
Esas No: 2011/658
Karar No: 2011/5088
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/658 Esas 2011/5088 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 21.04.2010 gün ve 219/93 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro çalışmaları sonucunda 1 evlek miktarındaki taşınmazının davalıya ait 117 ada 28 parsel içinde tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak taşınmazın davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya ait taşınmazın yanlışlıkla kendi taşınmazı içinde tapuya kaydedildiğini ve taşınmazın ne kadarının davacıya ait olduğunu bilmediğini ancak keşif mahallinde gösterebileceğini bildirmiştir.
Mahkemece, 5403 sayılı Toprak ve Arazi Kullanımı Hakkındaki Kanun"un 8. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, yasal süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 117 ada 28 parsel sayılı taşınmaz, kargir ev ve tarla niteliğiyle, 1478,12 m2 olarak, 02.09.2002 tarihinde davalı adına tespit görmüş ve itirazsız olarak 24.06.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı taraf 27.01.2010 tarihli oturumda davacının iddiasının doğru olduğu beyanında bulunmuş ve miktarın yapılacak keşifte ortaya çıkacağını bildirmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemelerin oturum tutanakları resmi evrak niteliğindedir. Aksi aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanmalıdır. Davalı taraf, oturum zaptına geçen beyanının sahte vs. olduğunu ileri sürmemiştir. Bu beyan mahkemece değerlendirilmemiştir. Kaldı ki, HUMK.nun 151 ve ...nun 154. maddesi uyarınca, davayı sonlandıran kabul, feragat, taraf yemini gibi beyanların ayrıca ilgilisi tarafından imzalanması gerekir.
Bundan ayrı dava konusu taşınmaz “ev ve tarla” niteliğinde olup 5403 sayılı Toprak ve Arazi Kullanımı Hakkındaki Kanun"un 8. maddesinin somut olayda uygulama olanağı yoktur. Kaldı ki 19.07.2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8.maddesinde bölünemez büyüklük kavramına yer verilmemiş, bu kavram daha sonra anılan yasanın değişiklik yapan 09.02.2007 tarihli 5578 sayılı Yasanın 2.maddesiyle getirilmiş olup davacının iddiası bu tarihten önceye dayanmaktadır. 09.03.1988 tarihli ve 1987/2-860 Esas, 1988/232 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında vurgulandığı üzere, aksine bir hüküm ya da kamu düzeniyle ilgili bir durum söz konusu olmadığı takdirde ve kural olarak herhangi bir kanun veya düzenleyici hüküm o kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getirecektir.
Öte yandan taşınmazın 5403 sayılı Yasanın 3. maddesi uyarınca tarımsal arazi olduğu ve aynı yasanın 8. maddesi gereğince yeter büyüklükteki bölünemez arazi kapsamında kaldığının kabulü halinde, keşif sonucu davacıya ait olduğu belirlenecek kısmın, taşınmazın tamamına oranı dikkate alınarak paylı olarak tapuya tesciline imkan sağlanması gerekir (3402 sayılı Kadastro Kanunu.m.15/2 ).
Hal böyle olunca işin esasının incelenerek, belirtilen durumlar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurmak doğru olmamıştır.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.