22. Hukuk Dairesi 2013/32927 E. , 2015/7087 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını ve hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Anılan çalışmaların yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları şahitlerin beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan şahitlerin anlatımlarına değer verilemez. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de, anılan çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, davacı şahitlerinin anlatımlarına itibar edilerek, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacakları hüküm altına alınmış ise de, davacı şahitlerinin işyerinde çalışmaları bulunmadığından çalışma düzenini bilmeleri beklenemez.
Davalı şahitlerinin ortalama beyanlarından, davacının haftanın altı günü olmak üzere, kış aylarında 08:00-14:00 saatleri arasında, diğer aylarda ise 08:00-16:00 saatleri arasında ./..
Çalıştığı anlaşılmaktadır. Ara dinlenme süreleri de nazara alındığında, söz konusu çalışma düzenine göre, haftalık çalışma süresi kırkbeş saati aşmamakta ve hafta tatili izni kullandırılmaktadır. Bir davalı şahidince, saat 16:00"dan sonra, düğün veya et kesme sebebiyle çalışma olabildiği beyan edilmiş ise de, anılan çalışmanın arıziliği ve uzayan saatler hususunda şahit anlatımındaki muğlaklık nazara alındığında, fazla çalışma değerlendirmesinde söz konusu beyanla sonuca ulaşılması mümkün değildir. Kaldı ki aynı şahit beyanında, saat 16:00"dan sonra çalışıldığı takdirde, fazla çalışma ücretinin ödendiğini de ifade edilmiştir.
Fazla çalışma ve hafta tatili çalışması yapıldığını gösterir nitelikte herhangi bir işyeri kaydı dosyaya sunulmamıştır.
İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğu da nazara alınarak, dosya kapsamının ve özellikle çalışma düzeni bakımından bilgi sahibi olmaları muhtemel şahit beyanlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde, davacının fazla çalışma ve hafta tatili çalışması yaptığı hususundaki iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarına yönelik taleplerin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı tarafça, işverene karşı keşide edilen ihtarnamede, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, asgari geçim indirimi, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmesi ihtar edilmiş ve ödeme için üç günlük süre verilmiştir. İhtarname, 22.06.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Mahkemece, temerrüt tarihinin 25.06.2012 olduğu nazara alınmayarak, ihbar tazminatı bakımından temerrüt tarihinin 22.06.2012 olduğunun kabul edilmesiyle bu tarihten itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. İhbar tazminatı alacağına, temerrüt tarihi olan 25.06.2012 tarihinden itibaren faiz işletilmelidir.
Yıllık izin, aylık ücret, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından ise, fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalıdır. Yıllık izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına, temerrüt tarihi olan 25.06.2012 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmelidir. Aylık ücret alacağı bakımından, temerrüt ihtarnamesinde bu alacağa yönelik bir ifade yer almadığından, aylık ücret alacağında temerrüt gerçekleşmemiştir. Hüküm altına alınan aylık ücret alacağının miktarının, dava dilekçesinde talep edilenden az olduğu nazara alındığında, aylık ücret alacağı bakımından dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmelidir.
Kabule göre de, fazla çalışma ücreti alacağı bakımından fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda yazılı sebeplerden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.