10. Hukuk Dairesi 2014/20352 E. , 2015/7288 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, askerlik borçlanması yapılmak suretiyle ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 1952 – 1954 yılları arasında askerlik ödevini yerine getiren, 1961 – 1968 döneminde 506 sayılı Kanuna tabi 308 prim ödeme gün sayısına sahip olan sigortalının 07.10.2008 tarihinde yaşamını yitirdiği, hak sahibi eş konumundaki davacının 10.01.2013 günü askerlik borçlanması ile birlikte ölüm aylığı tahsis başvurusunda bulunduğu, davalı Kurumca taleplerin reddi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 32/2. maddesinde, ölüm aylığının, en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanacağı öngörülmüş olup maddede yer alan “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibarelerinin, sigortalılık süresi ile birlikte prim ödeme gün sayısını da içerdiği, başka anlatımla, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların hak sahipleri yönünden ölüm aylığı tahsis koşulları irdelenirken borçlanılan sürelerin, 5 yıllık sigortalılık süresi ve 900 prim ödeme gün sayısının hesabında dikkate alınmaması gerektiği belirgindir. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre istem sonucundan daha azına karar verebileceği belirtilmiş, 114. maddesinde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava koşulları arasında sayılmıştır. Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, işbu dava ile elde edilmek istenilen sonuçlardan birisinin ölüm aylığı hakkından yararlanmak olduğu ve şu aşama itibarıyla olası askerlik borçlanması dikkate alındığı takdirde dahi prim ödeme gün sayısına ilişkin 1800 koşulunun gerçekleşmeyeceği belirgin ise de murisin başka kanunlar kapsamında sigortalılığının belirmesi veya 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde öngörülen tespit davası ile hizmet kazanılması ihtimali karşısında ölüm aylığı bağlanması şartlarının daha sonra gerçekleşebileceği ve dolayısıyla eldeki davada borçlanma yönünden korunmaya değer hukuki yararın varlığı açık olmakla hak sahibine askerlik borçlanması hakkı tanınmalıdır.Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu istemin tümüyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.