Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/950
Karar No: 2021/1092
Karar Tarihi: 07.10.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/950 Esas 2021/1092 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/950 Esas
KARAR NO: 2021/1092
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2020
NUMARASI: 2018/1082 Esas, 2020/586 Karar
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 13/11/2018 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında ... Camii Kaba İnşaat İşleri Yapım İşini teşkil eden bir alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirketin alt yüklenici, davalı şirketin ise asıl yüklenici sıfatı ile müvekkili karşısında iş sahibi durumunda olduğunu, sözleşme kapsamında belirtilen işlerin müvekkili şirket tarafından kademeli olarak yapılarak teslimine rağmen davalı tarafın sözleşmeden doğan hizmet bedelini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, temerrüt ihbarlarının gönderildiğini, davalı şirket hakkında müvekkili tarafından Bakırköy ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyasında iflas yoluyla adi takip başlatıldığını, davalı tarafın borcun tamamına itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu iddia ederek borçlunun iflas yoluyla başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazının İİK 156/2 ve devamı maddeleri gereğince kaldırılmasına ve borçlunun iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davacının tamamen kötü niyetli olup davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili şirketin müteahhitlik belgesi olması nedeniyle tüm hakları saklı kalmak kaydıyla maddi sorumluluk kabul etmemek şartıyla üstlendiğini, caminin kaba inşaatını üstlenen ... A.Ş'nin kaba inşaatın yapımı için müvekkili şirketin hiç tanımadığı, daha öncesinde de herhangi bir şekilde ticari bir işleminin dahi olmadığı davacı şirketin yapacağı şartını koyduğunu ve beyan ettiğini, hak edişlerin müvekkili şirketin hesabına kaba inşaatı üstlenen dava dışı şirket tarafından yatırılacağını ve davacının hesabına gönderileceği üzerine anlaştıklarını, davacı hesabına hak edişlerin usulüne uygun şekilde gönderildiğini, dava dışı şirket ile müvekkili arasında davacının edimlerini süresinde teslim etmemesi nedeniyle ihtilaf söz konusu olduğunu, dava dışı şirketin göndermiş olduğu tüm ödemelerin davacı tarafa gönderildiğini savunarak davanın reddine ve %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; toplanan ve sunulan deliller, celp edilen icra dosyası, taraf vekillerinin beyanları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, sunulan sulh protokolü kapsamında tarafların beyanı ve yapılan ödeme dikkate alınarak HMK.nun 315.maddesi gereğince sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davacı vekili, istinaf nedenleri olarak; gerekçeli kararda yazılı olduğunun aksine davanın İİK 177 kapsamında açılan doğrudan doğruya iflas davası olmayıp, İİK 156/2 kapsamında açılan borçlunun iflasına karar verilmesi talepli bir dava olduğunu, mahkemece HMK 315.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesis edildiğini, hükmün dosya kapsamı ile uygun olmadığını, davalı borçlunun takibe itirazının yerinde olmadığının bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, 17/09/2020 tarihli celse öncesinde müvekkili ve davalı şirket arasında 11/09/2020 tarihli sulh ve borca katılma protokolü imzalandığını, bunun duruşma tutanağından anlaşıldığı üzerine duruşma esnasında dosyaya ibraz edildiğini, ilgili protokolde derdest durumundaki davanın davacı şirket tarafından tüm hukuki sonuçları itibariyle devam ettirileceğinin belirtildiğini, 17/09/2020 tarihli duruşma tutanağı kapsamı ile sabit olduğu üzere vadelerin Aralık 2020 ayı sonunda biteceğinin taraflarınca beyan edildiği ve duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesinin talep edildiğini, davalı vekilininde ilk celsede protokol konusu ilk taksitin müvekkiline ödendiğini, 4 taksit borcun ödeneceğini beyan ettiğini, buna rağmen mahkemece duruşmanın ertelenmesi taleplerinin ve sulh protokolü kapsamı dikkate alınmadan karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edildiğini, oysa HMK 315.maddesi kapsamında mahkemenin taraflarca sulhe karar verilmesinin istenmesi halinde sulh sözleşmesine göre karar verir şeklinde açık bir düzenlemesinin mevcut olduğunu, açıkça ödeme taahhütlerinin sona erme tarihi olan Aralık 2020 ayına ertelenmesinin talep edildiğini, protokolün beşinci maddesinin mahkemece tamamen değerlendirme dışında tutulduğunu, usul hükümlerine aykırı bir karar tesis edildiğini, davalının dava sonrasında bahse konu taahhütlerine aykırı olarak protokol kapsamındaki borcun ancak bir bölümünü ödediğinden müvekkilinin ağır bir zarara uğradığını iddia ederek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; iflas yoluyla başlatılan takibe itiraz üzerine İİK 156/3. fıkrası gereğince açılan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. Taraflar arasında; alt yüklenici sözleşmesinin mevcudiyeti, sulh ve borca katılma protokolünün düzenlenerek dosyaya ibraz ettikleri konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; söz konusu protokol kapsamında mahkemece verilen hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında alt yüklenici sözleşmesi olduğu, davacı şirket tarafından davalı borçlu hakkında Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında 01/10/2018 tarihinde faturalardan kaynaklanan toplam 257.791,54 TL alacağın tahsili amacıyla iflas yoluyla adi takip başlattığı, davalı borçlunun yasal süre içerisinde borca itiraz ettiği, davacı alacaklının ise İİK 159/son fıkrası gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın kaldırılması ve iflas istemli olarak iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu ve ek rapor alınmıştır. Taraf vekilleri tarafından dosyaya 11/09/2020 tarihli sulh ve borca katılma protokolü başlıklı anlaşma ibraz edilmiştir. Sulh ve borca katılma protokolünün incelenmesinden, söz konusu protokolün birinci maddesinde, asıl borçlunun davalı şirket, alacaklının davacı şirket olduğu, mahkemenin esas numarasında görülen dosyada 400.000,00 TL olarak borç miktarının belirlendiğinin belirtilerek mutabakata varıldığının ifade edildiği ve devamı fıkrasında, belirlenen borç miktarının ödeme taksitlerinin belirlendiği, ikinci maddesinde üçüncü kişi durumundaki ... Eğitim ve Danışma Derneğinin protokolde asıl borçlu olarak görünen davalı şirketin yanında TBK'nın 201.maddesi ile ilgili hükmü kapsamında müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla borca katılan taraf durumunda olduğunun belirtildiği, sulh ve borca katılma protokolünün 4.maddesinde, belirtilen vade tarihleri ve tutarları üzerinden davalı şirket tarafından davacı şirket hesabına ödeme yapılmaması durumunda protokolün tümüyle hükümsüz hale geleceğinin belirtildiği, beşinci maddesinde ise " Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1082 Esas, tarih ve sayılı dosyası ile halen ... AŞ ve ... LTD ŞTİ arasında derdest durumda bulunan davada tarafların sulh olma ihtimaline binaen 17/09/2020 tarihli celsede mahkemeden ek süre ve gelecek duruşma günlerinin daha uzun bir tarihe ertelenmesi talep edilecek, yukarıda belirtilen vadelerde belirtilen ödemelerin tam ve eksiksiz olarak ifa edilmiş olmaları koşuluyla ... AŞ tarafından iş bu davadan feragat edilecektir. Aksi taktirde ... LTD ŞTİ hakları saklı tutulmaktadır. Belirtilen vade tarihlerine tekabül eden ödeme tutarlarından herhangi birisinin alacaklı ... AŞ hesabına yapılmaması durumunda Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1082 Esas sayılı dosyası ile derdest durumunda bulunan dava, davacı ... AŞ tarafından tüm hukuki sonuçları itibariyle devam ettirilecektir. " ifadelerine yer verilmiştir. Altınca maddesinde ise, davadan feragat koşulunun gerçekleşmesi halinde tarafların iş bu dava kapsamında karşılıklı olarak birbirlerinden yargılama masrafı ve vekalet ücretinin talep etmediklerinin mahkemeye yazılı beyanda bulunacaklarının belirtildiği görülmüştür. Söz konusu sulh ve borca katılma protokolünde yer verilen 17/09/2020 tarihli celsede, davacı vekilinin zapta geçen beyanında, davalı tarafın celse arasında ödeme programı çıkarttığını, taksitli şekilde ödeyeceğini, Eylül ayına dair ilk ödemeyi yaptığını, sulh protokolü imzaladıklarını, Aralık sonunda biteceğini, duruşmanın ileri tarihe ertelenmesini ve sulh protokolünü mahkemeye sunduklarını beyan ettiği, davalı vekilinin zapta geçen beyanında ise, davacı ile sulh olduklarını, protokol imzaladıklarını, müvekkilinin taksitleri ödeyeceğini, 4 taksit şeklinde Aralık ayında bitireceklerini, ilk taksiti ödediklerini beyan ettiği, beyanlarının imzaları ile teyit edildiği, mahkeme tarafından, sulh protokolünün alınarak dosyaya konulduğu zapta geçirildiği belirtildikten ve taraflara başkaca bir söz verilmeksizin HMK 315.maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3.bölümünde, davaya son veren taraf işlemleri düzenlenmiştir. Bu bölüm altında 313.maddede, sulhe yer verilmiştir. 313/1.fıkrasında; sulhun görünmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin 4.fıkrasında; sulhun şarta bağlı olarak da yapılabileceği ifade edilmiştir. Sulhun etkisi 315.maddede düzenlenmiş, 315/1.fıkrasında; sulhun ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, mahkemenin tarafların sulhe göre karar verilmesini istemeleri halinde sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istememeleri halinde ise karar verilmesine yer olmadığına karar vereceği düzenlenmiştir. Sulh ile davanın sona ermesi demek mahkemenin sulh üzerine hiçbir karar vermemesi ve sulh üzerine davanın kendiliğinden son bulması demek değildir. Çünkü sulh ile dava kendiliğinden sona ermez. Sulh üzerine mahkemenin bir karar ile davayı sona erdirmesi gerekir. Mahkemenin verebileceği kararlar, sulh sözleşmesinin şarta bağlı olarak yapılmış olması halinde mahkemenin böyle bir sulh sözleşmesine dayanarak esas hakkında karar vermesi mümkün değildir. Çünkü kural olarak şarta bağlı hüküm verilemez. Tarafların şarta bağlı şekilde sulh olmaları halinde davaya son vermek istediklerinde başka bir deyimle dava geri alındığında mahkemenin karar verilmesine yer olmadığına biçiminde bir kararla davayı sonuçlandırması gerekir. Ancak taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse mahkeme sulh sözleşmesine göre karar verir. Bu durumda mahkeme şarta bağlı olmayan sulh sözleşmesine göre karar vermek zorundadır. Somut davada ise her ne kadar tarafların dosyaya ibraz etmiş olduğu sulh ve borca katılma protokolü esas itibariyle şarta bağlı şekilde yapılmış bir sulh olarak algılansa dahi söz konusu protokolün özellikle beş ve altıncı maddelerinde taraf iradelerinin taksite bağlanmış olan borcun ödenmesi ve sonrasında davacı tarafın davadan feragat amacını içerdiği, yine aynı madde de, mahkeme duruşmasının bu sürelere göre ertelenmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece taraf vekillerinden bu konudaki beyanları alınarak ve gerekirse açıklattırılma yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dosyaya ibraz edilen sulh ve borca katılma protokolündeki taraf iradelerinin hatalı yorumlanması neticesinde karar verilmesine yer olmadığına şeklindeki hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle HMK 313 ve devamı maddeleri ile dosyaya ibraz edilen 11/09/2020 tarihli sulh ve borca katılma protokolünün beşinci maddesi kapsamında, mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm isabetli olmamıştır. Bu durumda mahkemece söz konusu protokoldeki taraf iradeleri gereğince işlem yapılması gerekeceğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1082 Esas, 2020/582 Karar 17/09/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/10/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi