere toplam 12.140,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, c-Davalı vekiline manevi tazminat davasının reddedilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, d-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 1.707,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.732,95 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, e-Davacı tarafından yapılan 3.900,50 TL tebligat, müzekkere ve bilirkişi masrafına ait yargılama giderinden, davanın kabul ve red oranına göre, (2/3 oranında) 2.600,33 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye (1/3 oranında) 1.300,17 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, f-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a- Davalının peşin olarak yatırdığı 1.168,50 TL Temyiz karar harcı (nispi) ve 35,90 Temyiz karar harcı (maktu) olmak üzere toplam 1.204,40 TL'nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya ödenmesine, b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yatırılan 176,60 TL Temyiz yoluna başvurma harcı ile 128,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 305,10 TL'nin, davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/10/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.