Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1301
Karar No: 2021/1196
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1301 Esas 2021/1196 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1301
KARAR NO: 2021/1196
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2018
NUMARASI: 2014/328 E. - 2018/1196 K.
DAVANIN KONUSU:Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... A.Ş. ile davalı arasında, davalıya ait iş yerlerinde satmak ve teşhir etmek üzere münhasıran ... marka madeni yağlar ve türevlerinin satılması amacıyla 30.05.1997 tarihinde 10 yıl süreli "Madeni Yağ Bayilik Sözleşmesi" akdedildiğini, sözleşme süresinin 19.07.2002 tarihinde imzalanan protokolle 11 yıl olarak tadil edildiğini, anılan sözleşmenin 11.10.2001 tarihinde davacı şirketin yönetici ortağı bulunduğu ... Ortaklığına devredilerek sözleşmeden doğan ticari ilişkinin ... Ortaklığı tarafından yürütüldüğünü, işbu ortaklığın 17.09.2004 tarihi itibariyle feshedilerek bu sözleşmelerin ... A.Ş.'ye devredilmesi nedeniyle davacı şirketin sözleşmenin tarafı olduğunu, davalı şirketin sözleşme gereği yıllık 15 ton asgari alış taahhüdünü yerine getirmediğini, davaya konu işyerinde davacı şirket markası dışında başkaca madeni yağların satış ve teşhirini gerçekleştirmek suretiyle bayilik anlaşmasındaki taahhütlerini ve şartları ihlal ettiğinin, Sivas 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/91 D. İş sayılı dosyasından yapılan tespitle belirlendiğini, davalının bu eylemleri nedeniyle müvekkilince keşide edilen Kadıköy ... Noterliğinin 10.07.2007 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile 374.500 USD kâr kaybı ve 40.000 USD cezai şart bedelinin ödenmesi ve ariyet olarak verilen teçhizatın iadesinin ihtar edilmesine rağmen davalının ihtarın gereklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000 USD cezai şart alacağının şimdilik 5.000 USD'lik bölümünün ve 374.500 USD kâr mahrumiyeti alacağının şimdilik 5.000 USD'lik bölümünün, ihtar tarihi olan 10.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalıya ariyet olarak bırakılan demirbaşların davacı şirkete iadesine, iadesinin mümkün olmaması halinde ariyet demirbaşların bedeli olan 35.609 USD'nin şimdilik 5.000 USD'lik kısmının yabancı paraya uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı şirketin, davacının markasından başka markaların madeni yağlarını zorunlu kalmadıkça kullanmadığını, Sivas 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/91 D.İş sayılı dosyası ile tespit edilen farklı marka yağların çok cüzi bir kısmının davalı şirket tarafından kullanıldığını, asıl tüketicisinin tamamen farklı bir tüzel kişilik olan ... A.Ş. olduğunu, anılan şirketin başka firmalara verdiği hizmetler nedeniyle bu yağları kullandığını, bazı servis müşterilerinin farklı marka madeni yağ taleplerinden dolayı davacının haklılığının söz konusu olmadığını, ayrıca Rekabet Kurulunun 29/03/2007 tarih ve 2006-4-268 07-29 / 264/95 sayılı kararına göre akdedilen sözleşmenin Rekabet Kurulu kararının 4. maddesi hükmünden muaf tutulabilmesi için rekabet etmeme şartı içermemesi ve mevcut halleriyle cezai şart içermiyor olması gerektiğini yada anlaşmanın rekabet etmeme şartını ve cezai şartı ortadan kaldıracak şekilde tadil edilmesi ve süresinin de beş yılı geçmeyecek şekilde düzenlenmesi gerekirken, davacı şirket tarafından sözleşme tadiline ilişkin hiçbir teklifte bulunmadığını, buna rağmen davacı şirket tarafından gönderilen Kadıköy ...Noterliğinin 13/07/2007 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, davalı şirketin sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmediğinin açık olduğunu, davacı tarafından talep edilen ekipmanlar üzerinde Sivas 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/49 D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir kararı ve bu ekipmanların teslimine ilişkin anlaşma bulunduğunu, anlaşma uyarınca ekipmanların mahallinde davacı tarafından teslim alınacağını, davacının kötü niyetli olarak bu durumu mahkemeden sakladığını ve ekipmanlarla ilgili davacı taleplerinin reddi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, aldırılan bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında 30/05/1997 tarihinde madeni yağ bayilik sözleşmesi akdedildiği, 19/07/2002 tarihinde imzalanan protokol ile sözleşme süresinin 11 yıl olarak tadil edildiği, sözleşme düzenlenirken davacı şirket tarafından davalı şirkete istasyonda kullanılmak üzere dava dilekçesine ek 7 olarak gösterilen klima gaz dolum cihazı, balans makinası, oto servis lifti, kompresör ve yıkama makinasının davalı şirket yetkilisi ...'e teslim edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı şirket tarafından Kadıköy ...Noterliği'nin 10/07/2007 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshedildiği ve cezai şart istemi ile kar kaybı isteminde bulunulduğu, ayrıca ariyet olarak verilen tesisat ve ekipmanların iadesinin talep edildiği görülmüştür. Davacı dava dilekçesi ile davalının akdedilen sözleşme ile yıllık 15 ton asgari ürün alım taahhüdünde bulunulduğu, davalının sözleşmenin yürürlükte kaldığı 1997-2007 yılları arasında 107 ton eksik ürün alımı yaptığını, eksik alınan 107 tonluk bu ürün sebebi ile davacının kar kaybı talebinde bulunduğu görülmüştür. Yine davacının diğer istemleri davacı tarafından davalıya sözleşme gereği ariyet olarak teslim edilen malların öncelikle aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili ve yine sözleşmenin haklı sebeple feshi nedeniyle sözleşmenin 10.maddeki cezai şart istemine yöneliktir. Öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin haklı olarak feshedilip feshedilmediği ve bu kapsamda davacının ariyet bedeli, cezai şart ve kar kaybı isteminde bulunup bulunamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça davalıya Kadıköy ...Noterliği'nin 10/07/2007 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile çekmiş olduğu ihtarnamede fesih sebebi olarak temelde iki sebep öngörülmüştür. Bunlardan bir tanesi davalının yıllık 15 ton ürün alımı taahhüdüne aykırı davranışı, diğeri ise davalı şirketin işyerinde Sivas 2.Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan tespitte sözleşmeye aykırı olarak davacının ürünleri dışında başka firmaların ürünlerinin de bulundurulması ve satılmasına ilişkindir. Fesih sebeplerinden birincisi olan eksik ürün alım taahhüdü yönünden yapılan değerlendirmede davacı ile davalı arasında akdedilen sözleşmede yıllık 15 ton madeni yağ alımı hususunda asgari alım taahhüdünün öngörüldüğü, davalının ilk yıldan itibaren söz konusu yıllık 15 ton alım taahhüdüne uymadığı, davacı tarafça da davalının bu alım taahhüdüne uymaması sonrası davalıya yıllık dönemler itibariyle alım taahhüdüne uyması yada eksik kalan alım taahhütlerini yerine getirmesi hususunda herhangi bir ihtarname, ihbarname çekmediği, yani davacının davalının bu alım taahhüdüne aykırı davranışına 10 yıl süre ile sessiz kalarak davalıda sözleşmenin bu şekilde devam edeceği noktasında bir güven oluşturduğu, bu itibarla davacının bu sebebe dayalı sözleşme feshinin haklı olmadığı, nitekim Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında da yıllık alım taahhüdüne aykırı davranan bayiye yönelik haklarını saklı tutmayan şirketler için geçmiş dönemlere yönelik cezai şart yada kar kaybı istemi ile ilgili talepte bulunulamayacağı noktasında yerleşmiş bir uygulama gelişmiş bulunmaktadır. Davacının ikinci fesih sebebi olarak öngördüğü davalı bayinin işyerinde davacı şirkete ait yağlar dışında rakip firmaların yağlarını bulundurması noktasında ise taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.4.maddesinde bayinin davacı firma dışındaki başka şirketlere ait malları satmama yükümlülüğünü üstlendiği, Sivas Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan tespite göre davalının bu yükümlülüğe aykırı davrandığı ve bu kapsamda bayinin sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu ve bayinin sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği kanaatine ulaşılmıştır. Bu kapsamda davacının taleplerinin irdelenmesine gelince; Ariyet olarak teslim edilen malzemeler yönünden; davacı tarafından sözleşmenin kurulmasıyla birlikte davalıya dava dilekçesinin ek 7 maddesinde belirtilen 1 adet Motor Test ve Klima Gaz Dolum Cihazı Balans Makinası (28.266,19 USD bedelli), 2 adet BMS Oto Servist Lifti (1.575,13 USD bedelli), 1 adet Lupamat 62-442 Kompresör (3.445,39 USD bedelli) ve 1 adet Yıkama Makinasının (2.322,50 USD bedelli) teslim edildiği, sözleşmenin feshi halinde sözleşmenin 11.7.maddesine göre ariyet olarak teslim edilen malzemelerin davacıya iade edilmesi gerektiği, bu noktada feshin haklı yada haksız olmasının da bir öneminin bulunmadığı, davalı tarafça ariyet olarak teslim alınan malzemelerin davacı şirkete teslim edildiğine ilişkin herhangi bir teslim belgesinin dosyaya sunulmadığı gözönüne alındığında ariyet olarak teslim edilen makinaların davalıdan alınarak aynen davacıya teslimine karar vermek gerekmiş, yine teslim sırasında söz konusu makinaların bulunamaması halinde taraflarca sözleşmeye konu ariyet malların bedeli kararlaştırılmış bulunduğundan bu bedellerin İİK 24/4.maddesi uyarınca icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına karar vermek gerekmiştir. Cezai şart alacağı yönünden ise; davalı şirketin Sivas 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce yaptırılan tespit dosyasına göre ve davalının dosyaya yansıyan bir kısım beyanlarına göre davalı şirketin davacının markası olan yağlar dışında başka firmalara ait yağları da işyerinde bulundurduğu, bu bağlamda sözleşmeye aykırı davrandığı ve davacının sözleşmenin 10.1.maddesine göre 40.000,00 USD cezai şart talebinde bulunabileceği, ancak davacı tarafın 5.000,00 USD cezai şart talebinde bulunduğu ve bu talebini arttırmadığı görülmekle, davacının talebi ile bağlı kalınarak 5.000,00 USD cezai şartın ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren 3 günlük süre sonu olan 27/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa'nın 4a maddesi uyarınca işleyecek, kamu bankalarının USD cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Kar mahrumiyeti açısından ise; her ne kadar sözleşmenin 6.maddesi uyarınca davalı tarafından yıllık asgari 15 ton alım taahhüdünde bulunulmuş ise de davacı tarafından davalının alım taahhüdüne aykırı davranıldıktan sonra birer yıllık süreler içerisinde alım taahhüdüne aykırı davranıldığı ve belirtilen dönem için kar mahrumiyeti yada cezai şart istemlerini saklı tuttuğuna yönelik herhangi bir ihtarname bulunmaması dikkate alındığında davacının geçmiş dönem için kar kaybı talebinde bulunulamayacağı sonucuna ulaşıldığından davacının kar kaybı istemi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne; ariyet mal teslimine ilişkin davanın kabulü ile davacı tarafından davalıya ariyet olarak verilen 1 adet Motor Test ve Klima Gaz Dolum Cihazı Balans Makinası, (28.266,19 USD bedelli) 2 adet BMS Oto Servist Lifti (1.575,13 USD bedelli), 1 adet Lupamat 62-442 Kompresör (3.445,39 USD bedelli), 1 adet Yıkama Makinası, (2.322,50 USD bedelli) makinaların davalıdan alınarak davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmaz ise ilamda yazılı miktarların infazda dikkate alınmasına, 5.000,00 USD cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, kâr mahrumiyetine yönelik talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince kâr kaybına ilişkin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 2012/13618 E. 2013/1557 K. sayılı 28.01.2013 tarihli kararında da belirtildiği üzere, uzun müddet az alım yapılmasına rağmen sözleşmenin sürdürülmesinin sözleşmeye aykırı davranışa icazet gösterildiği anlamınına gelmediğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2010/10892 E. 2011/4795 K. sayılı ilamında da aynı hususların vurgulandığını; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/10699 E. 2012/17122 K. sayılı ilamında her yıl sonuna taahhüdün ihlali ile ortaya çıkan kâr kaybının talepte edilmemiş olması nedeniyle vazgeçildiği sonucuna ulaşılamayacağının kabul edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/10699 E. 2012/17122 K sayılı ilamında da aynı hususların belirlendiğini, Yargıtay kararlarında tereddütsüz bir şekilde bayilik ilişkisinin sürdürülmesinin ihlalden kaynaklanan hakların talebinden vazgeçildiği anlamını taşımayacağının kabul edildiğini, bu kapsamda eksik alınan miktar üzerinden kâr kaybı talebinde bulunulamayacağı gerekçesinin hukuki ve maddi dayanağının bulunmadığını; bir an için müvekkilinin ihtirazı kayıt ileri sürmeden ürün ikmali halinde geçmişe dönük kâr kaybı talep edilemeyeceği kabul edilse dahi, dosyada mevcut 20.07.2009 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere, davalının en son 2005 yılında ürün aldığını, 2006 ve devamı yıllarda ürün almadığını, bu nedenle 2005-2006 ve 2007 yıllarındaki eksik alımdan kaynaklı kâr kaybını talep etme hakkının bulunduğunu, buna ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14.11.2016 tarih ve 2016/3041 E. 2016/14768 K.sayılı ilamı ile 2014/720 E. 2014/3105 K ve 18.2.2014 tarihli ilamlarının bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kâr kaybına dayalı tazminat talebinin reddine ilişkin kısmının kaldırılarak, davanın bu kalem yönünden de kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik ilişkisi kapsamında asgari alım taahhüdüne aykırılıktan ötürü ortaya çıktığı söylenilen kâr mahrumiyetine dayalı cezai şart talebiyle, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinin sona ermesi nedeniyle, davacı tarafından davalıya ariyet verilen ekipmanların iadesi, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili, teslimde gecikilen günler için cezai şart taleplerini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabul- kısmen reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde; 30.05.1997 tarihinde davalı ile ... AŞ. arasında "Madeni Yağ Bayilik Sözleşmesi" düzenlendiği, sözleşme ile davalının Erzincan'da bulunan iş yerinde münhasıran davacıya ait madeni yağları satmayı üstlendiği, sözleşmenin süresinin 10 yıl olduğu, iki ay önceden yazılı bildirim bulunmaması halinde sözleşmenin aynı süre ile uzayacağının öngörüldüğü, davalının yılda 15 ton ürün almayı yüklendiği, asgari alış taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde, davacı nezdindeki banka teminat mektubunun eksik alış miktarı oranında cezai şart bedeli olarak nakde çevrileceği ve bu miktar üzerinden yeniden teminat mektubu alınacağının düzenlenmiştir (m.6). Cezai şartın düzenlendiği sözleşmenin 10. maddesinde de bayinin sözleşmeye aykırı davranması veya süresinden önce bu sözleşmenin feshedilmesi halinde bayinin 40.000 USD cezai şart ödeyeceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 19.07.2002 tarihli süre uzatım protokolü ile 11 yıla uzatıldığı anlaşılmıştır. Erzincan 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/91 sayılı tespit raporunda davalının başka şirketlere ait yağları iş yerinde bulundurarak satışa arz ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından keşide edilen Kadıköy ... Noterliğinin 10.07.2007 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarı ile davalının yıllık asgari 15 ton ürün alma taahhüdünü yerine getirmediği, sözleşmeye aykırı şekilde başka marka yağ bulundurarak sattığı belirtilerek, 107.000 Kg. eksik alım için 374.500 USD kar mahrumiyeti, 40.000 USD cezai şart ve ariyet olarak verilen teçhizat bedeli olan 35.069 USD'nin üç günlük süre içerisinde ödenmesi istenmiş, ihtarın 13.07.2007 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Dosya içeresindeki 20.07.2009 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde, davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, davalının 106.099 ton eksik ürün aldığı, bu nedenle 193.333,93 USD kar mahrumiyeti ve 40.000 USD cezai şart alacağı bulunduğu belirlenmiştir. İtiraz üzerine alınan 05.10.2010 tarihli ek raporda, önceki değerlendirme tekrar edilerek BK'nın 44. maddesinin uygulanması ile ilgili takdirin mahkemeye ait olduğu değerlendirilmiştir. İlk derece mahkemesince, cezai şart ve ariyet olarak verilen emtiaya ilişkin hükme yönelik davalı yanca istinaf başvurusunda bulunulmadığı, sadece reddedilen kâr mahrumiyeti yönünden davacının istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmakla istinaf incelemesi bu talebi yönelik yapılmıştır. İlk derece mahkemesince davalının alım taahhüdüne aykırı davranışı sebebine dayalı olarak açılan davanın reddine karar verilmiştir. Satın alma taahhüdüne aykırılığa ilişkin taraflar arasındaki az yukarıda bahsi geçen düzenlemelerin hukuki niteliği incelendiğinde; sözleşmenin devamı süresince de taahhüde aykırılığın gündeme getirilmesi suretiyle kâr mahrumiyetinden kaynaklı cezai şart niteliğindeki alacağın yıllık dönemler sonunda talep edilebilmesine engel bir durum bulunmamaktadır ( Yargıtay 19.HD, T: 21.11.2018, 2018 /2100 E,2018 /5952 K sayılı ilamı) Hukuki niteleme mahkemeye ait olup, akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK'nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir. TBK'nın 179/II maddesine göre; “Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK'nun 179/II. md. hükmü emredici nitelikte olmayıp, taraflarca aksi kararlaştırılabilir. TBK'nın 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Yargıtay HGK'nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir ( Yargıtay 19.HD, T: 24.05.2016,2015/17632 E,2016/9261 K sayılı ilamı, Yargıtay 19.HD, T: 17.09.2014,2014/1853 E,2014/13693 K sayılı ilamı) Somut olayda, sözleşme ilişkisinin 30.05.1997 tarihinde başladığı, sözleşmenin başından itibaren davalının yıllık 15 ton alım taahhüdüne uymadığı bu kapsamda yıllık asgari alım miktarı 16.941 litre iken 1998 yılında 11.833 litre, 1999 yılında 7.618 litre, 200 yılında 321 litre, 2001 yılında 10.493 litre, 2002 yılında 16.941 litre, 2003 yılında 11.339 litre, 2004 yılında 14.865 litre, 2005 yılında 13.600 litre eksik alım yapıldığı, 2006 ve 2007 yıllarında ise hiç alım yapılmadığı anlaşılmıştır. Davacı yan, 30.05.1997 tarihinde imzalanan 10 yıl süreli ve 19.07.2002 tarihli sözleşme ile 11 yıla uzatılan sözleşmeyi 10.07.2007 tarihli ihtarla haklı nedenlerle sözleşme süresinin bitmesine kısa bir süre kala feshettiğinden, yukarıda belirtilen gerekçe ve Yargıtay kararları uyarınca, artık ifaya etki cezai şart niteliğinde olan kâr mahrumiyeti tazminatını talep edemez. Son iki yılda davalının her hangi bir alımının bulunmaması nedeniyle çekince koyma imkanı bulunmadığı düşünülse de davacı yanca sözleşmenin feshedilmeyerek ifanın beklendiği, ifaya ilişkin herhangi bir ihtarda bulunulmadığı, sürenin sona ermesinden sonra fesih ihbarında bulunduğu, bu nedenle somut olay bakımından da istinaf başvurusunda belirtilen Yargıtay 19. HD 18.02.2004 tarih 2014/720-3105 E.K sayılı ilamdaki koşulların gerçekleşmediği anlaşmakla, davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07.10.2021 tarihinde oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi