Esas No: 2021/193
Karar No: 2021/1712
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/193 Esas 2021/1712 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/193 Esas
KARAR NO: 2021/1712
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2020/77 2020/481
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alcağının kaynağı ödenmeyen faturalara dayanmakta olduğunu, para borcu niteliğnide olduğunu, davalı tarafın yetkiye yönelik itirazlarınnı reddi gerektiğini, davalı tarafın borca ilişkin itirazlarında haksız olduğunu, müvekkil şirketin aralarındaki şifahi sözleşme gereğince davalı tarafa "kömür" satımı gerçekleştirdiğini, müvekkil şirketin satım sözleşmesi nedeniyle üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirerek fatura konusu bedellere hak kazandığı, buna karşın davalı üzerine düşen ödeme yükümlülğünü yerine getirmediğini, davalı ...'in fatura ve fatura konusu emtiayı teslim aldıktan sonra usulüne uygun hiçbir bir ihbar ya da itirazda bulunmadığını, bilakis banka havalesi ya da çek teslimi yoluyla kısmi ödemeler yaparak, borcunu tasfiye etmeye çalıştığını, müvekkil şirketin bakiye 95.086,75 TL borcunun tüm sifahi taleplere rağmen ödenmediğini ve davalı aleyhine Bursa ... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığnı, davalı-borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu itirazın takibi sürüncemede bırakılmak istendiğini, davalı-borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin ifa yerinin İnegöl olduğunu, Bursa mahkemelerinin bu dava bakımından yetkisiz olduğunu, müvekkil ile davacı şirketin uzun yıllar kömür ticareti yaptığını, davacı tarafın alınan kömür bedellerinin ödenmediği yönündeki iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, taraflar arasında yapılan şifahi sözleşmede kömürlerin bedellerinin dolar üzerinden ödendiğini, sözleşme gereği dolar 2,20 TL üzerinde sabitlendiğini, ödemelerin sadece çek ev banka üzerinden yapılan ödemeler olmadığını, müvekkil tarafından davacı şirketin pazarlama ve tahsilat işleriyle ilgilenen sigortalı çalışanı ...'ya uzun süredir elden çek ve nakit olarak ödemeler yapıldığını, ödemelerin ...'nın imzası alınan defter kayıtları ve beyanları ile sabit olduğunu, ...'nın aldığı ödemelerden çekleri ticari defterlerine ödeme olarak geçtiğni, ancak nakit verilen ödemeleri saymadığını, ödemelerin bu şekilde yapılacağı yönünde bir güven oluştuğunu, müvekkil ile davacı yan arasında oluşan teamüller dolayısıyla müvekkil daima ... ile ilişki kurulduğunu, ödemelerini ... tarafından alınıp şirkete yapıldığını, şirket tarafından da ...'nın tahsilat yapmaya yetkilendirildiğini, müvekkilin borçlu olmadığını, kömürlerin ise teslim edilmediğını, ...'nın davaya dahil edilmesini, davacı tarafın dava dilekçesine ekli olarak gönderdiği kendi hesap ekstresinin vade tarihi 23/12/2014 olmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle dava konusu alacak bedelinin %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını da talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2015/1263 Esas): Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/03/2017 tarihli ve 2015/1263 E. - 2017/374 K.sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması yönünden taraflara ait ticari defterler ve bağlı kayıtları üzerinde konusunda uzman bir mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı, dava konusu alacağın kaynağının ödenmediği iddia edilen faturalar olduğu, davalı tarafın ise iddia edilen borcu ödediğini beyan ettiği, davacı taraf çalışanı ...'nın duruşmada, davacı şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, davalıdan nakit ödemeler aldığını, çek olarak aldığı ödemelerin de olduğunu, gösterilen defter fotokopilerindeki imzaların da kendisine ait olduğunu beyan ettiği, davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve kayıtlarında mevcut olan toplamı 541,292,55 T.L olan faturaların tamamının davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, icra takibi dosyası içerisinde bulunan davacıya ait muavin defterine göre 366.224,75 T.L borç miktarı gözüktüğü, davacı tarafa son üç yıllık dönemdeki banka hesap no'ları ve ilgili banka şubelerinden hesapların hareketlerini gösterir ekstreleri sunması için süre verilmesine rağmen sunmadığı, bilirkişi raporunda tarih yönünden benzerlikler gösteren ve yanında imzaların bulunduğu tutar toplamının 371.314 T.L olduğu, davacı şirket çalışanı ... tarafından elden nakit ödemeler aldığını çek ile de ödeme yapıldığını, defter fotokopilerinde imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmekle bu şekilde muavin defterinde belirtilen borç miktarından fazla bir ödeme yapıldığı, davalının davacıya borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş kararı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf etmiştir.
DAİREMİZİN KARARI (2017/3915 E. - 2020/366 K.): Hükmün taraf vekillerinin istinafı üzerine Dairemizin 13/02/2020 Tarih ve 2017/3915 E. - 2020/366 K.sayılı ilamıyla; somut uyuşmazlıkta, davacı cari borcun ödenmediği iddiasıyla takip başlattığı, davalı müvekkilinin alacağı olan kömürlerin henüz teslim edilmediğini, müvekkilinin iddia edilen borcu ödediğini savunduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça düzenlenen tüm faturalar davalı defterinde kayıtlı olmakla bu husus teslime karine teşkil edeceği, davalı taraf, ödeme savunmasında bulunduğundan ödemeye ilişkin iddiasını ispatla yükümlü olduğu, bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın usulüne uygun defter kayıtlarına göre davacı davalıdan 95.086,75 TL alacaklı olup davalının ödemeye ilişkin iddiası yönünden kendi defterinde kayıtlı olan tutar davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ödemelerin davacı şirket çalışanı ...'ya yapıldığını bu hususta taraflar arasında teamül oluştuğunu savunduğu, duruşmada ihbar olunan sıfatı ile dinlenen ... ise nakden ödeme aldığını beyan ettiği, davalının bu husustaki savunmaya dayanak olarak ... tarafından hazırlanmış yazılı belgeleri sunmuş ise de; ilgili belgeler davacı tarafın kayıtlarında yer almayıp ödeme iddiası yönünden ispata elverişli olmadığı, tacir olan davalının, taraflar arasında teamül olduğunu savunmuş ise de; ticari defter kayıtlarında yer alan ödemelere ilişkin dayanak belgeleri, ödeme makbuzlarını ibraz ile yükümlü olduğu, davalının ödeme iddiası yönünden tediye belgesi de sunmadığı dikkate alındığında delil listesinde açıkça yemine dayanmış olmakla yemin delilinin hatırlatılması sureti ile karar verilmesi gerekliyken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/03/2017 gün ve 2015/1263 Esas, 2017/374 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2020/77 Esas): Dairemizin bozma ilamı neticesinde Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonucunda; "BAM kararı dikkate alınarak davalı tarafa yemin delilinin hatırlatıldığı, davalı tarafın yemin delilini kullanmayacaklarını beyan etmekle birlikte bozma ilamı öncesi alınan ve denetime elverişli olan bilirkişi raporlarında davacı alacağı olarak belirlenen 95.086,75 TL üzerinden (takip tarihine kadar temerrüt faizi talep edemeyeceği dikkate alınarak) davanın kabulüne, icra takip dosyasına yapılan itirazının kısmen iptali ile takibin 95.086,75 TL asıl alacak üzerinden ve bu asıl alacağın takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ticari(reeskont avans) faizi ile (icra gideri, vekalet ücreti de dahil olmak üzere) birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan,asıl alacağın %20'si olan 19.017,35 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Mahkemece ihbar olunan ...'nın beyanları dikkate alınmamış ve ...'nın ticari temsilci gibi hareket edip etmediği hususu incelenmediğini, Yerel mahkemece T.B.K.nın 547 ve 551 maddesi hükümleri üzerinde durulup, müvekkilimiz tarafından ...'ya yapılan ödemelerin davacı şirket adına yapılıp yapılmadığı ve davacı şirketin hesabına girip girmediği, ayrıca davacı şirketin dava dışı başka şirketlerle girdiği benzer ticari ilişkilerde dava dışı şirketler tarafından da ... adına yapılan herhangi bir ödemenin davacı şirketçe kabul edilip, hesaba dahil edilip edilmediği ticari defter ve tüm kayıtları üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayanarak yemine dayalı şekilde hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırıdır. Yerel mahkemede tarafımıza yemin deliline ilişkin beyanda bulunmak için süre verilmesinin ve yemin teklifinde bulunmadığımız için davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen tarafın yapması gerektiğini." beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK'nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı cari borcun ödenmediği iddiasıyla takip başlatmış, davalı müvekkilinin alacağı olan kömürlerin henüz teslim edilmediğini, müvekkilinin iddia edilen borcu ödediğini savunmuştur. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/03/2017 tarihli ve 2015/1263 E. - 2017/374 K.sayılı ilamıyla; davacı şirket çalışanı ... tarafından elden nakit ödemeler aldığını çek ile de ödeme yapıldığını, defter fotokopilerinde imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmekle bu şekilde muavin defterinde belirtilen borç miktarından fazla bir ödeme yapıldığı, davalının davacıya borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine yapılan istinaf incelemesi sonucunda Dairemizin 13/02/2020 Tarih ve 2017/3915 E. - 2020/366 K.sayılı ilamıyla; "Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça düzenlenen tüm faturalar davalı defterinde kayıtlı olmakla bu husus teslime karine teşkil edeceği, davalı taraf, ödeme savunmasında bulunduğundan ödemeye ilişkin iddiasını ispatla yükümlü olduğu, bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın usulüne uygun defter kayıtlarına göre davacı davalıdan 95.086,75 TL alacaklı olup davalının ödemeye ilişkin iddiası yönünden kendi defterinde kayıtlı olan tutar davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ödemelerin davacı şirket çalışanı ...'ya yapıldığını bu hususta taraflar arasında teamül oluştuğunu savunduğu, duruşmada ihbar olunan sıfatı ile dinlenen ... ise nakden ödeme aldığını beyan ettiği, davalının bu husustaki savunmaya dayanak olarak ... tarafından hazırlanmış yazılı belgeleri sunmuş ise de; ilgili belgeler davacı tarafın kayıtlarında yer almayıp ödeme iddiası yönünden ispata elverişli olmadığı, tacir olan davalının, ticari defter kayıtlarında yer alan ödemelere ilişkin dayanak belgeleri, ödeme makbuzlarını ibraz ile yükümlü olduğu, davalının ödeme iddiası yönünden tediye belgesi de sunmadığı dikkate alındığında delil listesinde açıkça yemine dayanmış olmakla yemin delilinin hatırlatılması sureti ile karar verilmesi gerekliyken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu" gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesine yer olmadığına, Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılamada; 14.09.2020 tarihli celsede davalı vekiline yemin delilinin hatırlatıldığı, davalı vekilinin beyanda bulunmak için süre istediği, mahkemece iki haftalık sürenin verildiği, 02.10.2020 tarihli celsede davalı vekilinin 'yemin delilini kullanmayacaklarını' beyan ettiği ve mahkemece yargılamanın sonlandırılarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf talebi, ödeme iddiasına dayalıdır. Davalı, davacı çalışanı (aynı zamanda davada ihbar olunan) ...'ya yapılan ödemelerin davacı adına yapıldığını, bu kişinin ticari temsilci durumunda olduğunu, bu nedenle borçlu bulunmadığını iddia etmektedir. Ancak, mahkemece bu savunmanın kabulüyle davanın reddine dair verilen ilk karar üzerine Dairemizce konu etraflıca tartışıldıktan sonra, davalının tediye belgesi ibraz edememiş olması nedeniyle ödeme iddiasının ispatlanamadığı, davalının yemin deliline açıkça dayanmış olması karşısında davalıya bu hakkının hatırlatılması yönünde karar verilmiştir. Bu kabul uyarınca, ilk derece mahkemesi tarafından gerekli usul işlemlerinin yapıldığı, davalının yemin hakkını kullanmadığı, buna göre alınan ve denetime elverişli olduğu anlaşılan bilirkişi raporları uyarınca davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 6.495,38 TL harçtan, peşin alınan 1.623,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.871,54 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/10/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.