7. Hukuk Dairesi 2015/45856 E. , 2016/8955 K.
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, iş akdine geçerli bir neden bulunmaksızın son verildiğini öne sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının 2000, 2001 ve 2002 yıllarında toplam 53.814.521,332 TL anaparayı zimmetine geçirdiği, bu paranın faizi ile birlikte 2003 yılına değin 127.102.152,719 TL" ye baliğ olduğu, kamu kuruluşunun davacının yaptığı iş nedeniyle zarara uğradığını ve bu nedenle iş akdine haklı nedenle son verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının iş akdinin tahsilat işlemlerinde usulsüzlük yapıldığı iddiası ile İşyeri Disiplin Kurulunun kararı ile 23/06/2003 tarihinde feshedildiği, davacının söz konusu karara itirazı üzerine yeniden incelenerek kesinleşen fesih kararının 01/12/2003 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davanın otuz günlük süresi içinde açıldığı, davacının üzerine atılı zimmet suçu nedeni ile Ağır Ceza Mahkemesinin 24/02/2015 tarih 2013/186 E.-2015/62 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle beraatine" karar verildiği, ceza yargılaması sonucu davacının üzerine atılı zimmet suçunu işlediği sabit olmadığından davalı tarafından yapılan feshin geçerli bir dayanağı kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa İş Yasası"nın 18/1. maddesi gereği geçerli fesih hakkı doğar.
İşçinin geçerli bir feshe neden olabilecek davranışları 4857 sayılı İş Yasası"nın 25. maddesinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı nedenlerden farklıdır. Yargılama sırasında bu nedenlerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.
Bu nedenle, geçerli fesih için söz konusu olabilecek sebepler, işçinin iş görme borcunu kendisinden kaynaklanan veya işyerinden kaynaklanan sebeplerle ciddi bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir. Sonuçta, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülüklerinde dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü getirmektedir.
Somut olayda, ... İşletmesinde tahsilat görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesi işverence 23.06.2003 tarihli disiplin kurulu kararı ile zimmetine para geçirdiği gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e uyarınca feshedilmiştir. Davacı hakkında feshe konu zimmet suçlaması nedeniyle kamu davası açılmıştır. Mahkemece, Ağır Ceza Mahkemesi"nin 24.02.2015 tarih 2013/186 Esas -2015/62 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucu "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle beraatine" karar verildiği gerekçesiyle haklı ya da geçerli bir fesih nedeni bulunmadığı kabul edilmiş ise de, davacının yapmış olduğu iş, görev tanımı ve davacı hakkında kamu davası açılmasına neden olacak emarelerin bulunduğu dikkate alındığında taraflar arasında güven ilişkisinin zedelendiği, iş ilişkisinin olumsuz etkilendiği, davalı işveren açısından fesih tarihi itibari ile en azından geçerli nedenlerin bulunduğunun kabulü gerekir. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 24.02.2015 tarih 2013/186 Esas -2015/62 Karar sayılı beraat kararının kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamadığından, bu haliyle geçerli olan bu feshin daha ağır olan haklı neden niteliğinde olup olmadığı açılan kamu davasının sonucunda ortaya çıkacağı ceza davasının sonucuna göre de davacı tarafından açılması muhtemel kıdem ve ihbar tazminatı davasında tartışılabileceği açıktır. Fesih tarihindeki mevcut delillere göre işveren feshi geçerli nedene dayandığından, davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin alınan 9.45 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.75 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı dosyanın Yargıtay"a geliş ve dönüş masrafı dahil 36,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ’ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 21.04.2016 gününde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.