Esas No: 2021/1644
Karar No: 2021/1364
Karar Tarihi: 07.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1644 Esas 2021/1364 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1644
KARAR NO: 2021/1364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/720 Esas 2021/293 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tasfiye Halinde ... A.Ş. ile müvekkili arasında, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 2017/545 Esas 2019/ 821 Karar sayılı dosyasında görülen işçi- işveren ilişkisinden kaynaklı alacak davası kapsamında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 2020/799 E. Sayılı dosyası kapsamında incelenmekte iken; 04.06.2020 tarih ve 10090 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile de ilan edildiği üzere; ... sicil numarasına kayıtlı “... Mah. ... Sok. No:... Kat:... Oda: ... Kağıthane/ İstanbul” adresinde mukim Tasfiye Halinde ... A.Ş.’nin tasfiye memuru tarafından ibraz edilen belgeler ve alınan genel kurul kararı üzerine ticaret sicilden terkin edildiğinin öğrenildiğini, taraf teşkilinin sağlanması için ihya davası açılması gerektiği hususu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın ortadan kaldırılmasına kesin olarak karar verildiğini, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulü için tasfiyenin tam ve eksiksiz olarak, yasa maddelerine uygun şekilde yapılması gerektiğini, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesi’nin 2017/ 545 Esas sayılı dosya kapsamında verilen karar henüz kesin olmayıp karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu ve yargılamanın devamının sağlanması için adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan tasfiye nedeni ile yargılamaya devam edilemediğini belirterek, ... sicil numarasına kayıtlı Tasfiye Halinde ... A.Ş.’nin ihyasına karar verilerek ticaret siciline yeniden kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı asil ... cevap dilekçesinde özetle; şirketle ilgili görevinin şirket tasfiye aşamasına girdikten sonra tasfiye memuru olarak faaliyette bulunmak olduğunu, şirketle ilgili aktif bir yöneticilik görevi olmadığını, şirketin tasfiyeye girmesinin gerekip gerekmediği hususunda herhangi bir görüş bildirmem, ya da herhangi bir takdirde bulunmam söz konusu olmadığını, şirketin tasfiye sürecinde de esas işinin alacakları tahsil edip borçları ödemek olduğunu, bu bağlamda hukuka ve görevinin gereklerine aykırı herhangi bir iş vc eyleminin olmadığını, davacının işçilik alacağının konu edildiği davanın ise tasfiye işlemleri devam ederken henüz istinaf aşamasında olan ve halihazırda davacı lehine kesinleşen bir alacağın söz konusu olmadığını, görevinin borç ve alacak bilançosuna göre işlemleri yürütmek olduğunu eldeki bilançoya göre tasfiye sürecini tamamladığını ve buna ilişkin raporunu şirket genel kuruluna sunduğunu, akabinde şirket genel kurulu tarafından tasfiye kararı alındığını ve Ticaret Sicil Memurluğu tarafından şirketin sicilden terkin edildiğini belirterek, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, bu bağlamda yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını, mahkeme aksi kanaatteyse, huzurdaki davanın açılmasına eylem ve işlemleriyle neden olmadığından dolayı aleyhe vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini savunmuştur. Davalı ... Sicil Müdürlüğüne usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/04/2021 tarih ve 2020/720 Esas 2021/293 Karar sayılı kararı ile; " ... davacı tarafından İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesi ’nin 2017/545 Esas sayılı dosyasında terkin edilen şirket aleyhine alacak davası ikame edilmiş olduğu, davacının dosyada verilecek hükmün infazı için ihya talep etmekte menfaatinin bulunduğu ve davacının TTK 547. Maddesi gereği ek tasfiye için ihya talep edebileceği anlaşılmakla ek tasfiye amacıyla şirketin ihyasına, sicile tescil ve ilanına ve yargılama neticesinde ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesini teminen tasfiye memuru atanmasına ve bu hususunda sicile tescil ve ilanına karar verilmesi gerekmiş, davalı sicilin yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması mümkün görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçeleri ile; " 1-Davanın kabulüne, TTK. 547. maddesi kapsamında ek tasfiyesi amacıyla İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ... sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde ... Anonim Şirketi'nin İHYASINA, Şirketin son tasfiye memuru olarak görülen ...'ın tasfiye memuru olarak atanmasına, Kararın tescil ve ilanına, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı ... tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olup, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının iş mahkemesinde açmış olduğu dava kesinleşmeden şirketin tasfiye işlemlerinin bitirildiğini ve ticaret sicildeki kaydının terkin edildiğini, ayrıca nihai anlamda karar verme yetkisinin diğer davalı ... Sicil Memurluğu'na ait olduğunu, bu nedenlerle aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davanın açılmasına sebebiyet verenin kendisi olmadığını, tasfiye işlemlerinin devam ettiği tarihlerde davacı lehine kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığını, bu nedenle davacıya ilgili olup şirket tasfiyesinde dikkate alınması gerektiği halde alınmayan herhangi bir alacaktan o dönem için söz edilebilmesinin mümkün olmadığını, kendi görevi de halihazırdaki borç ve alacak bilançosuna göre işlemleri yürütmek olduğundan eldeki bilançoya göre tasfiye sürecini tamamladığını ve buna ilişkin raporunu Şirket Genel Kurulu'na sunduğunu, akabinde şirket genel kurulu tarafından tasfiye kararı alındığını ve ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicilden terkin edildiğini, Şirketle ilgili tek görevinin şirket tasfiye aşamasına girdikten sonra tasfiye memuru olarak faaliyette bulunmak olduğunu, bunun haricinde şirketle ilgili aktif bir yöneticilik görevinin de hiç olmadığını, şirketin tasfiyeye girmesinin gerekip gerekmediği hususunda herhangi bir görüş bildirmesi ya da herhangi bir takdirde bulunmasının söz konusu olmadığını, şirketin tasfiye sürecinde de esas işinin alacakları tahsil edip borçları ödemek olduğunu, bu bağlamda hukuka ve görevinin gereklerine aykırı herhangi bir iş ve eylemi bulunmadığını, bir an için davaya konu şirketin tasfiyesinin bugün itibariyle gerekli olduğu kabul edilse bile, davanın açılmasına neden olup olmadığı hususunun, günümüz şartlarına göre değil, görevini ifa ettiği döneme göre değerlendirilmesi gerektiğini, mahkeme kararında da bu hususla ilgili aleyhe bir değerlendirme olmadığına göre, hangi nedenle aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğini anlayamadığını, dava açılmasına sebebiyet vermeyen davalı aleyhine dava masrafları ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, ayrıca tasfiyeye nihai anlamda karar verme yetkisi diğer davalı Sicil Memurluğuna ait olduğundan, bu sorumluluğun sadece diğer davalıya ait olabileceğini,
Mesleğinin mali müşavirlik olup, günümüz itibariyle şirketin tasfiye edildiği dönemden çok daha yoğun bir çalışma temposunda müşterilerine hizmet verdiğini, tasfiye işlemlerinin işinin ana parçası olmayan, istisnaen yerine getirdiği bir görev olduğunu, bu nedenle kararda yer alan, tasliye memuru olarak atanması yönündeki hükmün kaldırılmasını talep ettiğini, ek tasfiye aşamasında son tasfiye memurunun atanmasının bir zorunluluk olmayıp tercihe bağlı bir uygulama olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi ilamının kaldırılarak davanın reddine, bu talebi kabul edilmeyecekse aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesine ve tasfiye memuru olarak atanmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK'nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Tasfiye sonunda 02.06.2020 tarihinde ticaret sicilden kaydı silinen dava dışı Tasfiye Halinde ... Anonim Şirketi hakkında görülmekte olan bir davanın bulunması halinde tasfiye işlemlerinin tamamlandığından söz edilemeyecektir. Dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, ihyasına karar verilen şirketin davalı olarak yer aldığı İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesinin 2017/545 Esas sayılı dosyası ile görülen bir dava bulunmakta iken şirketin tasfiye ve terkin edildiği, davacının, terkinden önce görülmekte olan bir dava bulunduğuna ilişkin bildirimde bulunduğu da dikkate alındığında, davalı tasfiye memurunun tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından sorumlu olduğu, ticaret sicil memurluğu yasal hasım konumunda olup, davanın kabul edilmesi nedeniyle, yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulması usul ve yasaya uygun olduğu gibi TTK'nın 547/2 maddesi uyarınca son tasfiye memuru olan davalının, ek tasfiye memuru olarak atanmasında da usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı ...'ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2021 tarihinde HMK' nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas - 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.