Esas No: 2019/1138
Karar No: 2021/1199
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1138 Esas 2021/1199 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1138
KARAR NO: 2021/1199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2018/156 2019/137
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili tarafından davalı aleyhine 17.230,32 TL tutarındaki cari hesap alacağının tahsili için Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... E, sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından 07.09.2017 tarihinde dosyaya ibraz edilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına, takibe, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiğini ve kötüniyetli olarak takibin durmasına sebebiyet verildiğini, borçlu tarafından davacı firmaya herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle borca ve ferilerine itiraz edilmişse de davalı borçlunun işbu itirazının her yönüyle haksız ve mesnetsiz olup bu itirazın iptali için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, davacının alacaklı olduğunun mübrez delillerle sabit olduğunu, davacı şirket ile davalı borçlu arasında süregelen ticari ilişki sebebiyle davacı tarafından çeşitli tarihlerde yabancı para birimi üzerinden ürün satışı yapıldığını ve satılan ürünlerin davalı borçlu firmaya teslim edildiğini, işbu hususun sipariş teyit formları ile de sabit olduğunu, sipariş teyit formlarında yer alan ürünlerin davalı borçlu firmaya çeşitli tarihlerde sevk edildiğini ve davacı tarafından borcun tam ve gereği gibi yerine getirildiğini, nitekim davalı borçlu tarafından da dosyaya sunulan itiraz dilekçesinde ürünlerin teslim alınmadığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığını, taraflar arasındaki ticareti yapılan ürünlerin fiyatlandırmasının da ilgili sipariş teyit formlarında yer alan açıklama kısmında da görüleceği üzere genel satış koşulları başlığı altında "döviz ile satılan malların döviz ile tahsil edileceği, TL çek ile tahsil edilmesi halinde kur farkı alınacağı" şeklinde kararlaştırıldığını, iş bu hüküm gereği davalı borçlu firmaya kesilen kur farkı faturasının yasal ve sözleşme ilişkisine uygun olduğunu, daha önce de davalı firmaya 8.534,57 TL tutarında kur farkı faturası kesilmiş olduğu gözetildiğinde taraflar arasında kur farkı faturasının kesilmesine ilişkin teamül oluştuğunu, cari hesap ekstresi ile de sabit olduğu üzere, davalı borçlu tarafından ödemelerin döviz cinsi üzerinden yapıldığını, dolayısıyla, borçlu davalının davacı şirkete hâlihazırda 17.230,32 TL tutarında borcu bulunduğunu, davacı şirket ile davalı arasında ticari ilişki söz konusu olmakla bu ilişki gereği davacı şirketin üstlendiği edimi tam ve gereği gibi ifa ettiğini, fakat davalı borçlu tarafından taraflar arasında ticari münasebet kapsamında edimlerine riayet edilmediğini ve borcunu ifa etmeyen davalı borçlu temerrüde düştüğünü, davalı tarafın Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... e. sayılı takibine itiraz etmesinin sırf davacının alacağına kavuşmasını engellemek için ve kötü niyetli yapılmış olduğunu beyanla, icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, usule uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf davalıya yabancı para birimi üzerinden sattığı ürünler karşılığında davalıdan alacaklı olduğu iddiasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine itirazın iptali amacıyla iş bu dava açılmıştır. Taraflar ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmuşlardır. Davacının ticari defter ve belgelerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 25.783.98TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, ancak davacının takip talebinde asıl alacak olarak 24.07.2017 tarihli ... no.Iu faturayı takip dayanağı yapmış olduğundan talebe bağlılık ilkesi gereği davacı yanın davalı yandan 24.07.2017 tarihli ... no.Iu 'Kur farkı %8' açıklamalı 17.230,32 TL tutarlı faturadan dolayı 17.230,32 TL asıl alacaklı olduğu, davacının takibe konu ettiği kur faturası her ne kadar davalının ticari defter ve belgelerinde kayıtlı değilse de, kur farkına yönelik başkaca davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen faturalar mevcut olup düzenlenen bu kur farkı faturalarının davacı ve davalı yan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında kur farkı faturalarının düzenlenebileceği yönünde teamülün oluştuğu, buna göre davacını takip dayanağı faturadan alacaklı olduğunu ispatladığı anlaşılmıştır. Davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davacı yandan 28.637,91 TL cari hesap bakiye alacağının olduğu, cari hesap farklılığına konu davalı yan tarafından davacı yana düzenlenen 09.03.2017 tarihli ... no.lu 28.657,50 TL tutarlı faturanın içeriğinin ispata muhtaç olduğu, davalı tarafından fatura dayanaklarına ilişkin delil sunulamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne, alacak faturaya dayalı olup likit olmakla davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesi, ..." gerekçesiyle, davanın kabulü ile Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına davalının vaki itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20'si oranında hesaplanan 3.446,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Müvekkili şirket lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlere rağmen davacının alacaklı kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Usulüne uygun bir şekilde tanzim edilerek davacı tarafa tebliğ edilen faturaya davacı tarafça itiraz edilmediğini, bilirkişi tarafından borcun kaynağının ispatlanamadığına ilişkin değerlendirme yapılmasının bilirkişilik görevini aştığını, Müvekkili şirkete tebliğ edilmemiş olan ve usulüne uygun tutulduğu sabit olan müvekkili şirket defterlerinde yer almayan bir faturaya dayanarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin ticari defterlerinde usulüne uygun kaydedilmiş olan ancak davacının defterlerinde yer almayan 09.03.2017 tarihli .. numaralı faturanın ispata muhtaç olduğu hususunda değerlendirme yapıldığını, ancak bu duruma karşılık davacının ticari defterinde kayıtlı olup müvekkili şirketin defterlerinde kayıtlı olmayan 24.07.2017 tarihli ... numaralı fatura için böyle bir kriter aramayarak davacı tarafın doğrudan alacaklı olduğu sonucuna ulaşıldığını, bilirkişinin somut olay karşısında tarafsızlığını yitirdiğini,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki alım satım ilişkisinden kaynaklı bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67/1.maddesi uyarınca iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Bakırköy ... İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyanın incelenmesinde; alacaklının ... A.Ş., borçlunun ... Şti., toplam alacağın 17.230,32 TL, borç sebebinin 24.07.2017 tarihli ... nolu fatura, ticari defterler ve cari hesap ilişkisi olarak gösterildiği, borçlu vekilinin icra dosyasına olan itirazında, söz konusu borcu kabul etmediklerini, bu sebeple kesilen faturaya borca, faize itiraz ettiklerini bildirdiği anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki sipariş teyit formlarının incelenmesinde; fiyatın USD olarak gösterildiği ve fiyatın döviz ile satılan malların döviz ile tahsil edileceği, "TL çek ile tahsil edilirse kur farkı alınacağı" yönünde ibare bulunduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmış, davacının ticari defterlerinde 24.07.2017 tarihli kur farkı %8 açıklamalı 17.230,32 TL tutarlı faturanın kayıtlı olduğu ve davacının takip tarihi itibariyle davalı yandan 25.783,98 TL cari hesap bakiye alacağının bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre ise az yukarıda bahsi geçen faturanın kayıtlı olmadığı ve takip tarihi itibariyle davalının davacı yandan 28.637,91 TL cari hesap alacağının bulunduğu, taraf defter arasındaki cari hesap farklılığının sebebinin davalı tarafından düzenleme bulan '' akrilik ipliklerin gecikmesi ve müşteri tarafından siparişin iptal olmasından dolayı tarafına yansıtılan tutardır.' ibaresinin yer aldığı, '' reklamasyon geliri '' açıklamalı 09.03.2017 tarihli 28.657,50 TL tutarlı fatura ve davacı tarafından düzenleme bulan '' %8 kur farkı'' açıklamalı 06.03.2017 tarihli 8.534,57 TL tutarlı fatura ile yine ''%8 kur farkı '' açıklamalı 24.07.2017 tarihli 8.534,57 TL tutarlı fatura olduğu, sipariş teyit formlarının bilirkişi tarafından incelenmesinde '' döviz ile satılan mallar döviz ile tahsil edilir. TL çek ile tahsil edilir ise kur farkı alınır '' ibaresinin bulunduğu görülmektedir. Bilirkişi, önceki kur farkı faturalarının her iki ticari defterlerine de kayıtlı olduğu hususunu ve bahsi geçen sipariş formlarını da değerlendirilerek taraflar arasında kur farkı faturası düzenlenebileceği yönünde teamül oluştuğu sonucuna varmış ve kur farkı hesabı yapmıştır. Sonuç olarak, esasen davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 25.783,98 TL cari hesap bakiye alacağı olduğu, davacı yanın takip talebinde asıl alacak olarak 24.07.2017 tarihli faturayı takibe dayanak yaptığı, davalının davacı adına keşide ettiği 09.03.2017 tarihli ... nolu 28.657,50 TL tutarlı faturanın içeriğinin ispata muhtaç olduğu, davacının keşide ettiği 24.07.2017 tarihli 17.230,32 TL tutarlı takip dayanağı yapmış olduğu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, söz konusu fatura takibe dayanak yapıldığından davacının bu faturadan dolayı 17.230,32 TL alacağının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında; 09.03.2017 tarihli reklamasyon geliri açıklamalı 28.657,50 TL tutarındaki faturanın davacı yana 09.03.2017 tarihinde gönderildiğini, ancak davacının faturaya tebliğ almasına rağmen süresi içeresinde faturaya yönelik bir itirazı olmadığı, davacı tarafından icra takibine konu edilen 24.07.2017 tarihli kur farkı %8 açıklamalı 17.230,32 TL tutarlı faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, 09.03.2017 tarihli faturanın müvekkili tarafından davacı yana gönderildikten sonra taraflar arasında herhangi bir alım satım ilişkisinin olmadığını, ancak davacının kötü niyetli olarak kur farkı %8 açıklamalı 24.07.2017 tarihli faturayı kestiğini, bilirkişinin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacının ticari defterlerinde kaydı olmayan 09.03.2017 tarihli faturanın ispata muhtaç olduğunu belirlediğini, buna rağmen davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 24.07.2017 tarihli faturaya istinaden davacının alacaklı olduğu yönünde rapor düzenlenmesinin haksız olduğunu beyan etmiştir. Dosya içerisinde Bakırköy 5.ATM'nin 2017/695 Esas- 2018/546 Karar sayılı, 08.05.2015 tarihli gerekçeli karar örneği bulunduğu, söz konusu kararın incelenmesinde; davacının ... , davalının ... Şti. oldukları, dava konusunun Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasına dayanak 28.657,50 TL bedelli 25.05.,2017 tarihli reklamasyon faturasından dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesince davalının söz konusu faturanın dayanağını ispatlayamadığı ve faturanın karşı tarafa da tebliğ edilmediği sebepleriyle davacının söz konusu fatura nedeniyle borçlu olmadığına karar verilmiş olduğu, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 05.03.2020 tarih, 2018/2103E., 2020/272 K.sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür. Söz konusu karar, HMK'nın 362/1.a maddesi yarınca miktar itibariyle kesin niteliktedir. Dolayısıyla davalının, bu faturaya dayanan istinaf nedenleri yerinde görümemişir. Somut uyuşmazlık, davacı tarafça düzenlenen kur farkı faturalarından ve davalının davacıya düzenlediği toplam 1.950,00 Euro bedelli faturalardan kaynaklanmaktadır. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere 28.657,50 TL bedelli 25.05, 2017 tarihli reklamasyon faturası önceden yargılamaya konu edilmiş ve davalının sözkonusu faturanın hukuki dayanağını ispatlayamamış olması sebebiyle sözkonusu faturadan dolayı borçlu olmadığına ilişkin hüküm kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda bahsi geçen reklamasyon faturasının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerinde ise kayıt altına aldığı tespit edilmekle taraflar arasındaki cari hesap farklılığından biri olarak belirlenen 28.657,50 TL bedelli 25.05.2017 tarihli reklamasyon faturasının hangi hukuki nedene dayalı olarak keşide edildiği konusunda dosyada herhangi bir delil mevcut değildir. O halde davalı yanca, gerek Bakırköy 5.ATM'nin 2017/695 Esas- 2018/546 Karar sayılı ilamında gerekse istinafa konu eldeki dava dosyasında, 28.657,50 TL bedelli 25.05.,2017 tarihli reklamasyon faturasının geçerli bir hukuki sebeple keşide edilmiş olduğu davalı yanca ispat edilmediğinden ortada çelişkili bir durum mevcut değildir. Bahsi geçen sebeplerle, davalı vekilinin bahsi geçen bu faturaya itibar edilerek cari hesap alacağının bulunup bulunmadığına yönelik değerlendirme yapılması gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Somut olayda, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının sebeplerinden birisi de davacının keşide ettiği kur farkı % 8 açıklamalı 24.07.2017 tarihli 17.230,32 TL tutarlı faturaya dayanmaktadır. Davalı yan, kur farkı açıklamalı faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini istinaf dilekçesinde ileri sürmüş ise de usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap verilmeyerek delillerin sunulmaması karşısında davalı yan HMK'nun 128. maddesi gereğince davayı inkar etmiştir. Anılan madde gereğince, süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar ettiği kabul edilmelidir. Ancak davalı vekili, bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde bahsi geçen kur farkı faturasının düzenlenebileceğine ilişkin taraflar arasında yazılı bir sözleşme, süregelen fiili bir uygulama, ticari teamül olmadığını ileri sürerek faturanın hukuki dayanağının olmadığını belirtmiş, sadece bu yönden bilirkişi raporundaki bahsi geçen kur farkı faturası ile ilgili değerlendirmeleri kabul etmemiştir. Davalı vekili rapora itiraz dilekçesinde sözkonusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmemiş olduğu noktasında hiç bir savunma sebebine dayanmamış olmakla itirazlarını sözkonusu kur farkı faturasının hukuken dayanaksız olduğu hususu ile sınırlandırmıştır. Kural olarak kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Dosya içerisindeki ''Sipariş Teyit Formu” başlıklı belgelerin incelenmesinde ''Döviz ile satılan mallar döviz ile tahsil edilir. TL çek ile tahsil edilir ise kur farkı alınır '' ibaresinin bulunduğu, döviz bazında yapılan satışlarda ödemenin TL cinsinden yapılması durumunda ise kur farkı alınacağının kararlaştırıldığı, sözkonusu sipariş teyit formlarının aksinin iddia ve ispat edilmediği görülmektedir. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Dava konusu uyuşmazlıkta davacının çekle ödemede bulunduğu hususu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk lirası üzerinden çek olarak kabul eden davalının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyemez. Ancak somut olayda, davacının, kur farkı talebinin geçerliliği taraflar arasında ihtilaf konusu yapılmayan sipariş teyit formlarına dayandırmıştır. Bu durumda sipariş teyit formlarındaki bu düzenleme sözleşme tarafları bağlayacağından kur farkı ödenmesi gerekeceği, ödemelerin çek ile yapılmasının sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmıştır (Yargıtay 19 HD, 19/03/2019 tarihli, 2017/3234-2019/1778 E.K; 09/05/2019 tarihli, 2018/2655-2019/3068 E.K ve 13/03/2019 tarihli, 2018/1227 -2019/1611 E.K sayılı ilamları). Somut olayda, davaya konu takip talebinde ve ödeme emrinde borcun sebebi fatura ticari defterler ve cari hesap ilişkisi olarak gösterilmiştir. Davalı tarafça çek ile yapılan ödemeler, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı dava konusu dışındaki kur farkı faturaları gözönüne alınarak fatura tarihi ve ödeme tarihleri arasında kararlaştırılan kur farkı sebebiyle davacı tarafın alacaklı olduğu, talep edilen fatura bedelinin toplam 17.230,32 TL olduğu ve bu miktarın takipte talep edilen miktarı karşıladığı bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Bu durumda mahkemece olaya ve dosya içeriğine uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının somut olayda kur farkı alacağı talep edebileceği gözetilerek karar verilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığından bu hususa ilişkin davalı tarafın istinaf başvurusunun da reddi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Bakiye 882,75 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.10.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.